Atsushi'nin bayıldığı günün geri kalanı tüm Siyah Kapı için onunla ilgilenmek ve onu sorgulamakla geçmişti. Atsushi tüm olayı hüzünlü bir şekilde anlatırken Dazai bir kez daha Akutagawa denen herife uyuz olmuştu.
Atsushi bu durumda bile onun bir suçu olmadığını, eğer onu üzerse hastalanacağını söylüyor ve diğerlerinin iyice sinirlenmesini sağlıyordu.
Sonunda Atsushi tamamen kendine geldiğinde Dazai evine gitmek için yerinden kalktı.
" Bir obsesifle sevgili olmak bir hayli zor olmalı. Her neyse, ben gidiyorum. Yarın işimiz çok. Daha doğrusu, işiniz çok. Şu gizemli kitabı kimin getirdiğini bulmak için elinizden geleni yapın. Ben ise 'minik ve huysuz' görevimin başında olacağım. Çüz."
Son cümleyi oldukça neşeli bir şekilde söylemişti Dazai. O kapıdan çıktığı esnada Ranpo çikolata paketini açarken sessizce mırıldandı.
" Dazai'yi ilk defa bir görevde bu kadar neşeli ve istekli görüyorum. Umarım tahmin ettiğim şey olmuyordur. "
.
.
.
Dazai ertesi günün günbatımında ancak Chuuya'nın yanına gidebilmek için vakit buldu. Çünkü öncesinde güzel ve üzgün bir kadın görüp onunla çifte intihar etme planları kurmuş, kadına bu isteğini söylediğinde ise suratının ortasına çanta yemişti.Chuuya'nın nerede olduğunu tahmin etmek zor değildi. Bu yüzden nehrin kenarındaki caddede yürümeye başladı. Elleri cebinde etrafa bakınarak ilerlerken tanıdık turuncu kafayı bir mağazanın önünde vitrindeki kıyafetleri incelerken bulmuştu.
Hemen oraya doğru adımladıktan sonra dibine kadar geldi. Masmavi olan gözleri kocaman açılmış cam vitrine doğru bakıyorlardı.
Oldukça sevimli görünüyordu.
" Bir şeye hayranlıkla baktığını görmek güzelmiş, Chuuya-kun. Bu bakışlara maruz kalmak için ne yapmalıyım? "
Chuuya o esnada korkuyla sıçramış ve sanki ayıp bir şey yapıyor gibi heyecanlanmıştı. Kekeleyerek cevap verdi.
" D..Dazai? "
" Sonunda ismimi öğrenmişsin. "
Chuuya üstünü başını düzelttikten sonra normal, huysuz ifadesine büründü.
" Ne arıyorsun burda? Nerden buldun beni? "
" Senin mekânın buralar değil mi? Zor olmadı açıkçası. Seni görmek için geldim. "
" Sadece beni görmek için mi geldin? İnanasım gelmedi. "
" Hm... Aslına bakarsan seni görmek için, seninle konuşmak için, seninle bir şeyler yapmak için, senin güvenini kazanmak için, belki biraz da seni sinir etmek için geldim. Haklısın. "
" Tanrım... "
Chuuya bunu göz devirerek söylemişti. Ardından ellerini hırkasının cebine sokarak yürümeye başladı. Dazai de yanına geldi.
" Hey Chuuya. Az önce hayranlıkla baktığın şey neydi? "
" Hiç. Hiçbir şey. "
" Emin misin? Söz, kimseye söylemem. "
" Sadece basit bir ceket işte. Hem hayranlıkla falan bakmıyordum. Sadece bakıyordum. "
Dazai bıyık altından gülümsedi. Yalan söylemeyi asla beceremiyordu.
" Onu neden satın almadın? "
Bu sorunun üzerine Chuuya duraksadı ve sahile taraf yol değiştirdi.
" Son 5 gündür birilerini dövmüyorum. Cebimde çok az para kaldı ve onu da ölmemek için harcamam gerek. "
" Anladım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.