Dazai Chuuya'yı şapkasını kullanarak yemek yemek için zar zor ikna etmişti. Şimdi birlikte kalabalık olan sokakta yürürlerken aralarında garip bir sessizlik hakimdi. Chuuya az önceki olayın etkisiyle hâlâ vücudunun titrediğini hissediyordu. Bir yandan da yanındaki uzun beden hakkında iyi şeyler düşünmemekle meşguldü.
Ne kadar kaba bir herif. Benim yanımda biri hırpalansa en azından kalkmasına yardım ederdim. Hayır, Chuuya. İnsanlardan nefret ediyorsun ve onlardan bir şey beklememelisin. Evet, bunu unutma aptal.. Bu kaçık herif farklı mı olacaktı sanki? Peh.
Bunlar içinden düşündükleriydi. O esnada aklına gelen soruyu Dazai'ye yöneltti.
" Neden benimle arkadaş olmak istiyorsun? "
Dazai kendine bir anda yöneltilen soruyla afallasa da hemen en mantıklı cevabı bulmak için beyin fırtınası yaptı.
" Nehri izlerken çok güzel nefes alıyordun. "
Evet, ona göre bulduğu bu sebep en mantıklı olandı?
Chuuya'nın verilen saçma cevapla birlikte içinden gülme istediği gelse de gülecek hâli yoktu. Yanındaki gerçekten tam bir aptaldı.
" Hiç inandırıcı değilsin. Nefes almanın güzeli çirkini mi olur? "
" Ben her ayrıntıya çok dikkat ederim, Chuuya. Daha önce senin kadar güzel nefes alan biri görmemiştim. "
Chuuya derin bir nefes verirken omuzlarını silkti.
" Resmen benimle alay ediyorsun. "
Nehrin kenarında bulunan ve fazla kalabalık olmayan restorana yönelen Dazai'nin peşinden o da içeri girdi. Burası oldukça samimi bir restorana benziyordu. İçerinin sıcak havası Chuuya'yı ısıtmıştı ve bu oldukça hoş bir histi. En son ne zaman bir restoranda yemek yediğini bile hatırlamıyordu.
İkisi arkalara doğru, kimsenin gözünün önünde olmayan bir masaya doğru ilerlediler. O esnada geçtikleri yerde yemek yiyen iki kişiden fısıltılar rahatlıkla duyuluyordu.
" Bu geçen gün bir okul müdürünü bayıltana kadar döven Nakahara Chuuya değil mi? "
" Sanırım o. Geçenlerde de sokak serserileriyle girdiği kavgayı sıyrıksız atlattığını söylüyorlar. Ne kadar tehlikeli biri ama.. "
Dazai dedikodulara kulak misafiri olurken Chuuya artık bu tarz söylemlere alışkın olduğundan umursamamayı tercih etmişti.
" Hey, şu ikili senin hakkında konuşuyor sanırım. "
" Umrumda gibi görünüyor mu? Bok çukurları. "
" Bana hayatını anlatmak ister misin, Chuuya? "
Chuuya o an birden kaşlarını çattı. Bu herifin ismini bildiğini yeni fark ediyordu.
" Sen, beni tanıyor musun? İsmimi nerden öğrendin? "
Dazai arkasına yaslanıp rahatlarken derin bir nefes alarak kollarını birleştirdi.
" Birkaç gündür seni takip ediyorum, işte sağda solda dedikodu yaparlarken duydum ismini. Hakkında bildiğim tek şey sokakta yaşıyor oluşun. Bana kendini anlatmaya ne dersin? "
Chuuya çıkıştı.
" Sana neden kendimi anlatayım? Sen kimsin? "
Dazai gülümsedi.
" Ben Dazai Osamu. Hayatta hayran olduğum iki şey var: birincisi intihar etmek, ikincisi ise kadınlar. Bunun dışında zevk aldığım hiçbir şey yok. Bak, bu kadar basitmiş kendinden bahsetmek. Bence sen de yapabilirsin, Chuuya. "
Chuuya karşısında bu adamın neci olduğu hakkında hiçbir fikir yürütemiyordu. İyi mi kötü mü olduğunu kestiremiyordu. Hem fazlasıyla zeki hem de fazlasıyla aptal olduğunu sezgilemişti.
" Bu yemekten sonra, şu kapıyı çekerek gidecek ve bir daha yüzünü görmeyeceğim. Neden hakkımda bir şeyler öğrenmeye çabalıyorsun? "
Tanrım, neden bu kadar zor ve inatçı?
Dazai ilk defa bir görevde zorlandığını hissediyordu. Chuuya'yı etkilemek ve kandırmak biraz zor olacak gibiydi.
" Seni hırpalayan o adam kimdi? Senden ne istiyor? "
Chuuya konu Fyodor'a geldiği an yine tüm vücudunun titrediğini hissetti. Midesi bulandı, gözleri yaşardı. Ondaki bu değişimi fark eden Dazai'nin yüzü düştü. O adam her kimse Chuuya'ya hiç iyi şeyler yaşatmamış gibiydi.
" Chuuya, bana güvenebilirsin. Her şeyi anlat ve rahatla. Tek yaşadığını ve kimsenin olmadığını az çok tahmin edebiliyorum. Bugün seni dinlemek için burada olduğumu farz et. Rahatla. "
Dazai, Chuuya'nın omzunu sıvazlayamak için elini uzatsa da geri çekmek zorunda kaldı.
" O Fyodor. Hayatta ilk ve son kez ona aşık oldum. Her şey güzel giderken bir anda kötüleşmeye, benden kopmaya başladı. Sonra hiçbir sebep yokken beni bir orman evinde adamlarına neredeyse öldüresiye dövdürdü. Bana iğrenç şeyler söyledi, tıpkı bugün olduğu gibi. Kardeşini benim öldürdüğümü söyledi. Ben kimseyi öldürmedim! "
Chuuya son cümleyi söylerken neredeyse bağırdı. O esnada Dazai etrafına bakındı ve merakla bakan insanlara soğuk bakışlar yolladıktan sonra tekrar Chuuya'ya döndü.
" Seni dinliyorum. Sonra ne oldu? "
" Hayatım boyunca öldürmek istediğim tek şey kendimdim. Yara bere içinde beni evime bırakıp bundan sonraki hayatımı bana zindan edeceğini söylediğinde onun elinde ölmek istemediğimi fark ettim. Evimin balkonundan atladım. Ama olmadı. Ondan sonraki 27 günü hatırlamıyorum. Bir süre komada kalmışım. Kendime geldiğimde ve iyileştiğimde hastaneden çıkarak hayatıma devam etmeye çalıştım. Fyodor o günden beri karşıma çıkmamıştı. Aylar sonra ilk kez bugün onu gördüm.. beni öldürecek. "
" Hayır, Chuuya. Ben yanında olduğum sürece kimse sana zarar veremeyecek. Ben seni korumak için geldim. "
Chuuya anlattığı şeylere o kadar çok yoğunlaşmıştı ki Dazai'nin söylediğini duymamıştı bile.
" Hastaneden çıktığım gün insanlardan yavaş yavaş tiksinmeye başladım. Herkes bana Fyodor kadar güvensiz ve tiksinç gelmeye başladı. Annem ve babam trafik kazası geçirmeden önce ' hayatta kendini korumayı öğrenmelisin ' diyerek beni neredeyse her türlü dövüş sporu kursuna yollamıştı. Kendimi korumak yerine insanları dövmeye başladım, parasıyla. Bir şekilde yaşamam gerekiyordu. Kendimi balkondan attığım günden sonra evime gitmedim. Çünkü o evde hem annemle babamın son anları var, hem de Fyodor ile yaşadığım güzel anılar var. O evi artık görmek istemedim. "
" Neden başka eve taşınmadın? "
" Duvarlar arasında olduğumda çıldıracak gibi hissediyorum. "
Dazai tüm bu hikâyeyi dinlerken fazlasıyla üzgündü. Ne diyeceğini bilemediği anlardan birini yaşıyordu. Karşısındaki bu küçük bedenin bir çok acıyı göğüslediği yetmezmiş gibi bir de en lanet yeteneklerden biri ona verilmişti. Bu.. bir insana yapılan en büyük kötülüklerden biriydi.
" Hayatımı sana anlattım. Mutlu musun? Ne elde ettin? "
Dazai yaslandığı yerden ayrıldıktan sonra dirseklerini masaya dayadı ve yüzüne yaklaşarak Chuuya'nın mavi gözlerine baktı.
" Artık seninle arkadaş olmak için daha istekliyim, Chuuya. "
" Ama ben değilim çünkü artık kimseye güvenmiyorum. Yemeği yedikten sonra sana teşekkür edecek ve şapkamı da aldıktan sonra varoş hayatıma devam edeceğim. "
Dazai tam cevap vereceği esnada telefonunun çalmasıyla onu cebinden çıkardı ve ekrana baktı. Bu bir sesli mesajdı.
Kimden : Kredi Kartı Kunikida
- Ne yapıyorsan bırakıp acilen binaya gelmen gerekiyor. Akunaki ile ilgili yeni kaynaklar bulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.