》Bir Ay Sonra《
Manisa Sarayı'nda günler Gülnar Haseki için su gibi akıp gidiyordu. Şehzade Selim'le arasında kuvvetli bir bağ vardı ve gün geçtikçe daha da güçleniyordu. Bu durum Handan Sultan'ı çok mutlu ediyordu lakin, Defne Hatun'un sabrını da bir o kadar taşırıyordu. Eskiden onu el üstünde tutan Şehzadesi, şimdi ondan büsbütün yüz çevirmişti. Arada sırada yanına çağırsa da ona dokunmuyordu. Defne Hatun'sa gebe kalmak için dualar ediyor, gebe kalıp Şehzade doğurduğu takdirde Gülnar Haseki'den nasıl
kurtulacağına dair hayaller kuruyordu. Gülnar Haseki halvetten dönmüş, güzel bir hamam keyfinin ardından Zeynep ve nedimeleri ile birlikte taşlığa inmişti. Defne Hatun'un onu kıskançlıkla uzaktan izlediğini anladığında ona dönüp zafer gülüşüyle bedenini süzmüş, önüne dönmüştü. Cariyelerden Sanavber Hatun, yüzünü Defne Hatun'a doğru çevirip konuşmaya başlamıştı bir anda."Gülnar Haseki, ne cevval çıktı böyle. Kaç geceler kaç gündüzler geçti, halvete ondan çok giden olmadı. Zahir gebe kalmadan duracağa benzemiyor. Esir etti belli ki, Şehzademizi. Görünen o ki senin işinde hayli zorlaştı, Defne Hatun. Baksana, daha şimdiden halvet sıranı iple çeker oldun."
Taşlıktaki diğer Cariyeler Sanavber Hatun'un bu sözlerini duydukları anda hep bir ağızdan gülmeye ve aralarında konuşamaya başlamıştı.Defne Hatun, bu sözlerin üzerine sinirli bir şekilde hışımla yerinden ayağa kalkarak Sanavber Hatun'a yaklaştı.
"Kesin sesinizi! Siz asıl oturup kendinize yanın. Zira senelerdir bu kubbe altında çürüyüp gidiyorsunuz. Ne er yüzü gördüğünüz var ne de Gözde olduğunuz. Hem, ne çabuk unuttunuz Şehzademizin bana aşkla bağlı olduğunu. Benim için nice kumaşlar, taçlar getirttiğini, bana bir at dahi hediye ettiğini. Göreceksiniz ki, Gülnar Haseki bir hiç. Benim yanımda bir hiç kalacak. O vakit göreceğim ben sizi. Hele bir de oğlan doğurup Haseki Sultan olduğumda eteğime yapışıp, yalvaracaksınız bana. Lakin o gün merhametim zinhar size erişmeyecek."
Bu konuşmayı Gülnar Haseki,duyduğu anda yerinden kalkarak Defne Hatun'a yaklaşmış ve konuşmaya başlamıştı.
"Sen kendini ne zanedersin, Hatun? Senin ne haddinedir bu kelamları etmek? Kimden alırsın bu cesareti? Dediğin yalnız rüyanda olur, seni satılık et parçası."
Defne Hatun, bir anlık sinirle kendine hakim olamayıp Gülnar Haseki'ye tokat atmıştı. Gülnar Haseki bir anlık şaşkınlıktan dolayı durmuş, ardından kendine geldiğinde Defne Hatun'a öyle güçlü bir tokat patlatmıştı ki, tokadın etkisiyle yere yığılıvermişti Defne Hatun. Zeynep Hatun, yerde yatan Defne Hatun'u kaldırmış ve sıkıca tutmuştu. Gülnar Haseki, ellerini onun saçına geçirmiş yüksek ses tonuyla her kesin içinde konuşmaya başlamıştı.
"Kalfa, bu Hatunun cezası kaideler gereği nedir?"
"İdamdır.Hasekim."
"Ben bu Hatunun canını bağışlıyorum lakin cezası verilmelidir."
Kalfa Kadın, bu sözleri duyduğu anda Ağalara işaret ederek gelmelerin emir etmişti.
"Derhal bu Hatunu falakaya yatırın. Ardından zindana atın.Aç kalsın, zinhar ekmek, su vermeyin."
Ağaları Defne Hatun'u zorla da olsa falakaya yatırmış, kırbaçlamaya başlamıştı. Herkes Defne Hatun'un "Ben Şehzademizin Gözdesiyim!" diye feryat figan ederek kırbaçlanmasını izliyordu.Falakanın ardından yaka paça taşlıktan çıkarılarak zindana hapis edilmişti.Gülnar Haseki, Şehzade Selim'in akşama kadar tedbilden dönmesini beklemiş, ardından yanına gitmişti. Odasının önüne gelmiş onu görmek istediğin Ağalar vasıtasıyla iletmişti. Şehzade Selim, masasının
başından kalkarak yanına gelen Gülnar Haseki'ye yaklaştığında bir sorun olduğun anlamıştı.Gülnar Haseki'nin sinirli oluşu her halinden belli oluyordu .Gülnar Haseki yanağını tuttu ve Şehzade Selim'in gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİN SULTANI
Historical FictionBen Günile Osmanlı İmparatorluğunun Kırımlı Prensesi. Zekasını,güzeliğini,asaletini annesinden. Cesaretini,savaşcı kişiliğini babasından alan Prenses. Sultan Selimin Baş Hasekisi, evlatlarının talihli annesi Gülnar Sultan. Güzelliği,zekası,asaleti...