Selçuk' un söylediği " taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor " cümlesine hiç bir anlam verememiştim.Hüseyin: " Ailesi kendi istedikleri, kendi tanıdıkları biri ile evlendirdi.Ben onlara göre bir yabancıydım." Hep bunları anlattı.Evlilikte eşyanın önemsiz olduğunu , önemli olan şeyin bir arada olabilmek olduğunu söyledi.Selçuk hatırlarsan teşkilattan bir arkadaş söz yapmadan eşya aldığın da çok fazla tepki vermişti.Resmen hevesini kursağında bırakmıştı.
Ata: Ben de böyle bir şey yaşasam aynı tepkiyi verirdim.Sizce yüzük aynı yüzük mü?
Hüseyin: Bir dönem ayyıldızlı yüzüğü vardı.Sonra onun benzeri farklı bir yüzük taktı.Geldiğin de sorarız.
Metres ve adamın geldiğini fark ettiklerin de herkes sustu.Metres derin bir nefes alıp, konuşmaya başladı.
Metres: Hepiniz den özür dilerim.Ben kendimi hikayeye bu kadar kaptırdığımı fark etmedim.
Hüseyin: Özür dilenecek bir şey yok.Bahsettiğin söz yüzüğü bir dönem takıp sonra değiştirdiğin yüzük mü?
Metres: Evet o yüzük.
Selçuk: Şuanki de aynı model.
Metres: O zaman ki yüzüğüm.Şuan parmağım da gördüğünüz yüzük.
Ata: Siz anlatırken tahmin etmiştim.
Hüseyin:Neden bize bu kısımları hiç anlatmadın?
Metres: Anlatamadım. " Sevdiğim adamı, büyük bir heves ile dayayıp döşediğim evi altın tepsi ile bir başkasına verdim." Bunu söylemek kolay mı sanıyorsun?
Birçe devam edelim mi yoksa bu gün bırakalım mı?Sizin için uygun ise devam edebiliriz.
Adam: Hayatım dilersen sonra devam edin.
Hüseyin: Bence de sonra devam edin.Şimdi biraz ara verin.Anlatırken helak ettin kendini.
Metres: Hayır.Gençler kabul ettiğine göre devam edeceğim.Ayrıca bana anlatma konusunda ısrar eden sizdiniz.
Ağlarken oturduğum yerden kalkıp, uykumun geldiğini söyledim ve yatağımı açıp yattım.Kızların konuşmalarını duysam da muhabbetlerine dahil olmadım.Yorganın altında elimde sevdiğim adamın alyansına bakarak ağladım.Sabaha kadar aklımda binlerce soru ile ağladım.
Sabah olmaya yakın bulunduğum oda olan balkona çıktım.Telefonda olan mesajları okumaya başladım.Ondan gelen mesajların hepsini defalarca okudum.Sanki beynime kazımak istercesine tane tane okudum.Gerçi tüm mesajları saatleri ile biliyordum ama yine de okudum.
Selçuk: Abla bölüyorum ama her şeyi beynine kazımışsınız.
Metres: Kazıyamadım.İlk zamanlar da günlerini saatlerini dahi hatırlıyordum.Şuan sadece mesajları hatırlıyorum.
Ata: Bengü hanım kendinize haksızlık etmeyin.Bize sorsanız o kadar bile hatırlamayız.
Metres: Neyse devam edelim.
Mesajlardan sonra çantamda olan bir kolyeyi buldum ve Erdal' ın yüzüğünü o kolyeye taktım.Avucum da sürekli taşıyamayacağım için boynumda taşımaya karar vermiştim.
Telefonum çalmaya başladığın da büyük bir heyecan ile telefona atladım.
Tanımadığım bir numaraydı.Açtığım da malzeme eksikliğin den kaynaklı bugün çalışma olmadığı söylendi.Kuzum günaydın.Telefon ile konuştuğunu duyunca geldim.Nasılsın?
Günaydın Özge.Fabrika dan aradılar.Karaca bugün çalışma yokmuş.Malzeme eksikmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
General FictionHayatınızın çalındığını hiç düşündünüz mü? Sizin olması gereken hayatı başkaları yaşadı mı? Peki aşk?Aşkınız için neleri göze alırdınız, mesela gururunuz dan vaz geçermisiniz? Bir aşk hikayesi yazacaksınız.Bu yazdığınız hikaye sizin bu okuldan geçme...