Kahvemi içmiştim. O esnada hiç konuşmamıştık.
"Sen biliyordun.."
Kaşlarını çatıp bana baktı. "Neyi?"
"Gürkanın benden hoşlandığını"
"Evet" dedi dürüstçe.
"Nasıl?"
Gözlerini kaçırdı. Sonra tekrar ellerine indirdi.
"Parkta buluştuğumuz gün öğrendim. Yani sadece tahmindi ama.. Kulağıma söylediği şey bu sonuca varmamı sağlamıştı."
"Ne söyledi sana?"
Elini saçlarına attı. "Bunu benim söylemem doğru olmaz. Sanki sana yetiştiriyormuşum gibi olur. Yanlış anlaşılmak istemem"
Ne saçmalıyorsun ya?
"Lütfen söyler misin? Sorumluluğu ben üstlenirim gerekirse"
Tereddüt etti ama yine de söyledi.
"Bana 'sen yalnızca bir hevessin iki gün ya varsın ya yoksun sonrasında onun yanında ben olacağım' dedi"
Gözlerimi açtım. Demek o yüzden bana kırgınca bakmıştı. Demek o yüzden maymun iştahlı olup olmadığımı sormuştu. Demek bu şekilde öğrenmişti.
"Ben onu.." dedim bir elimi yumruk yapıp diğer elimin avucuna vururken.
"Ondan öğrenmeseydim hiç haberim olmayacaktı değil mi? Çekip gidene kadar gerçek sanacaktım seni.."
Ona döndüm. Onun gibi tek ayağımı altıma aldım.
"Ben zaten gerçeğim Vefa."Başını olumsuzca salladı. "Değilsin, değilsin Şeyda. Gerçek şeyler sonsuza dek varlığını sürdürür. Annem gerçek mesela, öldü ama gerçek çünkü hâlâ hissedebiliyorum onu. Ama sen değilsin. Olmayacaksın. "
Başımı dikelttim ve tam gözlerine baktım. "Olacağım. Sende aynı şu an ki gibi gözlerini açıp şaşkınca bakacaksın bana. Ama söyleyeyim kapımda yatmadan yapılan ilanı aşkları kabul etmiyorum"
Dedim gülerek. Gülümsedi."Umarım senin en uzun soluklu hevesin olurum" Bakışları kırgın, sesi kısıktı.
Yüzünü tutup tamamen bana çevirdim.
"Hevesim olmayacaksın" dedim fısıltı ile ve kalkıp çıktım evden.
Çıkarken kapının yanındaki portmantodan bir atkı ve bere alıp giydim. Artık mutlu mutlu evime gidebilirdim.
Umarım bunları çaldığım için bana kızmazdı..
Buna bölüm atmayı unutmuşum...