bölüm 15

138 7 0
                                    

Baha dan

"Sonra karşıma kocaman kırmızı bir dinazor çıktı" anlattığı hikayeyi sırıtarak dinliyordum. Kocaman derken ellerini iki yana açmıştı. Her ne kadar elbisesini çıkartmamasında ısrar etsem de siyahlarına geri bürünmüştü.

"Ne olur susturun şunu" sesini kesmesi için bora ya baktım.

"Bırak konuşsun." Uzun bar sandalyesinde oturan bora ya savruk bir tekme attı. Bu sadece sarsılmasına neden olmuştu.

"Niye lafımı bölüyorsun buroş. Sonra kırmızı dinazor te bunu yedi" gülen yüzü yavaşça soldu ve kaşları çatıldı. Birden neye sinirlenmişti ki. Aklına bir şey mi gelmişti. Bir şey mi görmüştü. Üzülmüş müydü. Onu anlamak çok zordu. bazen onu anlamaya çalışırken delirdiğimi düşünüyordum.  

"Şu adamı dişim bir yerden gözlüyor sanki" söylediği şeyin saçmalığıyla kahkaha attığımda bana sert bir bakış attı. Gerçekten sinirlenmişti. Gördüğü bir şey onu kızdırmıştı. ne görmüştü ki. ne gelmişti aklına. ya da ne duymuştu

"Kafamda pek iyi anılar canlanmıyor" baktığı yere baktığımda işin ne kadar ciddi olduğunu anladım. burak şerefsizi orada duruyordu. aninden yanına gidip kolunu tutup kimseye bakmadan onu çekiştirdim. üzerimizdeki bakışları umursamadım.

"o şerefsizi tutup depoya götürüyorsunuz" her ne kadar arzini yürütmeye çalışsam da başaramıyordum. bir bardakla nasıl ayakta duramayacak hale gelmişti ki.

"bırak beni. manyak mıdır nedir" bu kıza bir daha asla içki içirmeyecektim. ona dönüp başını iki elimin arasına aldım. her ne kadar içimden onu öpmek geçse de sarhoş halinden faydalanamazdım.

"maviş. hiç sırası değil" yürümemekte ısrar edince iç çekip onu kucağıma aldım. kollarını boynuma doladı. bu halde olduğunu bilseydi hemen geri çekilirdi. Bir saniye bile düşünmeden. Hızla geri çekilirdi.

"midem bulanırsa üstüne kusarım" gülüp başımı iki yana salladım. Kusacak kadar içmemişti

"kusacak kadar içmedin. sadece bir bardakla nasıl bu hale geliyorsun bilmiyorum" kıpırdandı.

"saçmalama. sarhoş değilim ben" klasik yalandı. ayakta duramıyordu ama sarhoş değilim diyerek itiraz ediyordu. arabanın yanına geldiğimizde onu indirip kapıyı açtım. sendeleyerek arabaya bindi. hızla ben de binip kapıyı kapattım ve ne olur ne olmaz diye kilitledim.

"neden benim üvey abimsin" sıkıntıyla söylediği şeye güldüm.

"neden komşunun oğlu falan değilsin de benim üvey abimsin" göz ucuyla ona baktım.

"ben seni neden seviyorum. onca kişi varken neden sen" aynı soruyu ben de defalarca kendime sormuştum. Cevabını alamamıştım. Bir şey daha söylemek için ağızını açtığında sert ses tonumla ona emrettim. Yoksa kafam şişecekti ve annemler ona içki içirdiğimi anlayacaklardı. Anlıyorlardı ama anlamamazlıktan geliyorlardı.

"uyu" ikiletmeden başını cama yasladı. bu gün söylediklerini hiçbir zaman hatırlamayacaktı ama ben unutmayacaktım...

**************

arzinden

kahvaltı tabağımı tırtıklarken başımın ağrısını umursamamaya çalışıyordum. masada yine herkes oturuyordu. asu teyze hafifçe öksürüp dikkatleri üzerine çekti.

"biz" konuşmakta zorlanıyor gibiydi. neydi konuşmakta bu kadar zorlandığı şey.

"biz yeni bir karar aldık" baha yine rahat tavrını ve duruşunu takınmıştı. ben ise diken üstündeydim. bu kararın benim üzerimde olduğu bakışlarından belliydi.

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin