bölüm 14

131 7 0
                                    

Bu gün yarışma günüydü ve ben soyunma odasında bir ileri, bir geri gidiyordum. Aynanın karşısına geçip üzerimdeki çok kısa olan beyaz şortlu elbiseyi düzelttim. Saten, beyaz, dizimin bir karış üstünde biten ve belime kadar sırt dekoltesi olan, ince askılı ve yakası açık bir elbiseydi. Hiç rahat olmasam da sesimi çıkartmamaya çalışıyordum. Bizim çalıştığımız pisstte değildik. Kapı yavaşça aralandı.

"Geleyim mi" gelse miydi. Çok saçma sorular soruyordu ve bu stres yapmamdan başka bir işe yaramıyordu.

"Gelcen mi" uzunca oflama sesi duyuldu.

"Onu ben sana zaten sordum. Senin bana cevap vermen gerekiyor. İnsanlar genelde böyle anlaşırlar" her ne kadar göremese de gözlerimi devirip bağırdım. Odanın içindeki büyük yuvarlak koltuğa oturdum.

"Gelme. Bir de dalga geçiyor. Çocuk muyum ben" kapı aralandı ve içeri girdi. Yanıma oturduğumda göz ucuyla bana baktığını gördüm.

"Şu zamana kadar seni hep çocuk olarak gördüm ama şimdiden sonra bil ki çocuk değilsin. Beyaz çok yakışmış" ben beyaz giymişken o saten siyah bir gömlek ve siyah dar bir pantolon giymişti.

"Gelinlik giymedim baha. Bu kadar duygusallaşacağın bir şey yok" gülerek kolunu omuzuma sardı.

"Yakında o da olacak" alayla ona baktım.

"Yedi sene sonrası yakın bir zaman mı." Kaşlarını hayır anlamında oynattı.

"Günleri sayarsan bir hafta sonrası bile çok uzak bir zaman olur. Bu yüzden birkaç seneyi hızlı geçirmeyi düşünüyorum" kaşlarımı çattım.

"Birkaç sene derken. Bak daha kısa süre olmaz en az sekiz senesi var" garip garip bana baktı.

"Kızım otuzda evlenip ne yapayım ben. Yaşlı oluyorum yaşlı. Hem sanki şimdi evlilik teklifi etsem hayır diyeceksin de" omuzumu silktim.

"Yüzüğü alırım ama resmi işleri falan hep ertelerim. Çocuğum ben daha" başımın üstüne çenesini yasladı.

"Bana bu halinle çocuğum falan deme burnunu kopartırım" kıpırdanıp ona baktım.

"Niye. Değil miyim" derin bir nefes alıp yüzüme baktı. Hayır anlamına "tı" sesi çıkartıp devam etti.

"Şu anda gözüme hiç çocuk gibi gözükmüyorsun" işaret parmağımı ona doğru salladım

"O gözleri oymadan gözündeki durumumu düzelt" birkaç kez gözünü kırpıştırdı.

"Yok. Olmuyor. Bir an önce siyahlarına dönmeye bak" dışarıdan yapılan anonsla yarışmanın başladığını anlayıp dışarı çıktık. Demirlerin arkasından ilk çıkan çifti izlemeye çalışıyorduk.

"Bu yarışma bir fırsat olabilir" anlamaz gözlerle ona baktım.

"Ne fırsatı" pistin kenarındaki seyircileri gösterdi.

"İkisine seni ne kadar sevdiğimi göstermenin fırsatı" gözlerimi kısıp oraya baktım.

"Oradalar mı" omuzunu silkti.

"Kaçırırlar mı" bilmem anlamında dudağımı aşağı sarkıttım.

"Bir dakika. Sen nasıl beni ne kadar sevdiğini göstereceksin" gülüp izlemeye devam etti.

"O da bana kalsın maviş" ne diye gizem yapıyordu ki.

"Neden abuk sabuk bir şey yapacağını düşünüyorum" göz ucuyla bana baktı.

"Benim yaptığım abuk sabuk bir şeyi yaşarken öyle hissetmeyeceğine eminim" elimi havaya kaldırıp durmasını işaret ettim.

"Söylediğin şeyden anladığım kadarıyla pek iyi bir şey değil" omuzunu silkti.

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin