Jisung duyduğu kelimelerle şaşırmış bir süre hiçbir şey düşünememişti. Tanımadığı bir kuklacı bir anda ona seni seviyorum diyordu.
"Jisung yarın sana söyleyeceğim yere gel. O zaman her şey yerine oturacak."Jisung onun konuşmasıyla kendine gelmişti. "Sana nasıl güvenebilirim? Bana bir sürü iyilik yapmış olabilirsin ama geçen gün elinde çizimimi gördüm." bir anda zihnine gelen şeyi söylemişti.
Minho bunu demesiyle gülümsemişti "Tanımadığı insanı çizen kişi mi söylüyor bunu bana.".
O an beni gizlice çizen kişi mi söylüyor demek istemişti ama Jisung'a kendisi olduğunu yüz yüze açıklasa daha iyi olurdu.
Jisung dediğini kabullenip "Yarın kaçta ve nerede?" demişti. Şu an kalbini en çok hızlandıran kişi Minho'ydu. Bu yüzden kuklacısının yanına gidip onu reddetmeyi düşünüyordu.
"Okulunun yakınında bir sokak var. Çizdiğin çocuk orada kedileri besliyor. Sabah okula giderken o yolu kullan yine, ben seni beklerim."
Jisung o sokağı nereden bildiğini bilmiyordu. Minho'nun kuklacısı olma ihtimali aklının ucundan geçmiyordu.
"Peki! Lütfen zihnimden çıkar mısın arkadaşımla konuşacağım?". Sakin bir şekilde konuşmuştu.
Minho dediği sözü tam algılayamadan Jisung'un zihninden çıkmıştı. Daha doğrusu atılmıştı. Böyle şeylere alışması gerekiyordu.
1 ayı en iyi şekilde değerlendirmek için kendine söz verip uyumaya çalıştı. Bugün çok yorucu bir gün olmuştu. Gözünü her kapatışında sabah gördüğü kabusu görüyordu.
Bu yüzden kitap okumaya karar verdi.
Jisung ise Felix'i aramıştı. Arkadaşı bugün yanına geleceğini söylemiş ama gelmemişti.
"Felix?" Dedi telefon açılır açılmaz. Felix dopdolu geçen günün sonunda Jisung'a Minho'yu söyleyip söylememek konusunda kararsızdı.
Tam söyleme kararı almıştı ki Jisung sözünü kesti "Lee know beni sevdiğini söyledi. Yarın onla buluşmamı istiyor. Direkt konuya girdim çünkü bugün senin için zor bir gün olmuş gibi duruyor."
Felix arkadaşının dediği şeye ilk başta şaşırmış ardından son söylediği şeye gülmüştü. Asıl zor bir gün geçiren kendisi değil Minho'ydu.
"Buluş onunla" dedi heyecanlı bir sesle. Jisung arkadaşının neden bu kadar heyecanlandığını anlayamamıştı.
"Kim olduğunu öğreniriz. Çok merak ediyorum." İyi rol yapıyordu arkadaşı ve Jisung da buna inanmıştı.
"Buluşacağım zaten ama içimde kötü bir his var." Jisung gülümsedi, dediği şeyi saçma bulmuştu. Anksiyetesi vardı ve onun içinde hep kötü bir his bulunurdu.
"Merak etme kötü bir şey olmayacak. Yat ve dinlen sen." Felix sakinleştirici bir sesle konuşmuştu. Kalın sesi bu şekilde çıkınca korkutucu olmuştu.
Jisung arkadaşına iyi geceler diyip kendisi de uyumaya çalıştı. Uykusu gelmeyince kitap okumayı düşündü.
'Kuklasına Aşık Olan Kuklacı' kitabını bıraktığı yerde bulamayınca kaşları çatılmıştı. Kitabın evde olduğuna emindi. Uzun zamandır okumuyordu ama evde olduğunu hatırlıyordu.
Bunu düşünmeyi sabaha erteleyip başka bir kitap aldı ve okumaya başladı.
Bu kitap 2 gencin diğer hayatlarında kavuştuğunu anlatıyordu.
❄️
Jisung yaya geçidine varmıştı. Tam karşısı kuklacısıyla buluşmayı planladığı yerdi. Günün bu saatinde kalabalık olurdu buralar.
Bu yüzden yaya geçidinin karşısını göremiyordu. Kırmızı ışık yanmayı bırakıp yeşile döndü.
Jisung bunu fark ettiğinde derin bir nefes almıştı. Gereksiz heyecanlanmıştı. Belki de gereksiz değildi.
Yanındaki insanlar karşı kaldırıma ilerlemeye başladığında o olduğu yerde dikilmeye devam ediyordu.
Onu gördüğünde ne diyecekti?
Çevresindeki insan kalabalığı azalmaya başlamıştı. Karşı kaldırımı biraz daha rahat görebiliyordu ama hala tam net göremiyordu.
Yaya geçidi için yeşil ışık yanmaya devam ederken karşı kaldırım tamamen görünür hale gelmişti.
Jisung karşı kaldırımda öylece dikilen heykel çocuğa baktı. Heykel çocuk ayakkabılarına bakıyordu. Onu izleyen Jisung'u daha fark etmemişti.
O an Jisung'un aklına o ihtimal düşmüştü. Heykel çocuk onun kuklacısı mıydı?
Bunun şaşkınlığıyla kaşları havalanmıştı. Dünya durmuştu sanki o an.
Bazen bir saniye bitmek bilmezdi. Jisung için o saniye öyleydi.
Karşısında kafasını yere indirmiş çocuğa bakarken yeşil ışık kırmızı ışığa dönerken çevresi tekrardan kalabalıklaşmaya başlarken ve arabalar hızlıca önünden geçerken sadece durmuştu.
Bu bilgiyle ne yapacağını bilmiyordu.
Jisung olduğu yerde Minho'da karşı kaldırımında ışık tekrar yeşile dönene kadar beklemişlerdi.
Minho daha Jisung'u fark edememişti. Jisung ise ne yapacağını bilmiyordu. Ne tepki vermeliydi ki? Siz böyle bir şey öğrenseydiniz ne tepki verirdiniz ki?
Koşup kollarına mı atlardınız veya o an gidip yüzüne mü tükürürdünüz? Belki de hiçbir şey demeden ortamı terk ederdiniz.
Çevredeki kalabalık tekrardan gittiğinde Jisung kendini bir şekilde kuklacısının zihnine sokmuştu.
Karşısındaki çocuğun gözlerinin bir anlığına sarıya döndüğüne kendi gözleriyle tanık olmuştu.
Artık kesin bir şekilde anlamıştı. Minho onun kuklacısıydı. Minho'nun zihni o kadar doluydu ki kuklasının zihnine girdiğini fark etmemişti.
Jisung hem sesli bir şekilde hem de Minho'nun zihnine konuşmuştu
"Minho"
Minho bu dediğiyle kafasını yerden kaldırmış. Karşısında çantası bir omzundan sarkan ve ona şaşkınlıkla bakan çocukla göz göze gelmişti.
Yaya geçidinin yeşil ışığının süresi bitmiş ve yine kırmızıya döndüğünde arabalar girmişti aralarına.
Minho'nun bitmeyen saniyesi de böyle başlamıştı.
🗣️👤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppeteer
Fanfiction» İnsanların haberi olmadan insanlarla beraber Dünya'yı paylaşan kuklacılar yaşamak için kuklaya ihtiyaç duyarlar. Kuklacı Minho, tek arkadaşı dışında kimseyle konuşmayan ve anksiyetesi olan Jisung'u kuklası seçer. Peki bundan sonra ne olacaktır? ...