Minho önünde duran mektuba bakıp gülümsedi. Her şey silindiğinde bu mektupta silenecekti. Aslında bu mektubu öylesine yazmıştı. İkinci bir mektup daha yazdı.
İkinci yazdığı mektubu Jeongin'in anneannesinden aldığı sihirli bir şişeye koymuştu. Saatin kaç olduğunu umursamadan dışarı çıktı.
İlk olarak sokak kedilerini beslediği duvarın kenarına gelmişti. Gittiğinde bu kedilerin varlığının silinmemesini umdu. Sonuçta bu üç kedinin bu sokağa gelmesinin tek nedeni Minho'ydu.
Minho olmasaydı çoktan açlıktan ölmüşlerdi. Her zamanki gibi yemlerini döküp biraz kedileri sevdikten sonra ayaklandı.
Kendi evine çok uzak olmayan ay ışığının izlenebildiği bir çimenlik buldu ve orada bir çukur kazdı.
Derinlere bu şişeyi gömmüştü. Ne kadar derine gömerse kaybolma ihtimali o kadar azalır diye düşünüyordu. Gömmeyi bıraktığında cebinden telefonu çıkarıp saate ve tarihe baktı.
Çoktan 10 günü kalmıştı. Geçen 20 günde Jisung ve arkadaşlarıyla güzel anlar yaşamıştı. Onlar hatırlamayacak olsa da ânı yaşayarak mutlu oluyorlardı.
Chan ve Changbin kötü şeylerin olacağını biliyorlardı ama o kötü şeyin ne olduğunu bilmiyorlardı. Onlara artık söylemesi gerekiyordu.
Minho kapşonunu kafasına kapatıp 20 gündür her bir metrekaresini ezberlediği eve doğru ilerlemişti. O sırada aklına Jeongin'in verdiği söz gelmişti.
"Mahkeme üyesi olduğumda kuklacıların kuklalarına aşık olamama kuralını kaldıracağım." demişti.
Minho'yu mutlu etmişti bu söz. En azından onun dışındaki ilişkiler acı çekmeyecekti. Sonunda eve vardığında kuklasının uyumaması için dua etmiş zihnine girmişti.
Şansına Jisung uyanıktı ve Minho'nun resimlerini çiziyordu "Jisung" dedi Minho.
Jisung vücudunun hafiflediğini hissetmiş artık zihninde duymayı alıştığı sesi cevaplamıştı.
"Efendim heykel çocuk." Çizimin gölgelendirmesini yapıyordu.
"Kapının önüne geldim. Bugün senle uyuyabilir miyim?" Minho'nun dediği şeyle koşarak kapıyı açmıştı Jisung.
Kapının önünde duvara yaslanmış bir şekilde dikilen çocuğu gördüğü gibi içeri çekmişti. Hala zihnindeydi.
"Annen evde mi?" Diye sordu Minho. Jisung hayır anlamında başını sallamış Minho onun zihninden çıktıktan sonra da kapıyı kapatmıştı.
"Film izleyip mi uyuyalım yoksa direkt mi?" diye sormuştu Jisung odasına ilerlerken. Minho da peşinden geliyordu.
"Sadece sana sarılıp uyumak istiyorum. Yarın sabah Chan ve Changbin'e her şeyi anlatacağım."
Jisung kafasını sallayıp dolabını açmış dolabında ne olur ne olmaz diye duran Minho'nun kıyafetlerinden birini ona uzatmıştı. Ardından rahat giyinmesi için odadan çıkmıştı.
Ortalama 3 haftada evli çiftler gibi olmuşlardı. Normal çiftlerin 3-5 yılda yaşadığı şeyleri onlar haftalara sığdırmıştı.
Minho bundan 50 yıl önce Changbin ve Chan ile aldıkları üzerinde 'CCM' yazılı bilekliği çıkarıp masaya koymuş üzerini de giyindikten sonra yatağa yatmıştı.
Jisung odaya geri dönüp son zamanlardaki favori yerine başını yasladı. Minho'nun göğsüne...
"Minho?" Minho uyumak üzere olduğu için mırıltılı bir ses çıkarmıştı. "Bu sonsuz evrende bir sonumuz olacak. Bu yüzden kendini çok fazla üzme. Yarın yeni ve güzel bir gün olacak. İstersen daha rahat uyuman için şarkı söylebilirim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Puppeteer
Fanfiction» İnsanların haberi olmadan insanlarla beraber Dünya'yı paylaşan kuklacılar yaşamak için kuklaya ihtiyaç duyarlar. Kuklacı Minho, tek arkadaşı dışında kimseyle konuşmayan ve anksiyetesi olan Jisung'u kuklası seçer. Peki bundan sonra ne olacaktır? ...