Gürkan gelip kolunu omzuma attı. "Nasıl gidiyor dersler? Sıkıyorsa canını söyle kırayım kafasını"
Gülümsedim. "Yok ya, daha çok ben onun canını sıkıyorum"
"Aferin, sık sık. Derse mi yine?"
Yolda yan yana yürüyorduk. Anıl iki adım arkamızda telefonla konuşuyordu.
"Evet, bu haftaki son dersim. İyice değerlendirmeliyim. Aralara kendim hakkında bilgiler sıkıştıracağım" dedim başımı dikerek.
Omzumdaki elini saçıma doladı. "İyi yaparsın. Kaba davranıyor mu sana?"
"Bilmiyorum, bazen davranıyor ama sonra özür diliyor. Valla ikizler burcu olan benim ama ben daha normal kalıyorum yanında."
"İkizler burcu musun? En sevdiğim burçtur"
Gözlerim parladı resmen. "Bunu ilk sen söylüyorsun."
Gülümsedi. "Diğerleri salakmış, ikizler sevilmez mi?"
Gülerek onayladım. Arkadan Anıl bize yetişti. "Onunla yaşayan sen değilsin tamam mı? Ay, işkence çektiriyor bazen bana."
Gürkan kafasını ona çevirip konuştu. "Sen becermiyorsundur"
"Evet, o beceremiyor! Bak bak nasıl da anladı."
Biz gülerken o göz deviriyordu.
Onun evine yaklaşınca ayrıldım onlardan. Gitmeden Anıldan şans öpücüğümü almıştım elbette.
Bomboş bir bölüm geçiş bölümü falan da değil sadece Anıl ve Gürkanı uzun zamandır görmedik diye yazdığım bir şey.
Ve ikizler burcunu çok severim. Çok komik olurlar bir kere, sevmeyenler kendileri beceremiyor hıh..