10

2.8K 448 280
                                    


  Jisung odasına girdiğinde içine aniden çöken huzursuzlukla derin nefesler almaya başladı. Gözleri istemdışı dolmaya başladığında elini kalbine götürüp sakin olması için yalvarıyordu.

  Kafasını dağıtmaya çalıştı 100'den geriye yedişer yedişer saymaya çalışıyordu. Aklına sayılar gelmeyince daha da streslenmeye başlamıştı.

  Ayakları titremeye başladığında kendini yatağa atıp cenin pozisyonuna geçti. Ayakta durması kendine daha iyi gelecekti ama ayakta kalmaya hali olduğunu hissetmiyordu. Beynine sakin kalmasını hatırlatmaya devam ediyordu.

  Beyni de ona inat daha fazla stresleniyordu. Aklına tüm kötü düşünceler yağmaya başladı. Titreyen kollarını dizlerine sarıp gözyaşlarının akmasına izin vermişti.

  Kalp atışları gittikçe hızlanırken beynine düşen anılar gözlerini daha fazla dolduruyordu.

  "Baba bu oyunlarda gittikçe kötüleşiyorsun." Babası oğluna gülümseyip saçını karıştırmıştı. Ardından salondan bir ses duyulmuştu. Babası endişeyle oğluna odasında kalmasını söyleyip odadan çıkmıştı.

   "Hayır lütfen bunu düşünme lütfen" Jisung hıçkırıklarının ardından fısıldıyordu.

  Zihnine anıların düşmesini engelleyemiyordu. Yattığı şekli bozmadan etrafına bakındı. Huzursuz olmuştu. Ya yine gelirse o adam diye düşünüyordu.

  Korktuğu için doğruldu. Elleri ve bacakları kasılmaya devam ediyordu. Telefonunu bulup kendini dolabın içine atmıştı.

   Liseye giden çocuk babasının sözünü dinleyip odada kalmıştı. Bir süre içeriden ses gelmeyince dışarı çıkma kararı almıştı. Yavaş adımlarla salona giderken babasının sesini duymuştu "Sizi şikayet etmeyeceğim. Lütfen artık gidin.". Kaşları çatılırken salonun kapısından kafasını hafif çıkarmış içeride olanlara bakmıştı. İki adam ellerinde bıçakla babasını tehdit ediyordu. Bu görüntüyle vücudundaki tüm kanı çekilmiş gibi hissetmeye başlamıştı.

  Titreyen elleri telefonu sabit tutamıyordu. "Gidin lütfen gidin" diye bağırmaya başlamıştı. Kalbinin gittikçe hızlandığını hissetmişti.

  Dolabının kapısını açtığı gibi karşısına o adamın çıkıcağını düşünüyordu. Yine babasını gözlerinin önünde öldüreceğini düşünüyordu.

  Kriz anlarında yapması gerekenler aklından çıkmıştı. Sadece o dolapta sabaha kadar ağlamak istiyordu.

  Ağlamaktan kızaran göz pınarlarının çevrelediği göz bebeği bir anlığına sarıya döndü. O kadar gerilmişti ki bedeni, kuklacısının onu ziyaret ettiğini fark etmemişti.

  Minho karşılaşacağı manzarayı bilmeden Jisung'la bağ kurduğunda etrafın karanlık olduğunu fark etmişti.

  Aynı zamanda Jisung'un beynindeki düşünce karmaşıklığını fark ettiğinde endişelenmeye başlamıştı.

  "Jisung iyi misin?" Diye sormuştu. Gözlerini açmış eline ceketini alıp hızlıca evden çıkmıştı. Neden böyle bir şey yapmıştı bilmiyordu.

  Jisung etraftan duyduğu sesle irkilmişti. Bu sesin beyninden geldiğini anlayınca Lee know olduğunu fark etmiş. Birazcık rahatlamıştı.
 
  "Korkuyorum" diyebilmişti sadece. Beynindeki kötü düşünceler durmadan artmaya devam ediyordu.

  Minho sokağın ortasına geldiğinde koşmayı bıraktı. Nereye gidiyordu bilmiyordu. Sadece Jisung'un yanına gitmeye çalışıyordu.

  "Kimden?" diye sordu koştuğu için düzensizleşen nefesini kontrol etmeye çalışırken.

Puppeteer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin