11 Mart 1007 Saat: 11.06
Niak, yanına İkala'yı aldığı gibi Güney'e doğru yol almaya başladı. Ülke sınırına gelene kadar İkala hiçbir şey demedi ama sınırı geçtiklerinde "Anne. Burası Beyaz Cadı bölgesi, değil mi?" diye sormak zorunda gibi hissetti kendini. Çünkü: Onlara okulda öğretilen ilk şey bu sınır ve geçilmemesi gerektiğiydi. Böyle anlatılmış ve oraya gidenlerin geri dönmediği açıkça belirtilmişti ama o sınırı geçiyorlardı.
"Cadı" kelimesi, Misnim'lerin iyice artmasından sonra meydana gelmiş olan bir kavramdır. Sadece kadınlar Misnim olabildiği için "Cad" kelimesini kullanmışlardır. Cad; "sadece kadınların yaptığı eylemler" olarak açıklanabilir. Mesela doğum yapmak, emzirmek, -o zamanlar için- evi çekip düzenlemek gibi sadece kadınların yaptığı işleri betimler. "-ı" harfi ise Kiga Dilinde aşağılama harflerinden biridir. Bir kelimede bu harf varsa o kelimenin iyi bir şeyi temsil etmesi imkansızdır. "Cadı"; "sadece kötü kadınların yaptığı eylemler" olarak çevrilir. Bu yüzden de "Misnim", halk dilinde "Cadı" olarak anılır.
Niak kafasında pek çok düşünce ileydi. "Acaba gerçeği şimdi anlatsam mı?" düşüncesi en üst sıralardaydı ve buna "Ama o zaman benden nefret edebilir ve geri gider. En azından orada anlatırsam benden nefret etse de amacıma ulaşırım" düşüncesi takip ediyordu.
Bu yüzden ona hafifçe gülümsedi ve "Merak etme. Yanında ben varken hiçbir şey sana zarar veremez" diyerek ulaşmak istediği konuma kadar zaman kazanmak istedi ama bu demesiyle İkala o sakin ifadesini hiç bozmadan "Ondan korkmuyorum ki. Sana bir şey olmasın diye" cümlelerini dile getirdi. Niak bu cevaptan çok hoşlanmıştı ve canı kaynamıştı. Bu yüzden kafasını okşadı ve "Benim için endişe etme. Öyle gözükmesem de Guijar'ın en güçlü Migar'ıyım" diyerek sıcak ve güvenilir bir gülümseme sundu.
İkala "Peki" diyerek yürümeye devam etti. Niak arkasından baktı ve garip bir umutsuzluk-korku duygularıyla oğluna baktı. Gerçekten de en güçlü Migar, Niak'tan başkası değildi ama Beyaz Misnimler karşısında da şansı yoktu. Bir Beyaz Misnim, bir ordu gücündeydi. En azından Eski Nesil Misnimlerden bir tanesi bir ordu gücündeydi. Yeni Nesil Misnimler, Migar'lardan çok da farklı değildi. Sadece öldürülmeleri zordu o kadar. Yine de en güçsüzü bir en güçlü Migar ile savaşıp galip çıkabilirdi ve Niak onlarcasının arasına çare için gidecekti. Ama başka da çaresi yoktu. İkala'yı Misnimler dışında herkese göstermişti ve onlarda kesin bir çare vardı. Bunu biliyordu.
17 Mart 1007 Saat: 14.32
Niak ile İkala 6 gün boyunca gittiler ve sonunda çürümüş bir ormana ulaştılar. Ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, her şey çürümüş gibiydi. Niak'ın yüzü ekşise de İkala aynı ifadesiyledir. Niak boş bulunup "Bu kokuyu tamamen unutmuşum" dedi ki bu İkala'nın kulaklarına varınca kafasında "Unutmak için önce onu yaşamak gerekir" düşüncesi meydana gelerek "Daha önce buraya gelmiş miydin, anne?" sözcüklerini dillendirdi.
Niak soğuk terler dökerek cevaplamakta zorlandı çünkü verebileceği her cevap onu zor duruma düşürecekti ama cevap vermesine gerek kalmadı. Karşılarına ormanın en berbat koku ve görüntüsüne sahip "Gihpta" Canavarı çıktı. Şekilsiz bir balık gibi görünen bu canavarın pek çok tehlikeli yeteneği vardır. Bunlardan biri "Su Hapsi"dir.
Su dalgaları ile düşmanını boğmaya çalışır ve tam olarak da bunu yapmaya hazırlanıyordu. Niak sırtındaki "Katlanabilir Yay" silahını aldı ve bir hareketle büyük bir yaya dönüştürerek ipini gerdi. Ateşten bir ok meydana geldi ve ipi bırakmasıyla ok Gihpta'ya doğru gitmeye başladı. O sırada Niak canavara sırtını dönerek İkala'ya sarıldı ve okun çarpmasıyla büyük bir patlama meydana geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Korku-Gezgin Kurt Savaşçısı (Düzenlendi 4-19 Eylül)
Fantasia"Minelia" adındaki gezegende geçen bu hikayede "Fianir" lakabıyla anılan "Gezgin Savaşçılar", Tanrı tarafından kutsanıp özel güçlere sahip "Migar"ların aksine sıradan insan olmasına rağmen bir Migar gibi savaşıp canavar avlayabiliyorlardır. Hikayemi...