• 2 gün önce •
" Scorpionfish
Go on, come back and haunt me
As you wish.. "Fyodor bir yandan sabah kahvesini huzurla yudumlarken bir yandan rezidansın camından dışarıdaki sisli havayı izliyordu. Arka planda çalan şarkı tüm keyfini yerine getirirken içinin mutlulukla dolduğunu hissettiği mükemmel bir an yaşıyordu.
Önünde oturan kadın Fyodor'un narin elini tutmuş, avucundaki hayat çizgilerini izliyordu.
Kadın tırnağını avuç içinde gezdirdi, gözlerini kapattı ve bir kaç dakika boyunca hissettiği aurayı kokladı.
Tırnak ucu Fyodor'un hayat çizgisi boyunca ilerledi.
Ama bu çizgi çok, çok kısaydı.
Hem çizginin bu kadar kısa olması hem de hayat çizgisine dokunurkenki iç huzursuzluğu dehşetle gözlerini açmasına sebep oldu.
Fyodor kadının telaşının farkında değildi çünkü gözlerini kapatmış, huzurlu şarkının tadını çıkarıyordu.
Kadın Fyodor'un iki yanında ayakta duran adamlarıyla göz göze geldikten sonra elini geri çekti.
" Şey.. efendim.. "
" Hm? Ne görüyorsunuz? O güzel dudaklarınızdan hayatımın ne kadar kaliteli olduğunu duymak isterim. Gördüğünüz güzel şeylerden bahsedin. İç huzur.. iç huzur... "
" Efendim, korkarak söylüyorum ki ben pek iyi şeyler görmedim. "
Fyodor gözlerini açtıktan sonra yüzündeki ifadesizlikle birbiri üzerine attığı ayaklarını çözdü ve elindeki kahve fincanını ortadaki küçük sehpaya bırakarak kadının gözlerine baktı.
" Ne gördünüz? "
" Efendim.. nasıl desem bilmiyorum... bunu söylerken çok da çekiniyorum çünkü şimdiye kadar hiç yanılmadım. E..efendim.. hayat çizginiz çok kısa, neredeyse yok. Net bir şey isterseniz, en fazla 3 veya 4 yıl kadar ömrünüz var. "
Kadın cümleleri korkudan titreyerek söylemişti çünkü Fyodor'un ne denli bir psikopat olduğunu biliyordu. Gözleri kapalı bir şekilde kafasını eğerken gelecek cevabı bekledi.
Fyodor yüksek sesle kahkaha atmaya başlamıştı.
Geçen her saniye kahkası geniş odada iyice yankılanırken nefesi kesilene kadar güldü.
Ardından sol elini kaldırarak yanındaki adamın eğilmesini istedi.
" Bu kadını hücreye kapatarak ölene kadar işkence yapın. "
Ardından ayağa kalkarak ona yalvarmaya başlayan kadının saçını avcunun arasına aldı. Yüzüne doğru eğildikten sonra korkunç bir ses tonu ile mırıldandı.
" Bana kimse 3 yıl ömür biçemez. Ben ölümsüzüm. Ben ölmeyeceğim! "
.
.
.
.
.
Dazai sabaha karşı eve vardı. Aklı Chuuya'daydı. Onu yalnız bıraktığı için sinirli de olabilirdi, hâlâ uyuyor da olabilirdi, bir şeyler yiyor da olabilirdi.Olabildiğince hızlı bir şekilde dairesine ulaştıktan sonra anahtarını çıkararak usulca kapıyı açtı.
Direkt koltuğa baktığında, koltuğun boş olduğunu fark etti.
Ya lavaboda ya da yemek yiyor olabilirdi.
" Chuuya-kun. Ben geldim. Erken uyanmışsın. "
Evden tek bir ses bile gelmediğinde Dazai tüm odaları dolaşmaya karar verdi. Lavaboya, terasa bile baktı.
Chuuya yoktu.
Dazai endişe içinde tekrar salona döndükten sonra masanın üzerindeki not kağıdını yeni fark etmişti. Sabah kendi yazdığı notun yanında duruyordu ve daha büyük harflerle yazılmıştı.
İşi bayağı ilerletmişsiniz, tebrikler. Fakat ben yaşadığım süre boyunca Chuuya'nın mutlu olmasına izin vermeyeceğimi söylemiştim. Şimdi izninle, onu alıyorum. Hesaplaşmamız hâlâ bitmiş değil. Bittiği zaman onu canlı veya cansız bir şekilde sana teslim edeceğim, söz veriyorum.
FYODOR DOSTOEVSKY.
Dazai şok olmuş bir vaziyette elindeki kağıdı gücünün yettiği kadar sıkarken, koşarak aşağı indi ve binanın yolunu tuttu.
" Chuuya, yanında ben olduğum sürece sana kimsenin zarar veremeyeceğini söylemiştim. Özür dilerim.. özür dilerim... Özür dilerim... Ne olursa olsun seni kurtaracağım. Lütfen güçlü kal. "
Dazai sürekli bu cümleleri tekrar ederken neredeyse aklını kaybedecek kadar endişe içinde ve sinirliydi. Fyodor denen o herifi bulduğu an öldürmeyi aklına kazırken, Siyah Kapı üyelerinin hepsine acil çağrı mesajı gönderdi.
.
.
.
.
.
" Senden nefret ediyorum.. "Chuuya bitkin bir hâlde koltukta iki büklüm olmuş oturuyordu. Fyodor o uyurken Dazai'nin evine adamlarını yollamış ve ellerini, kollarını bağlayarak onu kendi evine getirtmişti.
Eve geldiğinde tüm bağları çözmüş olsalar bile Chuuya yaşadığı travmanın etkisiyle sürekli ondan nefret ettiğini söylüyor ve bir noktaya bakıyordu.
Üstelik hâlâ hastaydı, üşüyor ve sürekli hapşırıyordu.
Onu izleyen Fyodor ise karşısında sıcak kahvesini yudumluyordu.
" Chuuya, gerçekten o adamla mutlu musun? "
Chuuya'dan hiçbir cevap alamayınca gülümseyerek konuşmaya devam etti.
" Yakışıklı bir herif. Sana değer veriyora da benziyor. Huzurunuzu bozduğum için üzgün olduğumu söylemek isterdim ama söylemeyeceğim. Çünkü yalan söylemekten hoşlanmam, mutluyum. Hatta çok mutluyum. Ve sen işkence görürken dünyanın en mutlu adamı olacağım. "
Fyodor kahkaha attıktan sonra Chuuya'nın onu dinlemediğini fark etti. Bilinci yerinde değil gibiydi, delirmiş gibi bir hâli vardı ona göre.
Ardından ayağa kalkarak Chuuya'ya yaklaştı. Chuuya bu harekete tepki olarak koltuğun en ucuna sindi ve Fyodor'un gözlerinin içine baktı.
" Bana yaklaşma. "
" Ama sana yaklaşmazsam o güzel yüzünü yakından inceleyemem, küçüğüm. "
Fyodor elini Chuuya'nın yüzüne koyacağı an karnındaki korkunç acı ile gözleri doldu. Çünkü Chuuya aniden ayağa kalkarak var gücüyle ona tekme atmıştı. Sonucunun çok ağır olacağını bilse de bunu yapmak zorunda hissetmişti kendini.
Bu hareket üzerine adamları hemen Chuuya'nın iki kolunu tutarak Fyodor'dan gelecek emri beklediler.
Fyodor karnını tutarken sessizce komut verdi.
" Hücreye götürün. Şimdilik zarar vermeyin, akşam ona işkence ederken sevgilisine bu anı canlı canlı izlettireceğiz. "
Adamlar Chuuya'nın bağırışları eşliğinde onu hücreye sürüklerken Fyodor karnını tutarak tekrar az önce oturduğu koltuğa döndü.
Senin gibi güzel bir çocuğun bu şekilde ölecek olması ne üzücü, Chuuya-kun. Ah, gerçi benden kopardığın kardeşim de çok güzel bir çocuktu. Ne üzücü ama...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.