Chuuya kalbi yerinden çıkacak gibi hissetti o büyük kapının önünde dururken. Gökyüzünden yeryüzüne adeta ateş eder gibi yağan yağmurun altında, kapının önünde dakikalarca öylece durdu. Hâlâ verdiği kararı sorguluyordu. Doğru bir şey yapıp yapmadığı konusunda zihni ona sorular sorup duruyordu.
" Benim hayatımdaki tek lanet Akunaki mi? Değil. Yaşamaya devam edersem yine acılar çekeceğim. "
Tüm vücudu sırılsıklamdı ve titriyordu. Buraya gelirkenki düşünceleri ile buraya geldikten sonraki düşünceleri sanki anında değişmişti. Fakat hâlâ orada dikilmeye devam etti. Düşünceleri onu korkunç bir kafese sokup kilitlemişlerdi sanki.
O sırada önünde durduğu kapı açıldığında yerinde sıçradı. Karşısındaki yüze korkuyla baktığında siması çok tanıdık gelmişti.
Oldukça zayıf, sarı saçlı ve çilli bir çocuktu.
" CHUUYA-SAN! "
Chuuya gözlerini kocaman açıp ona baktı. Şimdi hatırladı, bu Dazai'nin iş arkadaşlarından biri Kenji'ydi.
Kenji heyecanla yerinde zıplıyordu.
" Günlerdir seni arıyorduk! İyi misin? Çok yorgun görünüyorsun! Şu an senin için markete gitmekten vaz geçtim. Dazai-san seni gördüğü için çok sevinecek, belki de günler sonra bugün doğru düzgün bir uyku çekecek. Hadi gel! Hadi! "
Dazai-san seni gördüğü için çok sevinecek, belki de günler sonra bugün doğru düzgün bir uyku çekecek..
Chuuya bu sözleri içinden tekrar ederken kapıdan içeriye girdi. Dazai gerçekten günlerdir uyumamış mıydı?
Birlikte yukarı çıkarlarken Chuuya üşüdüğü için değil, heyecandan titremeye başlamıştı şimdi de. Kenji ona bir sürü soru soruyordu sanki ama o hiçbirini duymuyordu. Sadece Dazai'yi göreceği anı düşünüyordu, korkuyordu sebepsizce ondan.
.
Dazai saatlerdir bilgisayar başında olduğu için boynunun tutulduğunu hissederek ayağa kalktı ve kahve makinesinden kahve aldı. Günlerdir ona yardımcı olan en önemli şeylerden biriydi kahve.
" Bu ayki kahve masrafları senden, Dazai. "
Ranpo söylendiğinde Dazai omuz silkti.
" Hallederiz. "
" BAKIN SİZE KİMİ GETİRDİM!!! "
Kapı büyük bir gürültü ile açıldığında o an orada bulunan Dazai, Kunikida ve Ranpo hızlıca o tarafa baktılar. Kenji hafif yana kaydıktan sonra arkada elleri cebinde, titrer haldeki Chuuya'yı görmeyi asla beklemiyorlardı.
" Chuuya-kun? "
Ranpo şaşkınlıkla elindeki kolayı masaya bıraktı.
" Chuuya! "
Dazai hızla günlerdir beklediği bedene yöneldi. O an hiçbir şey umrunda değildi. Küçük bedene neredeyse koşar adımlarla yaklaştığı sırada hem Kunikida onu bileğinden tutmuş, hem de Chuuya üç adım gerileyerek ondan kaçmıştı.
" Dazai, dokunma. "
Chuuya'nın ağzından ilk çıkan cümle buydu. Onu çok özlediğini hissetse de dokunmasına izin veremezdi. Ona daha fazla kötülük edemezdi.
Dazai Kunikida'nın elinden bileğini çekti ve dizlerinin üzerine çöktü. Yüzündeki ifade korkunçtu.
" Gelmeyecektin değil mi? Öylece ölmeyi bekleyecektin. Beni korkunç bir vicdan azabı ile baş başa bırakacaktın değil mi? "
Kunikida, Kenji ve Ranpo şaşkınlıkla Dazai'ye baktılar. Onu ilk defa bu kadar dağılmış ve duygusal bir hâlde görmek onları şoka uğratmıştı.
" Dazai.. kendim gelmek istedim. Evet, düne kadar ölmeyi beklemekte kararlıydım ama yapamadım. Çok korktum. Seni merak ettim. "
Dazai kafasını kaldırıp Chuuya'ya baktı. Onun bir rüya olmasından korktu. Çünkü gerçek dünyada gibi değildi son zamanlarda. Ona deli gibi dokunmak istiyordu ama buradaki herkes buna karşı çıkacaktı, Chuuya dâhil.
Hiçbir cevap veremeyen Dazai zar zor destek alarak ayağa kalktı. Bedeni feci derece halsizdi, her an bayılacakmış gibi. Ona endişe ile bakan Chuuya yeniden konuştu.
" Dazai, iyi misin? "
O sırada Kunikida Dazai'nin omzuna dokundu.
" Eğer bu gece de uyumazsan seni bayıltarak uyuturum sargı bezi israfı. "
Ardından Chuuya'nın gözlerine baktı.
" Günlerdir hepimiz seni bulmak için çalışıyoruz. Dazai geceleri de çalışıyor, asla uyumuyor. Hayatını kurtarmak için biz bile bu kadar çabalıyorken senin ömrünü bu kadar değersiz görmen sinirlenecek bir durum. Sorumlu davran, Chuuya. Üstelik Dazai'yi ilk defa bir vakayı bu kadar önemserken görüyorum. Bazı şeyleri sorgulaman gerekir belki de. Her neyse, hoş geldin. "
Kunikida dolaptan çıkardığı kalın battaniyeyi Chuuya'nın omuzlarına bıraktı. Chuuya sessizdi. Dazai'ye bakıyordu endişe ile fakat Dazai orada yok gibiydi. Ardından ancak sesini duyabilmişti.
" Beni takip et, Chuuya. "
Buz gibi bir sesle bunu söyledi ve arkadaki odalardan birine ilerledi. Chuuya biraz sonra nelerle karşılaşacağını bilmiyordu. Üzerine verilen battaniye boyundan dolayı yerde sürünerek gidiyordu Dazai'nin peşinden.
İkisinin arkasından bakan Ranpo elindeki kalemle oynamaya başladı.
" Eğer Chuuya-kun'un laneti olmasa eminim ki Dazai o küçük odada Chuuya'nın cezasını dudaklarından çıkarırdı. "
Bunu duyan Kunikida omuz silkti.
" Dazai'ye güvenmiyorum. Her an Chuuya'nın dudaklarını kendi ömründen gidecek 1 yıla tercih edebilir. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.