Jisung dün akşam yaşadığı şeyleri Felix'e anlatmaya karar vermiş bu yüzden okula daha erken gitmişti.Sınıftan içeri girerken gözleri kısa süreliğine heykel çocuğun sırasına kaydı.
Her zamanki gibi düşüncelere dalmış bir şekilde pencereden dışarı bakıyordu. Nereye baktığını hep merak etmişti. Yine de gidip onla konuşacak cesareti kendinde bulamıyordu. Adını bile bilmiyordu.
Gerçi Jisung sınıftaki birkaç kişi dışında kimsenin adını bilmiyordu. Hafızasını boş şeyler ile doldurmaya gerek yoktu.
Heykel çocuktan gözlerini alıp kendi sırasına ilerledi ve Felix'i beklemeye başladı. Ayaklarını stresli bir şekilde yere vururken ellerinin titremesini geçirmeye çalışıyordu.
Ne zaman gergin olsa böyle tepkiler verirdi. Cam kenarından 3. sırada oturan heykel çocuk 5 kişinin olduğu sınıfta kimin ses çıkardığına bulmak için etrafına baktı.
Duvar kenarından 4.sırada oturan Jisung'u görmesiyle kaşları çatıldı. Kendisi yüzünden mi gergindi?
Tabiki de öyleydi. Dün gece çocuğu çok korkutmuştu. Her kukla, kukla olduğunu ilk öğrendiğinde korkuyordu. Sonuçta vücudunuz başka biri tarafından da kontrol edilebiliyordu.
Delirdiğini zannedip deliler hastanesine gidenler bile oluyordu. Öyle bir şey olduğunda kuklacılar kuklalarıyla aralarındaki bağı tamamen koparırlardı.
Geri insan olan insanlardan bazılarının psikolojisi çöküyor ve deliler hastanesine yatırılıyorlardı. Bazıları da hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlardı.Minho girdiği düşüncelerden çıkıp Jisung'un yanına ilerledi. Jisung yanına gelen heykel çocuğu ilk başta algılayamamıştı. Dün geceyi aklından çıkaramıyordu.
Vücudu kendi isteği olmadan hareket etmişti. Belki de halisinasyon görmüştü. Psikolojisi normalde de iyi değilken daha çok bozulma ihtimali vardı değil mi?
Minho Jisung'un başında beklemeyi bırakıp önündeki boş sıraya oturdu ve küçük sincabın dikkatini çekmek için ses çıkarttı.
Jisung yavaşça başını kaldırdığında gördüğü bedenle korkup oturduğu yerde geriye zıplamıştı. Sırtını sıranın arka yerine çarpmasıyla acıyla yüzünü buruşturdu. Eliyle yavaşça orayı ovarken Minho Jisung'a yarardan çok zarar verdiğini fark etmişti.
"Kusura bakma korkutmak istememiştim." Diyip sincabın gözlerinin içine bakmaya devam etti.
"Sorun yok." Minho Jisung'un sesli konuşmasına şaşırırken ilk defa canlı duyduğu sesin çok güzel olduğunu fark etmişti.
"Sesin çok güzel..." Ağzının içinde yuvarladığı kelimeleri anlamayan Jisung tek kaşını kaldırıp sorgu dolu bakışlarla Minho'ya baktı.
"Yani... Şey... Şey işte" Minho iyice saçmaladığını fark edip bir ayağıyla diğer ayağına hafifçe vurdu.
"Ney?" Jisung heykel çocuğun bu hallerini tatlı bulmuştu ama bunu mimiklerine yansıtmıyordu. İçinden gülücükler saçan Jisung dışarıdan kaşlarını çatmıştı.
Minho bir anlığına parlayan gözlere baktı. Bir insan vücudunun her yerini kontrol edebilirdi, bir yer hariç...
Bir insan gözlerini kontrol edemezdi. Gözler daima doğruyu söylerdi. 105 yıllık hayatında çok fazla insan tanıyan Minho bunu öğrenmişti.
"İyi misin diye soracaktım işte, gergin görünüyordun." Diyip cümlesini toparladı. Jisung neden gergin olduğunu birkaç dakikalığına unutmuştu. Şimdi Minho söyleyince tekrar hatırlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppeteer
أدب الهواة» İnsanların haberi olmadan insanlarla beraber Dünya'yı paylaşan kuklacılar yaşamak için kuklaya ihtiyaç duyarlar. Kuklacı Minho, tek arkadaşı dışında kimseyle konuşmayan ve anksiyetesi olan Jisung'u kuklası seçer. Peki bundan sonra ne olacaktır? ...