Dazai Kōyō'yu kapısında gördüğü an onu pişman etmek istemişse de bunu yapamamıştı. Çünkü Chuuya bir şekilde onu ikna etmiş ve ablası ile konuşmak istemişti. Bu duruma hem Kōyō, hem de Dazai şaşırmıştı. Öyle ki, yıllarca kızgın olduğu ablasını görmek bile istemeyeceğini tahmin ediyorlardı. Chuuya ilk başta sitem dolu cümleleri üvey ablasına ok gibi fırlatmış, ardından onu dinlemişti. Kōyō, gitme sebebini tüm gerçekliği ile anlatmış ve takdiri kardeşine bırakmıştı. Çok pişman olduğunu eklemeyi de unutmamıştı.
Chuuya'nın kafası bir hayli karışık olsa da, ablasının varlığı onu iyi hissettirmişti. Ona hâlâ kızgın, kırgındı. Uzun süre tamamen affedebileceğini de düşünmüyordu." Bir süre daha seni görmek istemiyorum. Sonrasında, içimdeki kırgınlıkları unuttuğumda seninle konuşmaya başlarım. Ama şu an benden uzak dur. "
Demişti. Ablasını çok özlediğini hissetse de, hayal kırıklığının özlemden daha güçlü bir his olduğunun farkındaydı.
O günden sonra bir hafta geçmişti. Kōyō hâlâ Siyah Kapı binasında kalıyordu fakat bu defa daha rahat, biraz daha mutluydu. Kardeşi ona açık bir kapı bırakmıştı ve o kapıyı daha da aralamak için elinden geleni yapacaktı.
Tabi Kōyō'nun ortalıkta bu kadar rahat dolanması Dazai'nin sinirlerine dokunuyordu. Onu sevmiyordu, onu görmek istemiyordu. Sözünü dinlemeyen kişilerden nefret ederdi Dazai. Bu yüzden de ona laf sokmak için her fırsatı değerlendiriyordu.
Herkes bir şeyler ile uğraşırken Dazai Chuuya ile mesajlaşıyordu. Bunu gören Kōyō Dazai'nin masasına yaklaştı.
" Dazai, Chuuya yemeğini yemiş mi? Sorar mısın? "
Dazai elindeki telefonu usulca masaya bıraktıktan sonra ellerini çenesinin altında birleştirdi. Ardından karşısındaki kadına baktı.
" Chuuya'nın yemek yiyip yememesi ile ilgilenecek son kişisin Kōyō. "
Kōyō derin bir nefes aldı. Sinirlendiğini hissediyordu.
" İnsanlık ediyorum ama her defasında bana ters cevaplar veriyorsun. Üstelik Chuuya'nın ailesi gibi davranmayı kes. "
" Ailesi görevini yapmayınca bana kaldı bu iş, Kōyō. Ama senin aksine ben onun ailesi olduğum için korkup kaçmadım, mutluluk duydum. "
" Seninle tartışamam, gerçekten. "
" Benimle kimse tartışamaz. "
Kōyō cevap vermeden hışımla uzun süredir kaldığı odaya ilerledi. Bunun üzerine Dazai yeniden telefonunu eline alarak sevgilisi ile yazışmaya devam etti. O esnada onu izleyen şapkalı usulca Dazai'nin masasına yaklaştı ve izin istemeden masanın üzerine oturdu.
" Seviştiniz mi? "
Ranpo bir anda sorduğunda Dazai'nin yüzü bembeyaz kesilmişti.
" Ne!? "
" Seviştiniz mi diye soruyorum. "
" Neden böyle bir şey soruyorsun Ranpo-san? "
" Bir erkekle sevişmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. Daha doğrusu, sevişmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. "
Dazai telefonunu yeniden bıraktıktan sonra Ranpo'ya baktı ve sırıttı.
" Neden böyle bir şeyi merak ediyorsun peki? Yoksa.. bunu deneyimlemek istediğin birileri mi var? "
Ranpo kollarını birbirine bağladı.
" Benimle denemek isteyen birisi var. "
Dazai şokla yerinden fırladı. İlk defa Ranpo ile bu tarz konular hakkında konuşuyordu. Ranpo flört nedir bilmeyen, aşk hayatından da cinsel hayattan da fazlasıyla uzak olan biriydi. Bu yüzden şok geçiriyordu o an Ranpo'ya bakarken.
" KİM?! "
" İsmi Poe. Yeni tanıştık. Geçen gün kütüphanede aynı kitaba göz koyduğumuzda kavga ederken tanışmış bulunduk daha doğrusu. "
Dazai de masanın üzerine oturdu ve merakla Ranpo'ya baktı.
" Peki iş nasıl sevişmeye kadar geldi? "
" Almak için kavga ettiğimiz kitap - Cinsellik - adında bir kitaptı. O da benim gibi nasıl bir şey olduğunu merak ediyormuş. Bu yüzden bana teklif etti, ben de kabul ettim. Deneyimledikten sonra bunun hakkında rapor tutacak ve hem fiziki hem de ruhsal açıdan detaylarını yazacağız, ardından geniş çaplı araştırmalar ve tez karşılaştırmaları da yapacağız. Yani tamamen bilime bir faydamızın dokunması için sevişeceğiz. "
Dazai Ranpo'nun anlattıklarını ağzı açık bir şekilde dinledi.
" Ranpo-san.. bu çok da bilimsel bir konu değil... Yani şey... İnsanlar zevk almak için yapar... Anlatabiliyor muyum? Üstelik yeni tanıştığın biriyle bunu yapmamalısın. "
" Neden? Merak ediyorum. "
Ranpo'nun her zamanki rahatlığı ve umursamazlığı Dazai'yi çılgına çeviriyordu.
" Güvenemezsin. Üstelik acı verici bir şey ilk deneyimde. Tanıştığın kişi senden iri mi? "
" Evet, benden uzun ve yapılı. Neden soruyorsun? "
" Umarım deneyimledikten sonra rapor tutacak gücü kendinde bulursun, Ranpo-san. "
Dazai karışık bir ifade ile kafasını kaşırken aklına Chuuya ile geçirdikleri o günün sabahı geldi. Doğru düzgün hareket bile edemiyordu.
" Ben her zaman çok güzel rapor tutarım Dazai! Neyse, yarın sabah deneyimlerimi seninle de paylaşacağım. "
" Ne, hemen bu gece mi? "
" Evet, hatta şimdi çıkıyorum. "
" Dur, nereye? "
" Onu evime davet ettim. "
" Ranpo-sa--- "
Dazai bir şey diyemeden Ranpo çoktan uzaklaşmıştı. Dazai'nin şimdi tek yapacağı şey merakla yarın sabahı beklemekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.