13 Haziran 1001 Saat: 17.15
Her şey Ukera'nın babası Uke'nin nöbet yerini bırakmasıyla başlamıştı. Uke her zaman olduğu gibi sabah erkenden kalkmış, sporunu yaptıktan sonra hafif bir kahvaltı yapıp Gözetleme Kulesine gelmişti. Orada Bekçi görevini yerine getiriyordu. Nesillerdir ailesi bu görevi yapardı ve sürekli Süregelen Kanunu ile bir sonraki nesil, önceki neslin yerini alırdı. Uke için de durum böyleydi.
Öğlene doğru yakınlarda patlama sesleri duyulmuştu. Normalde yapması gereken Migar Birliğine haber vermek ve Kuleyi savunmaktı ancak Uke haber verdikten sonra patlama sesine doğru koşmaya başlamıştı. Savaş olsun diye her saniye dua eden bir manyaktı kendisi. Ukera bu yönüyle babasına çok çekerdi.
Uke sonunda patlamanın kaynağına gelmişti. Bir Ateş Cadısı ile 7 Kırmızı Haydut savaşıyordu ve duruma bakılınca Ateş Cadısının pek şansı yok gibiydi. Cadılar için en tehlikeli Migar Tipi, Kırmızı Hayduttu zaten.
Uke biraz duruma bakınmak istedi. Kırmızı Haydutlar hiçbir sorgu sual olmadan öldürülmesi emredilen, pis, kirli, acımasız birer caniydi. Öteki tarafta ise bir Cadı vardı. O zamanlardaki pek çok kötülüğün başını çeken Cadılardan bir tanesi vardı. Normalde birbirlerini yok etmesine izin vermeliydi ama Cadı'da bir şey gördü. Gözlerinde onu çeken bir şey vardı ve buna "Aşk" deyiverdi kendi kafasında...
Uke'nin hissettiği şey Ateş Cadılarının erkekleri etkilemek için kullandığı "Aşk Gözü" büyüsüydü. O gözleri gören her erkek ona karşı bir şeyler hissederdi. Uke ona gerçekte aşık olmamıştı. Sadece öyle olduğuna inanmıştı.
Bu büyünün etkisi altında derin bir nefes aldı ve neredeyse tüm enerjisini kullanarak bir Alan Saldırı Tekniği olan "Tornado" tekniğini kullandı. Bu teknik tam ortalarında devasa bir tornado meydana getirip Haydutları fırlattı ve fırsattan istifade eden Uke, Ateş Cadısını kucakladığı gibi "Hava İtimi" tekniği kendisini hava enerjisiyle kilometrelerce öteye kadar ittirerek oradan uzaklaştı.
Yeterince uzaklaştığını düşününce tekniği bozdu ama gücü kalmadığı için dengesini koruyamadı ve yerde sürüklendiler.
Sürüklenmeleri durunca Ateş Cadısı "Sen de kimsin be! Ne diye böyle bir şey yaptın!" diye öfkeyle bağırdı. Bunun üstüne Uke, yerde nefes nefese kalmış bir haldeyken "Rica ederim, ne demek" diyebildi. Ateş Cadısı "Bir de dalga geçiyor ya! Senin yüzünden artık ailemden kovuldum! Artık bir hiçim ben! Hoşuna gitti mi!" diye bağırdı. Uke de "Bu gözlerin bir hiç olmasına imkan var mı?" diye iltifat etti aşık olduğunu belli eden bir ifadeyle ki o an Ateş Cadısı da anlamıştı büyüsüne kapıldığını...
Sağ eliyle kendi kafasına vurup "Geri zekalı ya, bir de büyüme yakalanmış. İşte bu yüzden erkeklerden nefret ediyorum. Büyüm olmasa orada beni ölüme terk ederdin ama sırf büyü yüzünden kendi hayatını tehlikeye atıp beni kurtardın. Ah gerizekalı..." diyerek içerlendi ve büyüyü bozup "İstediğini yapabilirsin artık. Nasılsa büyü bozuldu" dedi ama Uke az öncekinden farksız bir ifadeyle "Bize öğretilen ilk şey Ateş Cadılarına karşı dayanıklılık... Seni büyün yüzünden kurtarmadım. İstediğim için kurtardım. Aslında yapacağım şey sanki büyüne yakalanmış gibi yaparak seni kurtarıp uzaklaşmaktı ama senin Beyaz Cadı olmadığını düşünüyorum. O yüzden sana yardım etmek istiyorum" dedi.
Ateş Cadısı "Bu salak ne diyor?" der gibi bir ifade sergileyip "Doğuştan bir salaklıkla mı doğdun yoksa sonradan mı edindin? Beyaz-Siyah ne fark eder! Cadı, Cadıdır" demesiyle Uke "O zaman, ben ile Kırmızı Haydutlar da bir... Aynı güçlere ve geçmişe sahip diye aynı mıyız yani? Hayır. Aynı geleceğe sahip olduğumuz için aynıyızdır ve seninle aynı geleceğe sahibiz" diyerek gülümsemesiyle Ateş Cadısı "Ne geleceğiymiş bu?" diye hafif alaycı bir ifadeyle konuştu. Uke ise tatlı mı tatlı gülümsemesi ile "Ailelerimizi gururlandırmak..." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantasy"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...