Bölüm 4.

6.5K 588 1K
                                    

Fyodor.

Chuuya'nın gördüğü an midesinin bulandığı, bedeninin titrediği, vücudundaki tüm kanın çekildiği kişi.

Son bir kaç ay içinde Fyodor'u görmemişti. Bu onun tamamen hayatından çıktığını düşündürmüştü fakat şimdi bu dar ve çıkmaz sokakta tam tersi bir senaryo yaşanıyordu.

Dazai çömeldiği yerden kalkmış, bir kötü gülüşlü adama bir de endişe içindeki bir çift mavi göze bakmıştı. Neler olduğunu anlamıyordu fakat iyi şeyler olmayacağı kesin gibiydi.

" S..sen.. lanet herif. Neden karşıma çıktın? Bitmemiş miydi her şey? HER ŞEYİN O BOKTAN GÜNDE SON BULDUĞUNU DÜŞÜNMÜŞTÜM! "

Chuuya olduğu yerden hızlıca karşısındaki bedene doğru hücum ettiği esnada Fyodor'un yanındaki iki adam çoktan onu durdurmuştu. İkisi Chuuya'yı esir alırken Dazai elindeki şapkayı hışımla yere fırlatarak Fyodor'un karşısına geçti.

" Bir dakika. Ne oluyor? Bırakın onu. "

" Mhm? Sen de kimsin? "

Fyodor karşısındaki uzun bedeni inceledi. Uzun ceketi ve yüzü hariç her yerini kaplayan sargı bezleri ile ona göre fazlasıyla ezik görünüyordu. Yüzündeki şeytani sırıtış büyürken adamların elinde debelenen Chuuya'ya baktı.

" Benden sonraki sevgilinin kim olacağını bir hayli merak ediyordum. Bu yara bere içindeki adamı sen mi benzettin yoksa? İstediğin çiçekleri sana almadı diye mi? Hm, Chuuya? "

" KES SESİNİ GERİZEKALI. NEYDEN BAHSEDİYORSUN? ONU TANIMIYORUM BİLE! "

Chuuya bir an açıklama yaptığı için kendinden nefret etse de yapmıştı işte. O esnada Dazai iyice gerilmiş, derin bir nefes almıştı.

" Siz ikinizin nasıl bir geçmişi var bilmiyorum fakat Chuuya'yı bırakman gerekiyor. Onunla işim var. "

Bu cümlenin ardından Fyodor yüksek sesli bir kahkaha koyvermişti. Ardından havaya kaldırdığı sol elini şıklatarak adamlarına Chuuya'yı bırakma emrini vermiş oldu.

" Pekâlâ, dediğin gibi olsun. Sen de benim gibi onu kullanıp atacak mısın? Ne üzücü ama.. küçüğüm. "

Son kelimeyi söylerken onun suratına nefretle bakan Chuuya'ya dönmüştü.

" Sürekli kullanılmak kötü bir his olmalı değil mi? Senin adına üzgünüm fakat doğmuş olman bile bir hataydı. Bunu kabullenmelisin. "

Fyodor'un söylediği sözler Dazai'yi bile etkilemişti. Chuuya bu sözleri hak edecek ne yapmış olabilirdi ki? Üstelik.. tıpkı onun söylediği gibi; evet, Chuuya'yı kandıracak, kullanacaktı. Bu gerçek kalbine iğrenç bir his bırakırken aklında binbir türlü düşünce gezinmeye başladı.

Chuuya böyle bir itelemeyi hak etmiş miydi?

Fyodor denen kişi belki Chuuya'yı onun gibi kendi lehine olacak bir amaç için kullanmış olabilir miydi?

Öyle olsa, neden bir insanın canını bu denli yakacak sözler söylemişti?

Koca bir bilinmezlik, hatta hayır. Bir sürü bilinmezlik.

Dazai tüm bu düşünceler arasında boğulmak üzereyken kafasını sallayıp az önce iri yarı adamların bileklerini tuttuğu Chuuya'nın yere kapaklanmasını izledi. Yüz ifadesini göremiyordu.

" Şimdi gidiyorum, öylesine seni görmek için gelmiştim. Size mutluluklar, ben ölmeden önce bu mümkün ise tabii. "

Ve yüzünde yine o korkunç sırıtış ile arkasını dönerek adamları ile birlikte sokaktan ayrıldı.

Chuuya o esnada ifadesizdi. İçinde hâlâ kopan fırtınalar vardı fakat Fyodor'un kendisini terk ettiği gün ağlamıştı en son. Ve o günden sonra kimse için ağlamamaya yemin etmişti. Şimdi ise dişlerini sıkıyor, sadece acıyan bileğini tutarak ovuyordu.

Dazai ilk başta ne yapması gerektiğini kestiremese de bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. Chuuya'nın yanına iyice yaklaşarak diz çöktü. Elinden tutup kaldırmak istiyordu fakat bu mümkün değildi. Ona dokunmaması gerektiğini biliyordu.

" İyi misin? "

Ağzından çıkan en mantıklı şey bu cümle oldu. Başka bir şey söylemek veya sormak şu an için gereksizdi.

Chuuya dolan gözlerine rağmen kaşlarını çatarak yüzünü kaldırdı ve ona seslenen bedene baktı.

" İnsanlardan nefret ediyorum. Bana bir şey sorma. "

Uzun boylu olan şu an karşısındakinin duygu yoğunluğunu anlayabiliyordu. Bu yüzden bir kaç uzun saniye boyunca hiçbir şey demeden sadece bekledi. Ardından derin nefes alarak ayağa kalktı ve ellerini cebine soktu.

" Ayağa kalk da karnını doyurmaya gidelim. Biraz da konuşuruz, belki iyi gelir. Hem söz şapkanı da vereceğim. "

Chuuya birden ayağa kalkıp etrafına bakındı.

" Şapkam! "

" Endişelenme. Çöp konteynerlerinin yanına düşürmüştüm. "

" Şapkam. "

" Yemeğe gidelim? "

" Şapkamı istiyorum. "

" Yemek. "

" Şapkamı istiyorum dedim. "

" Menüdeki her şeyden sipariş etme hakkın var. Üstelik çıkışta da dondurma veya istediğin herhangi bir sokak atıştırmalığı. "

Chuuya en son ne zaman doğru dürüst yemek yediğini hatırlamıyordu. Restorandaki yemeklerin görüntülerini düşününce kokuları resmen burnuna gelmişti ve midesi fazlasıyla sesli bir şekilde guruldadı. Mahçubiyetle - ki bu uzun zamandır hissetmediği bir duyguydu - kafasını eğerken Dazai gülümsedi.

" Şapkanı alıp geliyorum, beni takip et. "

Chuuya aylar sonra birine güvenmek üzere olduğu için kendinden nefret etse de yemeği yiyecek ve bu adamdan kaçacaktı, evet. Tam olarak böyle olacak ve vicdanının işkencesinden kurtulacaktı.

----------
Y/N:

Selaaaam. Yine ben. Hikâye nasıl gidiyor? İlginizi çekiyor mu? Lütfen yanıtlayın bu benim için çok önemli. 🙏

Lust [ soukoku ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin