"Kemanı yanlış tutuyorsun!"
Kimini yinliş titiyirsin. Sen çok biliyorsun!
Keman hocamı gram sevmiyordum. Bir kere tanıdık değildi. Samimiyet vermiyor!
"Nasıl tutacağım?"
Eliyle düzeltti. Çenemle kemanı sabitlememi sağladı.
"Tamam çalmaya başla bakalım"
Başladım.
"Dur dur dur!"
Dedi ve elini kulaklarından çekti.
"Çok hoyratsın! Nazikçe. Tüy gibi sürt kemanına. Irzına mı geçmeye çalışıyorsun anlamıyorum ki?"
KEMANI KAFANDA KIRARIM!
"Terbiyesizleşmeyelim"
Kadın benden büyüktü ve kibirliydi. Kibir kokuyordu be buram buram!
Keman hocası olup kibirli olmak da ayrı bir ironiydi zaten. Bir kere Keman denen alet açıkca zarafeti temsil ediyordu!
"Sus ve çalmaya devam et. Tüy gibi"
Dediklerini yapmaya çalışıyordum. Ne zaman müzikle ilgili bir ders almak istesem sinir krizine gidiyordum. Ortaokulda şan dersi almıştım. Son dersimizde hocamızın bana öğrettiği tüm bilgiyle ona küfrederek veda etmiştim.
"Olmuyor! Yatkın değilsin bir kere!"
Sinirle kemanımı yere bıraktım. Cüzdanımdan bir derslik ücreti alıp eline tutuşturdum.
"Ne olur bu parayla gidip eğitmen nasıl olunur öğrenin. Sabahtan beri susuyorum saygımdan."
Kemanımı alıp hızla çıktım oradan.
Çocukluğumdan beri 'gereksiz merakım' yüzünden bir çok kursa gitmiştim. En kabası buydu!
Belki açıkca hakaret etmiyordu ama jest ve mimikleri o kadar iticiydi ki!
KEMAN ÇALARKEN KULAĞINI KAPIYORDU!
Ihım tamamen geçiş bölümü.
Ders molamda yeni bölüm atarım
