Yepyeni güzel bir bölümle merhaba... Keyifli okumalar.
~~~~
Ata Martin ArasKoşudan geldiğimde kapıdan çıkan Gökkuşağı'na baktım. Evini kilitliyordu yanından geçiceğim sıra da bana doğru döndü.
"Bende sana gelicektim şimdi." şaşırmıştım.
"Bir şey mi oldu?"
"Bugün benim bir işim var geç gelebilirim."
"Tabi sorun yok." dedim ama içten içe de ne işi olduğunu merak ediyordum. Bir süre bana baktı ve.
"O zaman ben gidiyorum." omuzumu silktim ve merdivenlere yöneldim. Onun da kapıdan çıktığını anlamıştım. Eve geldiğim de kahvaltı yapma isteğim yoktu. O yüzden hala yerleştirmediğim eşyalarımı yerleştirmeye başladım.
Eşyalarımın bir kısmını yerleştirdiğim de zil çalmıştı. Görüntülü diafondan baktığımda kargonun geldiğini anlamıştım. Ama yine de sesimi dışarı yansıttım.
"Kim o."
"Kargodan gelindi. Ata Martin Aras mısınız?"
"Evet. Geliyorum aşağıya."
Evin anahtarlarını alıp asansörle aşağı indim. Sokağın başına çıkınca siyah motosikletimi gördüm.
"Ata Martin Bey diğer eşyalarınızı yukarı çıkaralım mı?"
"İyi olur." Arabanın arkasını açtıklarında resim sehbımı ve tuvalimi bir adam almıştı. 2 büyük kutuda ise boyalarım, paletlerim, fırçalarım ve buna benzer eşyalarım vardı, bunları ise başka bir adam almıştı. 2 büyük boy valizimi de ben almıştım.
Son olarak yaptığım tablolar vardı. Bir çoğu düzenlediğim sergi de gösterilcek tablolardı.
"Bu da motorunuzun anahtarı Ata bey, iyi günler."
"Sağolun, kolay gelsin." diyerek evimin kapısını örttüm. Salona taşınmış eşyalarıma baktım. Bugün biraz işim vardı evde. İlk başta valizleri odama bıraktım daha sonra düzenlerdim.
Resim eşyalarımı boş bıraktığım evin en büyük odasına götürüp düzenlemeye başladım.Öğlene doğru işim bitirken bende bitmiştim. Karnım guruldayınca mutfağa girip buzdolabını açtım. Ama peynir, yumurta ve domatesten başka bir şey yoktu. Çünkü alışveriş yapmamıştım. Yapsam bile yemek yapmasını bilmiyordum. 2 yumurta çıkarıp kırdım,domates kesip peyniri çıkarttım ve küçük kahvaltımı yapmaya başladım.
Kahvaltımı bitirdikten sonra banyoya girdim ve hızlı bir duş aldım. Beyaz tişört giyip üstüne mavi kareli gömleğimi giydim. Siyah dar kesim gelen pantalon giymiştim. Dolaba astığım içi yünlü kot ceketimi giymiştim. Motosikletimin anahtarını, evimin anahtarını ve cüzdanımı aldım resim çantamı da alıp kapının önünde ki siyah postallarımı giyip evden çıktım.
Gökkuşağı kafenin önüne motosikletimi park ettim. Önümde de bir araba durmuştu. Kaskımı çıkarıp elime aldım. Resim çantamı da düzeltip kafeye ilerledim. Arkamdan bir kız çocuğu sesi duyuldu.
"Baba annemi çok özledim."
"Az kaldı güzelliğim anneni görmeye."
Daha da hızlanıp kafeye girdim ve diğer konuşmaları duymadım. Kafeye girdiğim de Gökkuşağı'nı tezgahın arkasında gördüm. Ona görünmeden kitaplığın orada ki koltuklardan birine oturdum. Benim arkamdan kucağında kız çocuğuyla bir adam girdi. Sanırım bu deminden arkamda olan kişiydi. Gökkuşağı kafasını kaldırdı gelenleri görünce gülümsedi. Ve tezhagın arkasından çıkıp onların yanına ilerledi ve kollarını kıza uzattı. Nasıl yani bunlar Gökkuşağı'nın neyi oluyorlardı?
Konuşmalar aklıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
RomanceRomantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak için girmiştim ama... Gaelic Coffeeniz var mı? " Adamın istediği kahve alkollü bir kahveydi. O yüzden bende yoktu. " Maalesef bizde bulunmu...