final

228 9 7
                                    

Diken üstünde Oturduğum sandalyede rahatsızca kıpırdandım. Bütün davetliler gelmişti ve herkes bahçede onları bekliyordu.

"Arzin. Yeter. Parmaklarınla oynamayı bırakır mısın" fark etmeden çıtlattığım parmaklarımla oynamayı hemen bıraktığımda asu teyze memnunca gülümsedi. Murat amcadan çıt çıkmıyordu. Sanki pişmandı. Ya da bu benim beynimin bana karşı oynadığı bir oyundu. Ikisinin de olması çok muhtemeldi. Kulaklarımızı bir müzik sesi doldururken bu müziğin buz pateni yarışmasında çalan müzik olduğunu fark ettim. Sinirle ellerimle oynamaya devam ettim. Alkış sesleri havada yükselirken evin kapısına baktım. Ece ve baha, yan yana olsalar bile bahanın eli bile ecenin eline değmiyordu. Bundan mutsuz gibi görünse de kendi yaptığı çekingen bir tavırla gülümseyip etrafı seyrederek yürüyordu. Üzerindeki gelinlik sımsıkı bir şekilde yapışıktı. Sarı Saçları dalgalı bir şekilde beline kadar iniyordu. Yüzündeki makyaj uzaktan belli olmasa da kıpkırmızı olan ruju belirgindi. Onu gördükten sonra kendi halimi düşündüm. Bembeyaz gözüm, ağladığım için mosmor olan göz altlarım. Dağınık ve kabarık kısa dalgalı saçım. Ruhumun dışa yansıdığı simsiyah elbisemle nasıl gözüküyordum. Asıl soru şuydu. Nasıl gözüktüğüm umurumda mıydı. Asla. Peki neden benim dışımda herkesin umurundaydı. Yavaş adımlarla ilerleyip dans etmeleri için açılan yere geçtiler. Baha ellerini ecenin beline değdirmeden biraz mesafe bırakacak şekilde koydu. Eceyse tam anlamıyla bahaya yapışmıştı. Baha ona bakmıyordu. Etrafa bakınıyordu. Sanki birini arıyor gibiydi. Bahanın tam gözünün içine baksa da baha ona bakmamakta ısrar ediyordu. Buna bozulması sahte gülümsemesinden belliydi. Ece hafifçe geri cekildiğinde bahanın elleri ecenin beline değdi. Hemen ellerini geri uzaklaştırdı. Belki bu hareketlerini kimse fark etmiyordu ama, bu benim için oldukça büyük bir umuttu, "ne umudu, sevdiğin adam evleniyor sen hala eli beline değmedi diye umutlanıyorsun" diye haykıran iç sesimi susturmadım. Susturamadım. Çünkü bu sefer hiç olmadığı kadar haklıydı. Gözümden düşen bir damla yaşı kimse görmeden hırsla silmeye çalıştım. Ama görmemesini en çok istediğim kişinin bana baktığını fark edememiştim. Baha. Gelinliği üstündeki çokyakında karısı olacak kadınla dans ederken bana bakmıştı. Ela gözlerini üzerime dikmişti.

"Kızım niye ağlıyorsun" diye soran ve yeni yeni iyileşmeye başlamış olan murat amcaya bakmadan cevap verdim.

"Bu gün. Annemle babamın evlenme yıl dönümüydü" işte acımın katlanma sebebi oydu. "Onun yerinde sen olabilirdin. Hem daha masum gözükürdün" diye bas bas bağıran iç sesiki dehşetle susturdum. Ben masum görünmezdim. Hiçbir yerde. Hiçbir şekilde. Müzik yavaşça durduğunda baha eceyi bırakıp bize doğru gelmeye başladı. Iç seslerim haykırırken ece tripli bir şekilde sandalyeye oturdu. Benim yanımdan geçip annesinin yanına gitti.

"Küçük oğlunla dans etmek ister misin" asu teyze bahanın uzattığı eli tutsa da tereddütlüydü.

"Oğlum eceyi bırakmasaydın. Gelin hiç yanlız bırakılır mı" omuzunu silkip göz ucuyla bana baktı.

"Gelin istediğim kişi olsaydı, emin ol bir saniye bile yanından ayrılmazdım" zaten dolu olan gözümden bir damla daha yaş kayıp düştüğünde silmedim. Akıp gitmesine izin verdim. bir umudum vardı. En azından belki ruhumu temizlerdi. Bir tarafım git sarıl boynuna pişmanım diye haykır derken, diğer tarafımsa bunlar olmadan önce düşünecektin. Kızı gelinliği üstündeyken terk etmesini mi istiyorsun diye söyleniyordu. Müzik bir daha başladığında baha ve asu teyze dans etmeye başladılar.

"Arzin" ses murat amcadan gelmişti. Ona döndüğümde devam etti.

"Bahanın gelin olmasını istediği kişi sendin değil mi" sandalyeden kalkıp cevap verdim.

"Ben su alayım" arkamdan adımı seslense de umursamadan evin içine girdim. Zor olduğunu tahmin ediyordum ama bu kadar canımın acıyacağını tahmin etmiyordum.

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin