" Dazai! Seni çılgın herif. Tepenin en tepesine neden çıkarsın ki. "
Chuuya bir yandan söylenirken bir yandan da tepenin en üstüne ulaşmıştı. Etrafa bakındığında tanıdık bedeni gördü fakat yanında daha önce hiç görmediği biri vardı. Oraya doğru yaklaştığında kafasındaki şapkayı düzeltti.
" Ben geldim. "
Dazai Fyodor'un ismini duyduğundan beri şokla Mori'nin yüzüne bakıyordu. Tam bir şey söyleyeceği esnada Chuuya'nın sesini duyduğunda o tarafa baktı Mori ile birlikte.
" Ah, ben artık gideyim. Başını şişirdiğim için beni affet genç. "
Dazai kalkan adamın bileğini kavradı.
" Bana numaranızı veya size ulaşabileceğim herhangi bir adresi verir misiniz? "
" Ah, tabii. "
Mori ceketinin cebinden çıkardığı kartı Dazai'ye uzattı.
" Ayrıca doktorum. Herhangi bir sorunun olursa bana uğramayı unutma. "
Son olarak bir Chuuya'ya bir de Dazai'ye baktıktan sonra gülümsedi ve oradan uzaklaştı.
" Hoş geldin, Chuuya. "
Chuuya Dazai'nin yanına oturduktan sonra ona baktı.
" Yeni tanıştığın biri sanırım. "
" Hıhm. Her neyse. Kolay gelebildin mi? "
" Hiç de kolay gelemedim! Dışarıya adım attığımda 2 tane takım elbiseli adam koruma olduklarını söyleyerek tek gelmeme izin vermediler. Beni onlar bıraktı hiç istemesem de. Neyin nesi bu? "
Dazai kocaman güldü. Chuuya'nın anlatırkenki hâli çok komik ve tatlı gelmişti ona.
" Hâlâ koruma gereği hissediyorum seni. Kunikida'nın evinin çeşitli yerlerinde seni korumaları için 38 tane adam tuttum. "
" NE!? Sen ciddi misin? Bu.. bu çok fazla.. ne kadar para ödedin bunun için? "
Dazai yanında duran paketlerden birini Chuuya'ya uzatırken düşünür gibi yaptı.
" Çok da bir şey ödemedim. "
Dazai'nin bu konuyu zerre umursamadığını fark etse de Chuuya kendini kötü hissetmişti. Dazai'nin uzattığı paketi usulca yanına bıraktıktan sonra ellerini kucağında birleştirdi.
" Dazai.. kendimi kötü hissediyorum. "
Dazai paketlerle uğraşıp patatesleri yemeye başlamak üzereyken duyduğu cümle ile yönünü tamamen Chuuya'ya döndürdü.
" Ne oldu? Bir sorun mu var? Söyle bana. "
Endişe dolu gözlerle Chuuya'nın masmavi gözlerine odaklanmıştı.
" Tamamen yük oluyorum başta sana, sonra arkadaşlarına. Bana sayısız iyilik yaptınız. Ben sanırım artık kendi ayaklarım üzerinde durmaya devam etmeliyim. Zaten tamamen iyileştim. Ama seninle arkadaşlık etmeye devam etmek istiyorum. Olur mu? "
Dazai dikkatlice onu dinlerken içinde fırtınalar koptuğunu hissetti. Onu kıracak veya üzecek şeyler söylemekten deli gibi korkuyordu.
" Chuuya, böyle şeyler düşünme. Benim istemediğim bir şeyi arkadaşlarım yapmaz. Seni ben hayata bağlamak istedim yeniden. Ve şimdiden sonra da sen beni hayata bağla istiyorum. "
Chuuya kafasını kaldırdı ve Dazai'ye baktı.
" Seni mi? Nasıl yani? Bunu nasıl yapabilirim? "
" Yanımda olman yeterli. "
Chuuya bu cümlenin sonunda ne diyeceğini bilemediğinden sessiz kaldı. Ardından yeniden konuştu.
" Seninle yaşamamı istemek konusunda ciddisin yani. "
" Ciddiyim. "
Chuuya yanaklarına hücum eden ısı ile içten içe kavga etmeye başladı. Dazai'nin karşısında resmen dili tutuluyordu ve bu onu çok sinirlendiriyordu.
" Chuuya, doğaüstü şeylere inanır mısın? "
Dazai artık omuzlarına kilolarcaymış gibi gelen yükten kurtulmak amacıyla artık konuya girmek istiyordu.
" Ha? Yani.. uzaylılara inanırım. Büyüye de. Neden sordun? "
" Peki benim anlatacağım doğaüstü şeylere inanır mısın yoksa beni ciddiye almaz mısın? "
Chuuya gelen garip soruyla birlikte afallamıştı.
" Ne kadar extrem olduğuna bağlı. "
" Çevrende hiç doğaüstü bir yeteneği veya laneti olan birilerini duydun mu? "
" Büyükannem anlatırdı bir şeyler. İnanırdım o zaman. Ama şuan... Bilmem. Biraz fazla olağanüstü gelir gibi. "
Dazai kafasını salladı. Bu iş zor olacağa benziyordu. Anlatmaya nasıl başlayacağını bilemediğinden derin bir nefes aldı.
" Chuuya, sana anlatmam gereken, seninle ilgili çok ama çok önemli bir şey var. Lütfen beni dikkatle dinle olur mu? "
Chuuya merakla kafa sakladığında Dazai ona her şeyi anlattı.
Akunaki'yi,
İş arkadaşlarını ve asıl görevlerini,
Oteli,
Akunaki'nin çözümünü bulmak için yaptıklarını ( Kõyõ ile ilgili olan kısımları atlayarak tabiki ) ,
Akunaki'den kurtulmak için yapması gerekenleri,
Ve tabiki bunları anlattığı için bir hafta ömrünün kaldığını.." ... işte bu yüzden sana çok dokunamadım, Chuuya. Sana deli gibi sarılmak istediğim anlar oldu. Fakat yapamadım. Yarın büyük gün. Her şeyin son bulacağına inanıyorum. "
Chuuya anlatılanları şok içinde dinledi. Hayatı baştan sona bir film gibi gözlerinin önünden geçerken anlatılan bu şeye inanası gelmiyordu. İçini korkunç bir his bürümüştü. Dazai ile tüm yaşadıklarını gözlerinin önünden geçirdi. Tek kelime edemedi. Her şey aşırı anlamsız ve bir o kadar anlamlı geliyordu sanki. Boğuluyormuş gibi bir his onu vurduğunda sessizce mırıldandı.
" Ben senin görevindim öyle mi.. demek bu yüzden yakın davrandın bana. Ben de hiç şaşırmamıştım zaten. "
Chuuya boğazındaki yumru ile yutkundu ve kahkaha attı.
" Beni yalnız bırak, Dazai. "
Chuuya birden bire kendine anlatılan bunca şeyi kafasında birleştirmeye çalışıyordu. Aklı allak bullak olmuştu. Dazai'nin söylediği her kelimeyi teker teker düşünmeye çalıştı. Fazla olağanüstüydü bunlar. Kafayı yemek üzereydi. Tüm bunları düşünürken çoktan ayağa kalkmış hızlı bir şekilde ilerliyordu. Dazai arkasından koşmaya başladığında o da koşarak ilerlemeye başladı. Bir şekilde yolunu kaybettirdiğine emin olduğunda kendini çıkmaz, dar sokakların birindeki çöp yığınının üzerine attı. Gözyaşları ardı ardına dökülürken bağırdı.
" Ne anlamım vardı ki zaten?! "
Ellerini yüzüne kapattı. Yüzünden ardı ardına yaşlar çenesinden boynuna doğru süzüldüğünde yanaklarını sildi. Ardından ellerini kaldırarak avuç içine baktı.
Gözleri korkuyla sonuna kadar açıldı.
Avucunun içinde kırmızı bir yazı belirmişti.
10080 dk.
Chuuya gözlerine inanamadığı için dakikalarca bakakaldı.
Yazının son rakamı her dakika azalıyordu.
10079 dk.
10078 dk.
Kafayı yediğini düşündüğü o dakikalarda Chuuya elindeki yazıyı götürmek için her şeyi yaptı fakat hiçbir işe yaramadı.
Ölümüne kalan 1 hafta dakika dakika azalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lust [ soukoku ]
FanfictionDazai, Chuuya'yı bulmalı, hayatına girmeli, ve onu kendi lanet yeteneğinden korumak için sonsuza dek yalnızlığa hapsetmeliydi. Ama bir şeyler bu defa ters gidecekti.