bölüm 2

316 9 0
                                    

"Geçti maviş" gözlerimi korkuyla açarken nerede olduğumu birkaç saniye boyunca anlamaya çalıştım. Hala gördüğüm rüyanın etkisindeydim.

"Ne gördün" doğrulup oturur pozisyona geçtim. Konuşmak için dudaklarımı araladığımda sözümü kesti.

"Şunlardan biriyse konuşma. Sen nasıl bir kızın odasına uyurken gizlice girersin falan filan" kaşlarımı çattım. nasıl bu kadar emin konuşabilirdi. bu anı çok mu yaşamıştı. bir çeşit sapık mıydı.

"Onlardan biri değildi" şaşkınca yüzüme baktı. bu kadar şaşırmasını gerektirecek bir şey yoktu

"Neydi" gözlerimi kaçırdım. bir şeyler duymuş olabilir miydi.

"Bir şeyler duydun mu" gözlerimin içine bakmak için uğraşıyordu. Uyurken her gece sayıklardım ve bunu kimsenin bilmesini istemiyordum.

"Ne önemi var" demek ki duymuştu.  içimden lanet okurken etrafa bakınmaya devam ettim.

"Çok önemi var. Ne duydun" verdiğim tepki anlamsızmışçasına boş boş bakınıyordu.

"Sanki birinden kaçıyordun" yine aynı rüyayı gördüğüm için aynı şeyleri söylemiştim. açıkcası yetimhanede bu konuyla ilgili çok söylenirlerdi. bazı geceler susmadan konuştuğumu söylerlerdi.

"Ne yaşadın maviş" dağılmış olan omuzumda küt kestirdiğim dalgalı saçlarıma dokundu. Hemen kendimi geri çektim. 

"Söylediklerimi unutur musun" şaşırsa da başını hafifçe yukarı aşağı salladı. Derin bir nefes alıp çöktüğü yerden kalktı.

"Yemek hazır. Bizimle bir şeyler konuşmak istiyorlarmış. Iniyorum gelirsin sen"odadan çıkıp kapıyı kapattı. Üstümdeki pembe yorganı yavaşça atıp odaya hiç uymadığından emin olduğum siyah pijamalarımı çıkarttım. Odadaki kitaplık. Çalışma masası. Duvarlar ve yatak her şey pembe ve lilaydı. Benimse bütün kıyafetlerim ten rengimle zıtlık oluşturacak şekilde siyahtı. Siyah dar  pantolon ve aynı renkte oldukça bol olan uzun kollu kazağımı giydim. Ağır adımlarla aşağı indiğimde herkesin orada olduğunu gördüm. Beni gördüğünde baha hariç ikisi de gülümsedi. Onların mutluluklarını ellerinden almaya hakkım var mıydı. Belki de beni uzun zamandır bekliyorlardı. Kendimi onların yerine koymak gibi bir yanlış yapıp suçlu hissettim. Tabi bu kısa sürdü. Tereddütle masadan bir sandalye çekip oturdum.

"Arzin. Eğer siz de isterseniz tatile çıkalım diyoruz. dağda bir otelde kalalım. Hem de senin doğum gününü kutlarız" gözlerim korkuyla açılırken son doğum günümde olanlar aklıma geldi.

"Olmaz" bahanın sert bakışlarıyla karşılaştım.

"dağa gidelim ama doğum günümü kutlamasak daha iyi olur. Pek iyi anılarım yok" Baha bana bakmadan cevap verdi.

"Amacımız anılarını düzeltip yeni anılar biriktirmek değil mi" ona bakarak cevap verdim.

"Bir kitabı kaç kere okursan oku aynı sonuca varırsın" bu kez o bana baktı.

"Ya da yazarın boğazına yapışıp o kitabın sonunu değiştirmesini istersin. Hayatında yazar sensin. İstediğini yapmak senin elinde. Hayat daha çok bir oyuna benziyor. Ya riske girip eğelenceli bir yolculuk yaparsın. Ya da dümdüz ilerleyip oyunu bitirirsin." Omuzumu silktim. düşüncesi bana göre çok yanlıştı. kimseye zarar vermeden yaşayıp gitmenin neyi vardı ki.

"Eğer düz yolda gidersen En azından yolun yarısında ölmeyeceğini bilirsin" şaşırmış mıydı. garipsenecek bir şey söylememiştim ki.

"Biz ona tekdüze hayat deriz. O zaman yaşayamazsın" gayet de güzel yaşıyordum ya. heyecana ne gerek vardı.

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin