bölüm 31

90 6 0
                                    

Bavulu bu kez üç ay sürecek ve burnumdan geleceğine emin olduğum tatil için hazırlıyordum.

"Bunları niye almıyorsun" elinde tuttuğu bikini üstünü inceleyip giymeye çalışan bahaya yüzümün kızarmasını umursamamaya çalışarak cevap verdim.

"Giymeyeceğim de ondan. Ha sen giymek istersen bavulda çok boş yer var. Alabilirim yani" kafasının üstünden çıkardı.

"Üç ay boyunca denizin dibinde olan bir otelde kalacağız ve sen denize hiç girmeyecek misin. Doğru mu anlıyorum" başımı yukarı aşağı salladım ve kıyafetleri koymaya devam ettim. Aniden kolumu tutup kapının dışına sürükledi.

"Bavulunu ben hazırlıyorum ve sen dışarıda bekliyorsun. Otobüs yarım saat sonra kalkacağı için itiraz etme gibi bir şansın yok. Merak etme. Her şeyi siyah koyacağım." Kapıyı kapatıp kitledi. Asu teyze ve murat amca sabah erkenden işe gittikleri için evde yanlızdık.

"Baha. Saçmalama aç şu kapıyı. Bak ben açarsam çok kötü olur. Özel denen bir şey var aç şunu" kapının arkadından gülme sesi geldi.

"Senin özelin benim özelim maviş. Boş boş durmak yerine bir taksi çağırabilirsin." Kapıya vurmaya devam ettim.

"Aç şu kapıyı" tekrar gülme sesi duyuldu.

"Abuk sabuk ve giymeyeceğim şeyleri koyarsan senin kıyafetlerini giyerim" kapını yavaşça açıldı ve elindeki bavulu sürükleyerek merdivenlerden indi.

"Be bekliyorsun arzin. Otobüsü mü kaçıralım. Bizsiz mi gitsinler. Hadi" hızla merdivenlerden inip bavulu elinden aldım.

"İnatçı" kapıdan koşar adımlarla çıkarken söylediği şeyle ona cevap verdim.

"Beni içeri almayan biri mi bunu söylüyor" kapıdan koşarak çıktık ve bizi bekleyen taksiye bindik. Bavulları bagaja koyduktan sonra yanıma oturdu.

"Gerçekten ne koydun bavula" göz ucuyla bana bakıp yanıma biraz daha yaklaştı.

"Gidince görürsün maviş." Başımı sinirle iki yana salladım. Asla akıllanmayacaktı.

On dakika içinde taksiden inip otobüse binmiştik. Bahayı gören kızlar kenarı kayıp ona yer verdiklerinde sinirle gözlerimi devirdim. Boş bir koltuk bulup geçtiğimizde etrafa bakındı.

"Niye etrafa bakındın" bana dönüp şaşkınca baktı.

"Bakınmadım" başımı yukarı aşağı salladım.

"Bakındın" kaşlarını çattı.

"Hayır yanımda oturmak istemiyorsan gidebilirsin. Zaten yanında oturmanı isteyen çok kız var." Gülümsedi.

"Sen beni kıskandın mı" sertçe omuzuna vurdum.

"Niye kıskanayım ya." Kolunu omuzuma doladı.

"Uykusuzluk kafa yaptı sende. Uyu biraz." Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Saçmalıyor muyum yani onu mu demeye çalışıyorsun" gülüp camdan dışarı baktı.

"Uyu diyorum uyu" kıpırdanıp rahat olduğum bir şekile geçtim.

"Ben seni uyandırırım. Ya da uyandırmam. Neyse uyu" itiraz edecek halim yoktu.

***********

" Sabah oldu sabah. Pijamalarını giyecek misin yoksa ben mi giydireyim" telaşla doğrulup omuzuna vurdum. Hava sıcaktı. Herhalde gelmiştik.

"Saat kaç" ellerini iki yana açtı.

"Saatin kaç olduğunu bilmiyorum ama sen giyiniyorsun. Kahvaltıya iniyoruz ve oradan denize gidiyoruz" elimi susması için havaya kaldırdım.

"Kahvaltıya tamam ama denize hayır" bavulun yanına çöktü.

"Soru değildi maviş. Eğer giyinmezsen denize kıyafetlerinle girersin. Çıkıyorum. Kapıdayım gel" kapıdan dışarı çıktığında boş boş bavula baktım. Be olduğunu bilmesem de normal hiçbir şey olmadığının bilincindeydim. Bavula ilerleyip baktığımda her şeyin siyah olduğunu gördüm. Bu iyi haberdi. Kötü haberse hepsinin çok açık olmasıydı. En kapalı bikini ve elbiseyi alıp hızla giyindim. Bunun hesabını ona soracaktım. Kapıyı açtığımda karşımda duruyordu.

"Keşke sen hazırlasaydın. Seni bu halde görmelerini istemiyorum" tam önümüzden geçen yarı çıplak kızı gözlerimle işaret ettim.

"Onlar varken kimse bana bakmaz" kolunu omuzuma dolayıp beni merdivenlere sürükledi.

"O kadar emin olma. zaten bakmasınlar ama denize gireceğimiz zaman bakan olursa gözlerini oyarım. Aç mısın öğlen yemeğini bekleyelim mi" beklemeden cevap verdim.

"Bekleyelim" uzun ve çok merdivenlerden inip yemek masalarının olduğu bölüme geçtik. Oradan çıktığımızda jarşımızda sahil vardı. Beni bir şezlonga sürükleyip oturdu ve yanına oturmamı sağladı. Etrafta çok kalabalıktı. Çoğu kişi denizdeyken, bazıları güneşleniyordu.

"Bana dön" ona döndüğümde yüzüme bir şey sürdü.

"Ne yapıyorsun" eline güneş kremi olduğunu anladığım şeyi biraz daha alıp yüzüme sürdükten sonra eline döküp omuzuma uzandı. Geri çekildiğimde boş boş bana baktı.

"İstemediğin sürece sana hiçbir şey yapmayacağımı biliyorsun" hırsla yüzümü ovuşturdum.

"Biliyorum" çenemi tutup kendine bakmamı sağladı.

"E o zaman sorun ne güzelim" arkamızdan tiz bir çığlık sesi duyulduktan sonra bir kız bahanın kucağına oturdu. Üstündeki şey olabildiğince açıktı. Bana tiksindirici bir bakış attı.

"Madem oteldeyiz. Belki" elini bahanın yanağına değdirdiğinde kızın kolunu tutup yere attım. Bana boş boş baktığında baha kahkaha atmak üzereydi. Kız bir şey demek için ağızını açtığı anda ben bahanın kucağına oturdum. Bunu bekliyormuşçasına belimi kavradı.

"Sahipli canım. Başka kapıya. Sana iş çıkmaz buradan" kız oflayıp gittiğinde hemrn ayağı kalkıp bahaya vurmaya başladım. Ona vurmama rağmen kahkaha atıyordu.

"Ben şimdi neden dayak yiyiyorum" kahkahalarının arasından söylediği şeyle duraksadım.

"Kız kucağına oturdu ama sen bir şey yapmadın." Elini havaya kaldırsa da ona vurmaya devam ettim. Sırt üstü şezlonga düşmüştü. Aniden kolumu tutup üzerine çekti. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Bedenlerimiz birbirine tam anlamıyla yapışıktı.

"Ama sen kucağıma oturdun ve sana sarıldım. Bu yeterince büyük bir fark değil mi. Ayrıca şu an üstümde sen varsın. Eğer onun senin yerinde olmasını isteseydim bunu çok kolay yapabilirdim maviş. Anladın mı" başımı yukarı aşağı hafifçe salladım.

"Güzel. Şimdi üstündekini çıkartıyorsun ve denize giriyoruz"...

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin