GÖKKUŞAĞI

🌈41/G ⭐

Keyifli okumalar dilerim.

Gökkuşağı Yıldız

Gün öğleni gösterdiğinde kafe bölümüne geçmiştim. Daha yeni yeni yoğunlaşan kafe ile tempoya girmiştik. Tezga alanına gelen kadına baktığım da hafifçe gülümsemişti.

"Nescafe alabilir miyim?"

"Tabi.Burada mı içeceksiniz?"

"Hayır."

Kadına gülümseyip kahveyi hazırlamaya geçtim. Karton bardağın kapağını kapatıp kadına uzattığım sırada İkra gelmişti. Kadın parasını ödeyip gittiğinde İkra'ya baktım.

"Hoşgeldin canım."

"Hoşbuldum."

"Nasılsın?"

"İyiyim sen?"

"Gördüğün gibi. Ne istersin?"

İki elini çenesinin altına yerleştirip dudaklarını büzdü.

"Her zamankinden."

Ona gülüp makaronları doldururken tam kutuyu kapatırken eliyle durdurdu.

"Limonlu koymadın?"

"Sen sevmezkin ki?"

"Berk seviyor."

Kaşlarım kalkmış ona bakarken yüzünü başka tarafa çevirdi. İkra idi bu içinde ki bunca derde rağmen düşünürdü.

"Yeni mi?" ileri ile Uğur'u gösterince başımı evet anlamında salladım.

"Yakışıklıymış."

"Bundan bizene."

"Yakışıklıya da mı bakmayalım." dediğinde gülüp kutuyu eline tutuşturmuştum.

"Hadi hadi git yarinin yanına." dediğim sırada Uğur bize doğru geldi. İkra ayağa kalktığında bana el salladı.
Uğur ona başını eğip gülümserken İkra'da tebessüm etmişti.

"Gökkuşağı Hanım, altıncı masa iki sıcak çikolata, 2 dilim de meyveli pasta."

Ona başımı sallayıp mutfağa geçtiğimde tabaklara pastayı koyup yanına çikolatalı sostan şekil çizdim. Tabaklar ile kafeye geçip Uğur'a verdim. O da tepsiye koyup çatalları ayarladığı sırada cam kupalara sıcak çikolatayı hazır ettim.

" Al bakalım. "

Masaya giderken onu gözlemledim, gerçekten de işini iyi yapıyordu. Müşteriler ile de uyumu iyiydi. Benden artıları birbir topluyordu, tekrar yanıma gelip tezgaha hafif kolunu koyduğunda boğazımı temizledim.

"Uğur?"

"Efendim?"

"Sürekli Gökkuşağı Hanım demene gerek yok."

"Ne diyeyim?"

"Yani abla diyemezsin aramızda bir yaş var." dediğimde gülümsemişti.

"Bir renk söylebilirsin?" diye omuzumu silktiğimde düşünür bir hale geldi.

"Bir renk söylesem bile isminizi seslenmiş olacağım çok samimi olmuyor mu?"

Kaşlarım kalkmış ona bakarken gözlerini kısarak baktı ve elini şıklattı.

"Patrona ne dersin patron?"

"O ne öyle mafya babaları gibi." ikimizde gülmüştük.

"Şef diyeyim o zaman sonuçta buranın şefisin."