bölüm 22

104 5 0
                                    

"Maviş. Her ne kadar istemesem de uyanmamız gerekiyor" kıpırdanıp elimi ağızına vurdum. Birkaç gün orada kalıp sonra geri dönmüştük. On an fark ettim. Ağızı neden çok yakınımdaydı. ben nerede uyuyordum. şu an nasıl bir pozisyondaydık. yattığım yer yatak değildi. yatak canlı değildi. kıpırdanamazdı. 

"Ben şu an nerede uyuyorum" cevap vermesi için elimi çektim. tahmin ettiğim şeyin olmamasını her şeyden daha çok istiyordum.

"Yatakta o kadar yer varken benim üstümde uyuyorsun. Rahatsız olduğumu söyleyemem ama üzarindekinin yakasını acilen düzeltmen gerekiyor" üzerimde olan şeyi hatırladığımda telaşla kenarı çekildim. Dolaptaki tek kapalı pijamayı giydiğim için açık olanlara kalmıştım. Askılı ve şortlu siyah takım olan pijamanın yakasını hızla düzelttim.

"Aklından abuk sabuk bir şeyler geçmesin ağızını burnunu dağıtırım" dirseklerinin üstüne doğruldu.

"Aklımdan geçen tek şey siyahın en çok yakıştığı kişinin sen olman." Gözlerinin boynuma kaydığını fark edince omuzuna vurdum.

"Gözlerini oyarım" yanaklarımın yavaşça ısındığını hissediyordum. ben hafifçe hissetsem de yanaklarımın ve burnumun kıpkırmızı olduğuna adım gibi emindim.

"Birkaç saattir üstümde uyuyorsun. Göreceğimi gördüm maviş" yüzüm daha da ısınırken cevap verdim.

"Yalan söylüyorsun" güldüğünde omuzuna vurdum.

"Bakmamak için çok direndim. Baksam da hiçbir şey görmedim. Ayrıca ne sendeki bu korku. Denize bile üstündekiler fazla açık diye girmedin. Ama bu gün itiraz istemiyorum" tepinip onu itekledim. Ne şansımız vardı ki bu gün de ben girmezdim. Alıştığı için düşmedi.

"Ben kendi pijamalarımı istiyorum" omuzunu silkti. umursamıyor muydu.

"Bu halini gördükten sonra pijamalarını giymene izin vereceğimi sanmıyordum." Yataktan kalkıp ona döndüm. bu halde duracağımı sanıyordu.

"İzin alacağımı sanmıyorum." Doğrulup bana baktı.

"Ben çıkıyorum. Sen giyiniyorsun ve gidiyoruz" yatağa oturdum.

"Ben gelmiyorum" kaşlarını çattı.

"Soru sormadım" odanın kapısına gitti.

"Hızlı ol. Orada kahvaltı yapacağız" kapıyı kapattığında kara kara düşünmeye başlamıştım. Siyah bir şort ve siyah askılı bir bulüz alıp üstüme geçirdim. Kapıdan dışarı çıktığımda beni çekiştirdi. Asu teyze ve murat amca birkaç günlüğüne otelde kalmaya karar verdikleri için evde tektik.

"Sana siyah giymeyi yasaklamamış mıydım" yanından geçip gidecekken dirseğimi tuttu. Elini yavaşça ayağı kaydırdı.

"Keşke yaptığım bazı şeylerin ne anlamına geldiğini anlayabilseydin. Hadi" merdivenlerden aşağıya indiğimizde yerdeki çantayı aldı. kapıyı açıp dışarı çıktık.

"Bak baştan söyleyeyim ben denize falan girmiyorum" gülerek bana baktı.

"Onu oraya gidince konuşuruz" caddeyi geçtikten sonra taşların üstüne geçip denize yakın bir yere örtüyü serip oturduk. Çantadan simit çıkartıp bana uzattı.

"İstemiyorum" kaşlarını çattı.

"Niye ya al işte" bana uzattıkça geri çekildim.

"İstemiyorum ya aç değilim" biraz daha üstüme eğildi.

"Yiyeceksin dedim." Durması için elimi havaya kaldırdım.

"Neden bana suikast düzenliyormuşsun gibi geliyor" kaşlarını çatsa da gülümsüyordu.

"Neden sana suikast düzenliyeyim ki" bilmem dercesine ellerimi iki yana açtım.

"Kilo almam için" biraz daha üstüme eğildi.

"Yemiyecek misin" başımı hayır anlamında iki yana salladım. Yavaşça doğruldu. Çantanın içine simidi geri koydu.

"Dün bana baktık. Bu günde sana ayarlıyalım" kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Ne ayarlayalım" omuzuma kolunu doladı.

"Benim gibi birini" omuzuna sertçe vurdum. Kolunu omuzumdan attım.

"Niye kızdın şimdi" ona bakmadım.

"Bir dakika. Sözde küçük kız kardeş, sözde abisine trip mi atıyor bana mı öyle geldi" alayla gülüp yüzüne baktım.

"Trip mi atıyorum sence" omuzunu silkti.

"Biraz öyle gibi" gözlerimi kaçırdığımda güldü.

"Bir de ne yapıyorsun biliyor musun" göz ucuyla ona baktım.

"Seni gıdıklamam için bana yalvarıyorsun" elimi susması için havaya kaldırdım.

"Peki gıdıklanmak için yalvardığımdan neden" sözümü kahkahalarım kesmişti. Eline vursam da boşunaydı. Tepinip ona tekmelerimi savururken aniden bacağıma oturdu. Onu iteklesem de boşundaydı.

"Baha insanlar bakıyor çekil git" dedim nefes almam için beni bıraktığında. Nefes nefese olduğum için gülüyordu.

"Seni öptüğümde de bu kadar hızlı nefes alıyordun" yüzüm yavaşça kızarırken etrafa bakındım.

"Yalan söyleme. Sana karşılık bile vermedim" gözlerini şaşkınca büyütüp bana baktı.

"Ben olsam o kadar emin olmazdım maviş" dedi gülerek.

"Hah niyeymiş. Yaptığım şeyi bilmeyecek miyim" ellerini iki yana açtı.

"Demek ki bilmiyorsun. Bana nasıl karşılık verdiğini asla unutmam" kaşlarımı çattım.

"Nasıl karşılık vermişim de haberim yokmuş" uzunca bir "hmm" sesi çıkartıp bana baktı.

"Ben buna beceriksizce ve komik derim" yüzüm ısınırken onu itekledim.

"Defol git başımdan" kenarı çekildiğinde hemen doğruldum.

"En azından birkaç kişiyle öpüşmüş olmanı beklerdim. Hadi öpüşmeyi geçtim. O piç dışında sevgilin olmadı mı" omuzumun üstünden ona baktım.

"Oldu ya. Olmaz olur mu. Oldu birkaç tane" dirseğini dizine yaslayıp bana döndü.

"Anlatsana. Neye benziyorlardı" onun gibi dirseğimi dizime yaslayıp durdum.

"Böceğe" kaşlarını çattı.

"Ne böceğine" boş boş yüzüne baktım.

"Tahta kurusuna neye benzeyecek. Sen iyice kafayı sıyırdın. Dört duvar arasında Kaç tane sevgilim olmasını bekliyordun ki." Omuzunu silkti.

"Ne bileyim ben. Ama ikinci olmayı da beklemiyordum be maviş. En azından dokuz on tane sevgilin olmuştur da beş altı tanesiyle öpüşmüşsündür diye düşünüyordum." Niye bu konuyu bu kadar büyütüyordu ki.

"Dilim tutulsaydı da yaşamaya başladın sorusuna hayır demeseydim. Senin diline düşeceğime" elini havaya kaldırdı.

"Bir dakika. Sen bana yaşamaya başlamadım demeseydin ben anlamayacak mıydım sence" başımı yukarı aşağı salladım.

"Ne kadar belli ettiğinin farkında değilsin" gözümü kaçırdım.

"Nasıl belli ediyorum ki." Omuzunu silkti.

"Yaşayarak öğrenebilirsin" sinirle koluna vurdum.

"Pislik. Aklın fikrin nerelerde. Hem senin o takıldığın kızlardan biri olsaydım daha mı iyiydi" düşünür gibi yapıp bana baktı.

"İyiki böylesin"...

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin