bölüm 18

125 6 0
                                    

"Sen gerçekten evet mi dedin" yola bakarak söylediği şeyle gülümsedim. neden bu kadar şaşırmıştı ki. evet demem için beni zorlayan o değil miydi.

"Hayır. Evet demedim. Iyi tamam dedim" arabanın farının ışığının yansıdığı yerde bir kadın gördüm. Kucağındaki bebeği yere bırakıyordu. kafayı mı yemişti. delirmiş miydi. ne yaptığını ve ileride ne olabileceğinin farkında değil miydi.

"Baha dur" dedim emredercesine. Benim gördüğümü görmüş olacak ki arabayı kenara çekti. Hızla inip yere bırakılan bebeği kucağıma aldım. Kadın biraz uzaklaşmıştı. Ben yanına ilerlerken aniden kaldırıma çöktü. Yanına ilerleyip yüzüne baktım. Benden en fazla iki yaş büyüktü. Yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Yanına oturduğumda bana baktı.

"Onu bırakacak mıydın" elinin tersiyle yüzündeki yaşları sildi.

"Zorundayım" başımı iki yana salladım. bir inasanı kendi çocuğundan ayrılmak zorunda hiçbir şey, hiçbir şekilde kalmazdı. bunlar sadece kendi vicdanını rahat bırakmak için zırvalardı.

"Senin zorunda olduğun tek şey bebeğine bakmak" yere baktı. Kucağımda masumca uyuyan bebeğe baktım. bu masum candan ne istemişti ki. 

"Ben ona bakamam." Bebeği ona doğru tuttum. bakmak zorundaydı. kedilerin bile bazen insanlardan daha vicdanlı olduğunu düşünüyordum. en azından onlar birkaç ay boyunca yanlarında tutup bebeklerine bakıyorlardı. 

"Ne zararı var sana. Bakılamayacak neyi var" baha yanıma geldi. elini omuzuma koydu. bana destek olmaya çalışma halinde değildi. umursamaz bir tavırı vardı ve bu tavrı beni sinirlendirmişti.

"Arzin. Bizi ilgilendirmiyor" sinirle ona baktım. bana nasıl bunu söyleyebilirdi. 

"Beni ilgilendiriyor. Bir masum canın daha solmasına izin vermeyeceğim" bunu söylememle kadının gözünden düşen yaşlar artmıştı. boşuna ağlıyordu. yapacağı ve ya yapmak üzere olduğu şeyin farkında değildi.

"Benden daha iyi bakarlar" başımı iki yana salladım. nereden emin olabilirdi ki. bunun bir garantisi var mıydı.

"Ya bakmazlarsa" dolu gözleriyle bana baktı. Bebeğin üstündeki battaniyeden kız olduğunu anlıyordum

"Bunu düşündün mü. Bakmazlarsa ne olacak" gözümden bir damla yaş süzülse de tepkisizdim.

"Ben söyleyeyim. Ya yetimhane köşelerinde yüzlerce kızla aynı kaderi paylaşarak ve sevdiği herkesten dayak yiyerek sürünecek. Ya da bıraktığın aile köle gibi yetiştirip para için onu birilerine satacak. Dünya toz pembe değil ki gördüğüm şey karşısında bunun gayet farkında olduğunu anlıyorum" kadın hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. bunları neden daha önce düşünememişti ki. gerçekler yüzüne çarpınca mı buna emin oluyordu. ne kadar da aptaldı.

"Boşuna ağlama. Ben olacak şeyleri söylüyorum. Kızının bu kaderi yaşamasını ister misin. Yetimhane duvarları arkasında yüzlerce kız var. Annesinin babasının terk ettiği ve bakmadığı. Kızına ne olacak. Yıllarca kendini suçlayacak. Ben bir şey yapmışım ve annemin sevgisini hak etmemişim diye kendini suçlayacak. Ama tek suçlu sensin" baha omuzuma dokundu.

"Arzin. Yeter" ona dönmeden devam ettim.

"Kızının yıllarca acı çekmesine neden olacak tek kişi sensin. Bunun suçlusu olacak kişi sensin" bir damla yaş daha yanağımdan süzüldü.

"Onun benimle aynı kaderi paylaşmasına izin vermeyeceğim. Mutlu bir hayat şansı var. Benim yoktu. Tek istediği biraz aile sevgisi. Onu bu masum isteğinden mahrum mu bırakacaksın. Yetimhane duvarları arasında yaptığı her hatada kızlardan dayak yemesine ya da erken yaşta para için evlendirilip mal yerine konmasına göz mü yumacaksın. Kızının mal yerine konmasına izin mi vereceksin" gözündeki yaşları silip bana baktı.

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin