Felix elindeki kaşığı Jisung'un ağzına yaklaştırdı. Jisung istemese de içmişti kaşıktaki çorbayı."Kendini bu kadar aç bırakmak zorunda mıydın?" Sesi üzgün geliyordu. Jisung ise onun aksine ruhsuztu.
Omuz silkmek dışında hiçbir şey yapmadı.
Kendini eve kapattığından beri doğru düzgün yemek yemiyordu. En sonunda da açlıktan bayılmıştı. Birisi onu bulmuş o da hastaneye gelmişti. Şimdi de koluna takılı serumla yatıyordu.
"Jisung kendini düşünmüyorsan beni düşün biraz. Ne kadar endişelendim haberin var mı?" Kalın sesi soğuk çıkmıştı. Jisung bu sesten biraz korkmuştu.
Felix kaşığı ağzına sokarken dolu gözleriyle Felix'e bakmıştı. Ağzındaki çorbayı yutup konuştu "Özür dilerim".
Felix arkadaşının sonunda bir şeyler söylemesinden dolayı mutlu olmuş Jisung'a neden kızdığını unutmuştu.
Telefonunun çalmasıyla kaseyi hastane yatağının yanında duran sehpaya bırakıp dışarı çıktı.
Changbin arıyordu "Efendim". Güçsüz bir sesle konuştuğunun farkındaydı. Arkadaşı için elinden hiçbir şey gelmemesi onu yoruyordu.
"İyi misiniz?" Endişeyle bir soru sormuştu Changbin. Felix mırıltılarla onayladıktan sonra Changbin buna inanmasa da çok üstelememişti.
Ardından aklına gelen şeyi söylemişti "Jisung'a Minho'nun onu bulduğunu söyleme olur mu? Sonra anlatırım."
Felix bu cümleyle kaşlarını çatmış nedenini sorgulayacak gücü kendinde bulamayınca da "Tamam söylemem" demişti.
Son bir şey sordu Changbin "Yanına geliyorum istediğin bir şey var mı?". Sevgilisinin yanına hızlıca gitmek istiyordu.
Felix bir şey istemediğini belirtip geri hastane odasına dönmüştü. Jisung o sırada elini alnına koymuş bir şey hatırlamaya çalışıyordu.
Felix yanına gelince hatırlamaya çalıştığı şeyi ona sordu "Beni kim buldu?".
Bulan kişinin onun kuklacısı olduğunu düşünüyordu. Tek hatırlayabildiği şey buydu.
Felix daha demin Changbin'in söylediği şeye uygun olarak konuşmuştu "Bilmiyorum."
Ardından hemen konuyu değiştirmişti "Annen yurtdışında dönecekmiş bu gece. Sonunda bir oğlu olduğunu hatırlamış galiba." Sona doğru sesi kızgın çıkmıştı.
Jisung'un babası öldüğünden beri annesi kendini işine vermişti ve sadece sabahları evde oluyordu. Bazen hiç olmuyordu.
"Ona kızma, yeteri kadar zor zamanlar geçiriyor" Jisung'un bunu demesinden sonra uzun bir sessizlik hakim olmuştu ortama.
Jisung uyuyakalmış, Felix de serumdan ilacın damlamasını izlemişti Changbin gelene kadar.
Changbin geldiğinde ise yanına gidip ona sıkıca sarılmış ardından ikisi de bahçeye çıkmışlardı.
"Neden Jisung'u Minho'nun bulduğunu Jisung'a söyleme dedin?" Diye sordu Felix sevgilisinin elini tutarken.
Changbin bir bankı işaret edip Felix'i oraya götürmüş ardından ikisi de oturmuştu.
"Minho istedi." Kısa bir cevap olmuştu. Arkasındaki gerçekleri Changbin biliyordu.
Felix bilmediği için sorgulayan bakışlarla bir süre Changbin'e bakmış ardından çok fazla düşünüp beynini yormak istemediği için başını Changbin'in omzuna yaslamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppeteer
Fanfiction» İnsanların haberi olmadan insanlarla beraber Dünya'yı paylaşan kuklacılar yaşamak için kuklaya ihtiyaç duyarlar. Kuklacı Minho, tek arkadaşı dışında kimseyle konuşmayan ve anksiyetesi olan Jisung'u kuklası seçer. Peki bundan sonra ne olacaktır? ...