Ertesi gündü. Dazai dar koltuktan kalktıktan sonra yatak odasına doğru ilerledi. Chuuya'yı kendi yatağında yatırabilmek için çok çabalamıştı ve sonunda istediği olmuştu. Fakat bugün biraz erken kalkmalıydı.
Yatak odasının kapısını açtığında kalın battaniyeye sarılmış, mışıl mışıl uyuyan bedene baktı. Şu an hiç uyandırmaya kıyamayacak gibiydi ama bir yandan da heyecanlanıyordu bu an için. Çünkü Chuuya'nın ne tepki vereceğini ve uyku sersemi hâlini merak ediyordu.
Yatağa oturduktan sonra Chuuya'nın çıplak ayak bileğini tuttu usulca.
" Chuuya. Uyan. "
Chuuya rahatsız olmuş şekilde yerinde kıpırdadı ama gözlerini açmadı.
" Chuuya, bir dakika içinde uyanmazsan pişman olacaksın. "
Tekrar seslenirken elini bacağının daha üst kısmına doğru kaldırmadan çıkarmaya başladı.
" Üşümüyor mu bacakların? "
Elini diz kapağının arkasına kadar kaydırdı. Onun tenine dokunmak feci derecede iyi hissettirmişti.
O sırada Chuuya gözlerini açtı ve olan biteni anlamak istermiş gibi Dazai'ye ve onun eline baktı.
Dazai'nin elini kendi bacağının üstünde gördüğünde hışımla Dazai'nin suratının ortasına ayağıyla geçirdi ve onu yataktan aşağı düşürdü.
" SAPIK! "
" NE?! SENİ UYANDIRMAYA ÇALIŞIYORDUM! "
" BANA DOKUNARAK MI?! "
" DOKUNMADAN UYANACAK GİBİ DURMUYORDUN! AAAAH.. BURNUM.. "
Dazai burnunu tutarken dudaklarını büzdü.
O esnada Chuuya yerinden kalktı ve saçı başı dağılmış bir şekilde banyoya ilerledi.
" Burnunun acısı sapık ellerinin suçu. Benim değil. "
Dazai de ayağa kalktıktan sonra derin bir nefes aldı ve sonra hızlıca o nefesi geri verdi.
" Çok zorsun, Chuuya. Her neyse, dışarı çıkacağımız için erken uyandırmak istedim seni. Gidip kahvaltı yapalım dışarıda. "
.
.
.
.1 saat sonra Chuuya ve Dazai Yokohama'nın en ünlü çiçek parkından birindeydiler. Parkın hepsini görecek bir mekânda bulunan restoranda kahvaltı için güzel bir masa ayarlamışlardı. Önlerine yeni gelen yemeği soğutmak için çubuklarla oynarlarken Chuuya ilk önce güzel manzaraya, sonra Dazai'ye baktı.
" Madem tanışma günündeyiz, hep ben hayatımı anlattım. Biraz da sen anlat kendini. "
Dazai yemeğinden bir lokma aldı ve gülümsedi. Kendi hakkında söyleyebileceği şeyleri düşünüyordu ama nedense bir şeyler bulamıyordu.
" İntihar etmeyi severim. "
" Ne? "
Chuuya şaşkınlıkla sordu.
" İntihar etmeyi severim ama özellikle çifte olanları. "
" Bu nasıl bir ' sevmek ' Dazai? Ne dediğinin farkında mısın? "
" Ciddiyim. Yaşamaya değer bir dünya olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden benimle birlikte intihar etmek isteyen birini aradım hep şimdiye kadar. "
" İnanamıyorum. Sen ne garip bir herifsin... "
Chuuya şaşkınlık ve kızgınlık arası bir ifade ile Dazai'ye bakmaya devam etti.
" En sevdiğim kitap En İyi İntihar Yöntemleri. "
" Dur tahmin edeyim, sürekli intihar etmeye çalıştığın için de vücudun sargılı? Seni aptal muşmula suratlı. "
Dazai sırıttı ve cevap vermek yerine omuz silkti.
" Sinirlendin mi? "
" O kadar aptalsın ki sinirlenemedim bile. "
" Aptallardan hoşlanır mısın? "
" Senden hoşlanıyor gibi görünüyor muyum sence? "
" Evet. "
Dazai umursuzca cevap verdi. Chuuya ellerindeki çubukları hızlıca bıraktı ve ağzı açık şekilde karşısındakine baktı.
" Nasıl? Belli mi oluyor? Hayır hayır hayır.. aptal Chuuya. "
Chuuya kendi kendini ele verdiğini Dazai ona yaklaşıp ciddi bir ifade ile yüzüne baktığında fark etti.
" Belli mi oluyor derken? Chuuya? Bana bir şeyler anlatmak ister misin? Heyecanlandım şimdi. "
Dazai içinde havaifişekler çakıyor gibi hissediyordu. Sanırım Chuuya ondan hoşlanıyordu.
" B..ben öyle demek istemedim. Boşver, hadi yemek yiyelim. "
Tüm yüzü neredeyse saçları ile aynı renk olduğunda Chuuya iştahla yemeğine odaklandı. Her ne kadar açık açık itiraf etmeyi istememiş olsa da Dazai ondan dilediği hissi almıştı. Bu da onun için müthiş bir mutluluk kaynağı olmuştu gün boyu.
Kahvaltı yaptıktan sonra birlikte tüm çiçek parkını dolanmışlardı. Dazai sürekli Chuuya'nın fotoğrafını çekmek istiyordu ve Chuuya da başta bunu reddetse de ona yeniliyordu. Dazai Chuuya'nın fotoğrafını çektikten sonra ona " Çok güzelsin. " demeyi de ihmal etmemişti ilkinde. Chuuya başta ne diyeceğini bilemese de, kalbinin atışı Dazai'nin duyabileceği kadar yüksekti bu yüzden de cevap verememek problem değil gibiydi.
Çiçek bahçesinden sonra lunaparka gitmişlerdi. Chuuya hunharca eğlenirken Dazai Chuuya'nın tüm bedenine sarılmıştı korkuyla. Özellikle crazy danceda Dazai neredeyse ağlayacaktı. Onun bu hâlini gören Chuuya, içinde bulundukları oyuncaktan çok Dazai'nin hallerine kahkaha atmıştı.
Günün sonunda Chuuya'nın aklında tek soru vardı :
Bir insan hem bu kadar yakışıklı, hem bu kadar ciddi, hem bu kadar saf, hem de bu kadar kurnaz ve zeki olmayı nasıl becerebilirdi?Onun bu çok yönlü hâli dakikalar geçtikçe Dazai'ye farklı bir şeyler hissetmesine sebep oluyordu. Fakat bunların hiçbiri kötü hisler değildi.
Yaşanılan onca şeyin fark ettirdikleri vardı. Dazai Chuuya'yı canı pahasına korurdu ve Chuuya'nın gülmesi için elinden gelen her şeyi yapardı.
Dazai'nin bu fedakar ilgisi Chuuya'yı biraz kötü hissettirmiyor da değildi. Çünkü ona karşı kaba davranıyordu. Ona tekme atıyor, bağırıyordu. Kendi kendini kötü biri gibi hissettiğinde akşam yemeği için işlek bir caddenin ünlü bir restorantındalardı.
" Dazai. "
" Efendim? "
Dazai lezzetli yemeklere dalmış biçimde iken Chuuya'nın parlak gözlerine baktı.
" Onca iyiliğine rağmen sana kötü davrandığımı fark ettim. Bu yüzden üzüldüm.. özür dilerim. Kendimi affettirebilmek için de ne yapmalıyım bir fikrim yok açıkçası. "
Dazai gülümsedi ve ellerini masanın üzerine koydu. Chuuya'nın ellerini kendi ellerinin arasına aldığında turunculu ayak uçlarından saç ucuna kadar titremişti.
" Tekmelerinden ve bağırmalarından memnunum. Bunlara razıyım. Eğer kendini affettirmek için bir şeyler arıyorsan illa, sanırım sana tek seçenek sunabilirim. "
Chuuya kaygıyla sordu.
" Nedir o? "
" Benimle çık, Chuuya. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.