2

4.1K 553 625
                                    


Öğle arasını haber veren zil çalınca Felix hızlı adımlarla revire gitti. Arkadaşı yine kötüleşmişti.

Son 2 yıldır anksiyetesiyle uğraşan arkadaşına yardımcı olamadığını düşününce gözleri doldu. Yatakta yatan bedene doğru ilerledi ve yüzünü inceledi.

Başının ağrısı yüzüne yansımış gibiydi. Kaşları hafif çatılmış, gözleri sımsıkı kapanmıştı. Acı çekiyordu. Daha fazla bu görüntüye dayanamadı ve alnına sevgi öpücüğünü bıraktı.

Arkadaşlıkları çocukluklarına dayanıyordu ve bu hareketi ilk tanıştıkları zaman bulmuşlardı.

İçlerinden birisi ne zaman kötü hissetse diğeri onun alnından öpüyordu ve kötülüğün yerini sevgi alıyordu.

Bu hareket karşısında Jisung gözlerini açtı ve Felix'in endişelenmemesi için ona kıymetli gülümsemesini sundu. Felix bu hareketle rahatlamıştı.

"Daha iyiysen sınıfa gidelim." diye konuştu. Arkadaşının yemek yemeyeceğini biliyordu. Ne kadar zorlasa da yemiyordu.

Jisung daha iyi hissediyordu. Baş ağrısı o öpücükle yok olmuştu sanki. Bu nedenle başını sallayıp ayaklandı ve Felix'in koluna girdi. İkisi beraber sınıfa gittiler.

Felix ne olur ne olmaz diye çantasından Han için yaptığı kurabiyeleri çıkardı.

Arkadaşının bu hareketine hiç şaşırmamıştı Han. Felix böyle bir insandı ve Jisung böyle bir insanı üzmek istemezdi. Bu nedenle eline bir kurabiye aldı ve sevgiyle ısırdı.

O sırada gözü heykel çocuğun sırasına kaydı. Yoktu. Felix arkadaşının baktığı yeri görünce olayı açıklamaya başladı.

"Sen revire gittikten sonra burnu aniden kanamaya başladı. Sınıfa bir arkadaşı geldi ve beraber gittiler."

"Neden kanadı ki?" Hafif bir endişeyle Felix'e bakmıştı.

Felix bilmiyorum dercesine omzunu silkti ve 2 arkadaş kurabiyeleri yemeye devam ettiler.

❄️

O sırada heykel çocuk evindeki koltukta baş ağrısını geçirmeye çalışıyordu. Kanamayı durdurmuş ama kanama durduğu gibi başı ağrımaya başlamıştı.

Chan salona girdiğinde bir gözünü açtı ve elindeki ilaçlara baktı.

"İçmeyeceğim. Tatları bokum gibi" Chan arkadaşının bu sözüyle kaşlarını çattı ve ayak ucuna oturdu.

"Senin bokun bu kadar lezzetli mi?"

Minho gözleri kapalıyken gözlerini devirmişti. Yaptığı hareketin saçma olduğunu fark edip gözlerini açtı ve bir daha devirdi.

Chan bu hareketini umursamayıp tatlı kaşığındaki kırmızı sıvıyı Minho'ya uzattı. Minho içmeme gibi bir şansı olmadığını fark edince hoşnutsuz bir suratla ilacı içmişti.

O acı çekerken Chan umursamazlıkla suyu uzatıp konuşmaya başladı.

"Neden böyle oldun ki ilk defa bir kukla seçmiyorsun?"

"Hiçbir fikrim yok. İlk defa oluyor."

"Sen bilmeyeceksin de kim bilecek? Ben mi?" Chan'ın dediği şeyler mantıklıydı.

Ama Minho bunun cevabını gerçekten bilmiyordu.

"İletişime geçtin mi bari?" Diye sordu bu sefer Chan.

Minho başıyla onayladı ve ardından ekledi "Ama hatırlıyor mu bilmiyorum. Bilinci açık değil gibiydi."

Chan bu çocuk gerizekalı adlı bakışını Minho'ya attı. "Madem bilinci kapalı niye iletişim kuruyorsun?"

Puppeteer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin