• flashback •
18 Haziran 2020.
" Abla, onu çok seviyorum. Bana sanki incitmek istemediği bir çiçek yaprağıymışım gibi narince dokunuyor. Ben mutsuz olduğumda bana sımsıkı sarılıyor, beni öpüyor. Mutlu olmam için her şeyi yapıyor. Biliyorsun ben daha önce kimseye aşık olmadım, hatta aşkın çok saçma olduğunu söyler dururdum ama o bana aşk denen şeyin ne olduğunu öğretti. İlk defa birine karşı bu kadar sevgi dolu hissediyorum. Ve sanırım onu ömrümün sonuna dek seveceğim.. "
Chuuya düzenli olarak içindekileri ses kaydediciye kayıt eder, ablasına anlatmış gibi yapardı. Bu, onu terk edip giden ablasına yakınmış gibi hissettirirdi. Ona kızgın olsa da, şu an ablası yanında olmasa da ondan başka kimsesi yoktu.
12 Temmuz 2020.
" Abla, Fyodor bana garip davranmaya başladı. Beni öptükten sonra dudaklarında kötü bir sırıtış beliriyor ve her öpüşmenin sonunda " seni çekici kılan tek yerin " diyor. Önceden vücudumun her noktasına aşık olduğunu söylerdi. Benden soğuyor mu? "
3 Ağustos 2020.
" Her şey çok kötü gitmeye başladı abla. Artık 3 günde bir yanıma geliyor ve bana dokunmuyor bile. Evet, kötü işlerle uğraştığını biliyorum. Meşgul olduğunu ama artık bana eskisi gibi bakmıyor. Gözlerindeki o ışıltı kaybolmuş gibi. Onu kaybetmekten çok korkuyorum. "
21 Ağustos 2020.
" Abla.. her yerim acıyor. Her yerim kanıyor. Keşke şu an yanımda olup yaralarımı sarsaydın. Kalbim patlayacak gibi. Ölecek gibiyim. Lütfen tüm bunların bir kâbus olduğunu söyleyebilir misin bana? Beni orman evinde güzel zamanlar geçireceğiz diye ıssız bir yere götürdü. İlk başta her şey güzeldi. Kendimi uzun süre sonra ilk kez doğru düzgün ilgi gördüğüm için aşırı mutlu hissediyordum. Yemek yedik. Sonra.. içeri en az 4-5 tane iri yarı adam geldi. O korku ile sayamadım bile. Neler olduğunu anlamadan beni dövmeye başladılar. Kaçamadım.. ama canımı en çok yakan şey beni dövmeleri değil, onlar beni döverken Fyodor'un o kötü sırıtış ile beni izlemesiydi. Anlamadım. Anlamıyorum.. neden bunu yaptı? Bana tonlarca şey saydı. Benim dünyaya gelmem hataymış, sebep olduğum her şeyin bedelini ödeyecekmişim, kardeşini ben öldürmüşüm.. anlamıyorum. Ben kimseyi öldürmedim abla. Ben.. kimseyi.. öldürmedim... Hayatta tatmaktan çekindiğim tek duygu aşktı ve ona aşık olurken asla çekinmemiştim. Yanılmışım. Tek kolum kırık, geri kalan her yerim korkunç yaralarla dolu haldeyken beni evime bıraktılar. Ben çıldırmak üzereyim. Abla, ben gerçekten yaşamayı hak etmiyor muyum? "
Chuuya sonlara doğru hıçkırıklara boğulmuştu. Tüm bedeninin alev alev acı içinde titrediğini hissetti.
Etrafına baktı.
Kimsesi yoktu. Tek başınaydı. 15 yaşından beri yapayalnızdı.
Önce her şeyim dediği ablası onu bırakmış, bugün de aşk dediği o adam tarafından işkence görmüştü.
Hıçkırıkları nefesini kesecek boyutlara ulaştığında zar zor oturduğu yerden kalkarak neredeyse sürünür halde mutfağa ilerledi.
Fyodor adamlarıyla birlikte onu eve bırakırken " Senin acı çekerek ölüşünü görmeden ben de ölmeyeceğim. " demişti.
Chuuya'nın kafasında bu cümle yankılanırken mutfağın balkonuna kadar ilerlemeyi başarmıştı.
Fyodor'a bırakmamalıydı belki de geri kalan ömrünü.
Hayatta bir kez olsun yaşamı için bir şeye kendi karar vermeliydi. Bu ölüm olsa bile.
Balkondan kendini aşağı bırakmadan önce yüzüne acımasızca çarpan rüzgara doğru döndü ve şehrin ışıklarına baktı.
" Mutlu olun, ben gidiyorum. "
Chuuya o günden itibaren 27 gün hastanenin yoğun bakım servisinde tedavi görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.