Sabah eve bir bahane üreterek dışarı çıktım.Sevdiğim adam ile birlikte kurduğum eve geçtim.Kalan eksiklerimizden bazı eşyaları almıştım ve onlar gelecekti.
Eşyalar geldiğin de hepsini açtım.Konsolun üzerine aldığım gümüşleri , mutfak için almış olduğum bardakları, tabakları , banyo aksesuarlarını yerleştirdim.Biraz evimi temizledim ve hayatımın aşkını beklemeye başladım.Saatlerce bekledikten sonra sonunda kapının zili çaldı.Hemen kapıyı açtım.Hoş geldin.Biraz daha geç kalsaydın gelmeyeceğini düşünecektim.Bir dakika senin neyin var?
Hoş bulduk.Bir işim çıktı.Biraz canım sıkkın.Sen neler yaptın?
Evimizi temizledim.Aldığım bir kaç parça eşya geldi onları yerleştirdim.Sonra seni bekledim.Cay demledim,içer misin?
İçerim canım ,hatta içine birazda zehir koy.
Ne zehiri?Sen neler oldugunu anlatacak mısın?
Sonra,şuan değil.Şuan burada olmanın keyifini yaşıyorum.
Çayı yeni almış olduğum iki kişilik olan kupalara koyup getirdim.Özel yapım bir kupa idi ve ikisinin de üzerinde kendi fotoğrafımız vardı.Fotoğrafımız staj döneminde çekilmiş bir foto olsa dahi benim için çok güzeldi.
Çaylarımızı yeni kupalarımızda içiyoruz.Bu kupalar ikimizin.Başka kimse için kullanmayacağız.
Bu gümüşler de yeni değil mi?
Evet hayatım.Şurada bir tablo var, onu asamadım.Mutfağın oradaki duvara mı asalım yoksa salona mı asalım?
Dilersen şuan da kalsın, daha sonra asalım.
Sen bilirsin.Ne zaman istersen?Hayatım dün akşam ki konuşma çok mu kötü geçti?Kötü bir şey mi oldu?
İçimden hissettiğim şey , konunun ikimiz ile alakalı olduğu yönündeydi ama neden bilmem dile getirmeye korkuyordum.Belki de gerçekler ile yüzleşmekten korkuyordum.Böyle bir konu açmak yerine yanına oturdum ve hiç konuşmadan kolunu okşadım.Bu harketimden sonra koltuğa biraz daha yayıldı ve başını geri atarak yattı.Beni de omzuna doğru yatırdı.
Kupalar elimiz de hiç konuşmadan öylece yattık.İkimiz de birbirimizin kokusunu duyarak, kendi iç düyamız ile konuştuk.Sonunda derin bir nefes veredi ve konuşmaya başladı.Hayatım kahve içelim mi?Önce yemek mi yesek ben acıktım.
Sen bilirsin.Makarna yapabilirim.
Yok boş ver makarnayı dışarıdan söyleyelim.Lahmacun yer misin?
Bana iki tane yeter.Sonra da kahve içeriz.
Tamam söylüyorum.
Lahmacunlar geldiğin de sehpayı önümüze çektik ve koltuklara yaslanarak yere oturduk.Önce içine yeşillik koyarak bana sardı ve verdi.Sonra kendisi için sardı.Lahmacunları yerken, yeni dükkandan, işlerden konuşmaya başladık.Biraz olsun neşesi yerine gelmişti.
Hmmm demek ki açlıktan konuşmuyordun.Bak karnın doyunca konuşmaya başladın.
Aç karnına çay mı verilir?Önce aç olup olmadığımı sorar insan.Neyse artık olan oldu.Bu arada gümüşler çok güzel olmuş yalnız, neden daha sonra getirmedin?
Yani keşke sende kalsaydı.Sonra yerleştirildi.Senin ile birlikte gelirdi.Ben okadar dayanamam.Ayrıca, biz zaten çoğu şeyi alıp yerleştirdik.Kalan eksikler yatak odası, sandık çeyizi denilen şeyler.Havlu, çarşaf, yatak ortusu,bornoz gibi.Heee bir de bazı tencereler.Yani evde aldığım ama şuan getiremediğim şeyler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
General FictionHayatınızın çalındığını hiç düşündünüz mü? Sizin olması gereken hayatı başkaları yaşadı mı? Peki aşk?Aşkınız için neleri göze alırdınız, mesela gururunuz dan vaz geçermisiniz? Bir aşk hikayesi yazacaksınız.Bu yazdığınız hikaye sizin bu okuldan geçme...