bölüm 27

91 5 0
                                    

Taksiden hızlıca inip yıllarımın geçtiği yetimhaneye baktım. Buraya geri dönmemiştim. Bu zamana kadar yanımda olan ve bana yardım eden muratın yanına gelmiştim. Bu zamana kadar ne yaşadıysam hep ona anlatmıştım. Çoğu zaman benden daha soğuk kanlı olduğu için mantıklı düşünebiliyorlardı. Güvenliğin yanına gittiğimde gülümsedi.

"Muratla görüşebilir miyim" başını yukarı aşağı sallayıp küçük demir kapıyı açtı. Kocaman bahçenin içine ilk adımımı attığım anda gözler bana çevrilmişti.

"Sarışın" diye bir haykırış duyulduktan sonra kendimi murata sarılırken buldum.

"O şerefsiz seni bulmuş diye duydum. Bir şey yaptı mı" burada olanları anlattığım tek kişi oydu. Geri çekilirken cevap verdim. Yalan söylemek umurumda değildi.

"Hayır. Hayır da bir şey oldu ve ben ne yapacağımı bilmiyorum" kaşlarını çatıp bana baktı. Kimsenin olmadığı bir köşeye yürüyüp gelmemi işaret etti. Bir taşın üstüne oturduğunda ben de oturdum.

"Anlat sarışın. Tahmin ettiğim bir şey var ama olmamasını umuyorum" ellerimi iki yana açtım.

"Tahminini duymayı yeğlerim" iç çekip kıpırdandı.

"O çocuk. Baha mıdır nedir. Onu seviyorsun değil mi" yüzümü ovuşturdum.

"Ve ailesi izin vermiyor. Çünkü siz üvey de olsa kardeşsiniz" başımı iki yana salladım.

"Sanırım ben birbirimizi sevmemize izin vermiyorum. Çok direndim murat. Onu sevmediğime kendimi inandırmak için çok uğraştım ama" sözümü kesti.

"Ama ona aşık oldun" umutla yüzüne baktım.

"Ben ona aşık mı oldum" omuzunu silkti.

"Anlatırken gözlerin parlıyor. Neden sevmemek için direniyorsun" derin bir nefes aldım.

"Ailesi ortaklarıyla bir sözleşme imzalamış. Kızlarıyla evlenirse ortaklıklarına devam edeceklermiş. Şirketleri çok uzun yıllardır varmış. Nesilden nesile gitmiş ve o aileden bile olmayan biri yüzünden bunun bozulmasını istemedim. Beni sevdiğini ailesi tatildeyken söyleyecekti ama ben onu durdurdum. Beni oyaladın diye çıkıştı. Bir haftadır eve gelmiyor. Okulda her gün farklı bir kızla oynaşıyor ama bu gün birini gözümün içine baka baka öptü. Kendimi kötü hissettim. Bana ne olduğunu anlayamıyorum. O kızın yerinde olmak istemiyorum ama onun da bahanın yanında olmasını istemiyorum" düşünür gibi yaptı. Aklına bir şey gelmiş olacak ki bana döndü.

"Sen onunla öpüştün mü" yüzüm kızarırken etrafa bakındım.

"Kendini unutulmaz hissediyordur pislik" göz ucuyla ona baktım.

"Neden öyle hissetsin ki" yüzünü ovuşturdu.

"Yaşadığın şeyi ve ilk kiminle yaşadığını unutabilir misin" başımı hafifçe sağa sola salladım.

"Birisine yaşattığı ilk şeyi kimse unutmaz. Unutlumaz hissetmesinin nedeni de odur" gülüp omuzuna vurdum.

"Sen nereden biliyorsun" ellerini teslim olmuşçasına havaya kaldırdı.

"Konumuz ben değil sensin" gülerek söylediği şeyle gülümsedim.

"Beni sonra da konuşuruz kim o " göz ucuyla bana baktı.

"Okuldan biri işte tanımazsın. Neyse tavsiyemi dinlemek istemiyor musun" başımı yukarı aşağı salladım.

"Duygularına göre hareket et. Onu sevmek istiyorsan sev. Ailelerini umursama. Hem senin ailenin bütün mal varlığı ikiye bölünmedi mi. Eğer çok istiyorsan ortakları ayrılırsa sen destek olursun. Yapacağın şeylerin sonuçlarını düşünme. O ailesinden öne seni koymuş. Demek ki seni herşeyden çok seviyor. İnat etme. Aşık olduğün adamdan vaz geçme. Kolay kolay bununmaz. Ve eğer kaybedersen çok büyük aptallık yapmış olursun" dedikleri zihnimde baş baş bağırırken ona döndüm.

"Haklısın. Lanet olsun ki haklısın" gülüp ensesini kaşıdı.

"Neden haklı olduğum için üzüldün" iç çekip cevap verdim

"ben onu istesem bile artık o beni istemez" kaşlarını çattı.

"Seviyorsa neden olmasın" etrafa bakındım.

"Bana pişman olunca gelme ben seni istemem dedi" dolan gözlerimi görmesin diye etrafa bakınmaya devam ettim, yüzüme baktı.

"İnanamıyorum sarışın sen gerçekten bu çocuk için üzülecek, hatta ağlayacak kadar çok seviyorsun. Ama biliyor musun. Sen istediğin her şeyi aldın. eğer onu istersen elde edersin" gözlerimi ovuşturup ayağı kalktım.

"Ağladığım falan yok benim. Gideyim ben hava kararacak birazdan" ayağı kalkıp kapıya gidene kadar peşimden geldi.

"Gel yine. Unutmazsın herhalde beni" bana sarılınca ben de ona sarıldım.

"Asıl sen unutma beni. Son birkaç ayın var burada, çıkınca gel" ayrılırken söylediğim şeyle gülümsedi.

"Gelirim. Hadi git sen hava kararmadan.  dediklerimi unutma." Üzgünce ona baktım.

"Yüzüme bile bakmıyor. Kendimi affettirmek için ne yapacağım ki" omuzunu silkti.

"Sen yapmayacaksın. Eninde sonunda konuşmak için yanına gelir. Geldiğinde de burun kıvırıp gurur yapma. Haklı olduğun zaman söylerim ama burada haklı değilsin. Senin için ailesinden vaz geçmiş, sen onun ailesinden vaz geçemedin mi." Oflayarak ona cevap verdim.

"Konu onun ailesinden vaz geçememek değil. Ben her ne kadar o düşünmese de onu düşünüyorum. Kendini düşünüyor ama kendini düşündüğü için geleceğini hiçe sayıyor" gülerek elini dizlerine koyup öne eğildi. Boylarımızı eşitlediğinde yüzüme baktı.

"Senin korktuğun çocuklarınızın geleceği" omuzuna sertçe vurdum.

"Pislik" o kahkaha atarken ben sinirle ona vuruyordum.

"Gidiyorum ben" ofladı ve kapıyı açması için güvenliğe işaret yaptı.

"Senle konuşmayı özlemişim be sarışın" bu kez yavaşça koluna vurdum.

"Gelirim yine be. Sen gelirsin. Bak tutma beni hava kararacak birazdan" gülüp açılan kapıya beni itekledi.

"Git hadi" kapıdan çıkıp kapatmadan önce ona baktım.

"Görüşürüz" başını yukarı aşağı salladı.

"Görüşürüz sarışın" kapıyı kapatıp beni bekleyen taksiye bindim.

Yol boyunca aklımda söyledikleri döndü. Haklıydı. Çok haklıydı. Onun haklı olduğunu biliyordum ama ben bu sorunu nasıl çözeceğimi bilmiyordum...

Masum MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin