Sultan Selim gördüğü kabustan kan ter içerisinde uyanmıştı. Etrafına baktığında hâlâ gece olduğunu ve Gülnar Sultanın yanında mışıl mışıl uyduğunu fart ettiğinde rahatlamıştı. Sabah olduğunda Gülnar Sultanla birlikte güzelce kahvaltı yaparken aklından bir türlü o kabusu çıkaramıyordu.
"Selim."
"Efendim Gülnar'ım."
"Deminden beridir çok düşünceli gördüm seni. Bir sorun mu var ?"
Sultan Selim aklına bir anlık gördüğü kabusu anlatmak gelmişti, fakat anlatırsa Gülnar Sultan ne olursa olsun bu Sefere engel olmaya çalışacağını bildiği için söylemekten vaz geçmişti. Sonuçta bir kabus yüzünden kaç aydır hazırlandıkları Seferi iptal etmek doğru olmazdı.
"Sorun yok Gülnar'ım. Sen içini ferah tut."
Sultan Selim kabusun doğru çıkması sonucunda Şehzade Ahmet'i kayıp etmek tehlikesini göze almak istemiyordu. Bir Seferdeyken kaç tane evladın aynı anda kayıp etmenin acısın yaşamıştı. Şimdi Şehzade Ahmedi kayıp etmek tehlikesine göz yumarak onu da yanında götürmek istemiyordu. Sultan Selim, Şehzadeler Saraya geldikten sonra Şehzade Ahmedi özel olarak yanına çağırmıştı.
"Ahmed'im senden bir ricam olacak."
"Buyurun Sultanım."
"Benimle Sefere gelmeni istemiyorum. Gitmeme sebebin olarak yalandan bir hastalık bahanesi uyduracaksın."
"Neden Hünkarım ?"
Sultan Selim o kabusu anlatmış, evlat acısı korkusun dile getirmişti.
" Hünkarım benim için endişelendiğiniz için minnettarım. Lakin bu Sefere ben de geleceğim."
"Ahmed."
"Hünkarım sağ salim Allah'ın izniyle geri döneceğiz. Ancak eğer ki kaderimde sizinle birlikte harp meydanında Şehid olmak varsa bu benim için şereftir."
Şehzade Ahmed, Seferden bir gece önce Şehzade Mustafa ile birlikte Hasbahçe'de dolaşıyordu.
"Abi."
"Söyle kardeşim."
"Senden bir ricam olacak."
"Elbet de kardeşim. Ailem için yapamayacağım bir şey yok bu dünyada."
"Biliyorsun benim Şehzadem yok."
"Allah'ın izniyle olur kardeşim."
"Bu Seferden eğer ki dönemezsem kızlarım önce Allah'a daha sonra sana ve Validemize emanettir."
"O ne biçim laf. Sağ salim Hünkarımız ve sen Seferden geri geleceksiniz. Hem daha çok evlatların olacak."
"Bana söz ver abi."
"İçin rahat edecekse söz kardeşim. Kızların bana emanettir. Onları kendi evlatlarımdan ayırmayacağım."
"Sağ olasın abi."
Şehzade Ahmed daha sonra eşi ve kızlarının yanına geri dönmüştü. Altunşah Sultan kucağında daha birkaç aylık olan kızı Gülsima Sultanı uyutmaya çalışıyordu. Altunşah Sultan salgın yüzünden oğlu Şehzade Mustafa'yı kayıp ettikten sonra bir erkek doğuramadığı için mahcup his ediyordu kendini. Lakin Şehzade Ahmed asla evlat ayrımı yapmadığı için kızının doğumuna çok sevinmişti. İkisi yalnız kaldığında bir birlerine sarılmış terastan yıldızları seyir ediyordular. Şehzade Ahmed içinden aslında geride bir Şehzade bırakmadığı için vicdanı rahattı. Sonuçta babası olmayan bir Şehzadenin sonu pekte parlak değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİN SULTANI
Ficção HistóricaBen Günile Osmanlı İmparatorluğunun Kırımlı Prensesi. Zekasını,güzeliğini,asaletini annesinden. Cesaretini,savaşcı kişiliğini babasından alan Prenses. Sultan Selimin Baş Hasekisi, evlatlarının talihli annesi Gülnar Sultan. Güzelliği,zekası,asaleti...