2 günde 3. bölümü de yolluyorum o zaman, yakalayın.
Ulaş ve Bengü'nün nasıl tanıştığını öğrenmek istet misiniz?
Ama öncee oylarımızı verelim olur mu?
***
Ulaş karşımda oturuyor. Biraz sağda ya da biraz solda değil. Hemen karşımda. Başta oraya bilerek oturduğunu düşünüyorum. Hatta bundan emin de gibiydim. Ancak bakışları bana hiç değmiyor.Bir yanında Şebnem var, öteki yanında Nurten Hanım. Ozan ve ben ise yine toplantı salonunda konu mankeni gibi dikiyoruz.
Uzun yıllardan sonra tekrar karşılaşmamızın üzerinden iki gün geçti. İlk gün benimle konuşmak için neredeyse fırsat kolladığını da söyleyebilirim üstelik. Ancak Şebnem adamın yakasından bir an olsun düşmedi. İnanın bu durum beni zerre de rahatsız etmedi. Bilakis hoşuma bile gitti.
Onlar karşımda teknik bir şeylerden konuşadursun, bence biz biraz daha dedikodu yapabiliriz. Çünkü size Ulaş Ulucan'ın kim olduğunu yeteri kadar anlattığımı düşünmüyorum.
Bakın yine kafam karışıyor, nereden başlayacağımı yine bilemiyorum. Oysa ben bir senedir derginin en popüler köşesinde ben bu adamı yazıyorum. Şimdi iki kelimeyi bir araya getiremiyor olmam ne kadar mantıksız öyle değil mi?
O zaman size tanışmamızdan bahsedeyim.
Benim babam polis. Hem de şu zırt pırt tayini çıkan polislerlerden. Yani, ben aynı ilde iki seneden fazla hiç kaldığımı hatırlamıyorum. Sanki ülkedeki tüm iller bir tane polis varmış, o da babammış gibi sıralarını bekleyip ailemizi kısa bir süre misafir ediyorlar.
Liseye başlayacağım yaz, babamın tayininin çıktığını öğrendiğimiz o sıradan yazlardan biriydi. Apar topar Van'dan Muğla'ya taşındık. Kültür şoku falan yaşarım diye beklerken pastörize oldum üstelik.
O kadar soğuk bir memleketten o kadar ılıman bir memlekete kimse bir gecede taşınmamalı.
Babamın Van'da bir arkadaşının Muğla'da bir arkadaşı falan varmış. Buralar yılan hikayesi, ama polis çocuğu olanlar beni çok iyi anlar. Gideceğiniz her muhtemel şehide babanızın bir arkadaşı, en kötü ihtimalle arkadaşının arkadaşı mutlaka çıkar. Size ev falan bulur. Bunlar rutin şeyler, inanın bana.
Sıcak bir yaz gecesi Muğla'ya işte bu kabullenilmiş şartlarda taşındık. Mesela annem artık her taşınmada eşyalarının en az yarısının mahvolmasından hiç şikayetçi olmuyordu.
Muğla'yı ilk gördüğüm anı hiç unutmam. İşte, ilk görüşte aşk böyle bir şeydi. Sakin sokakları, gece ışıkları altında zümrüt rengini alan yeşilliği ile Muğla rüyalarımı süsleyen o şehirdi.
Ben daha şehrin ortasında koca koca palmiye ağaçları olduğunu sindirememişken arabamız orta yaşlı bir binanın önünde durdu. Hemen karşımızda bir araba daha durmuştu. Bu araba da bize ev bulan Kemal amcanın olmalıydı.
Kemal amca babam yaşlarında, ondan en az 7-8 santim kadar uzun ve oldukça yakışıklı bir adamdı. Kumral saçları ve bizim arabanın farında ışık ışıl parlayan mavi gözleri ile masal kitaplarındaki prenslerin on yıl sonraki halini andırıyordu.
Biri Kemal amcayı videoya çekip altına "O prensler şimdi ne yapıyor?!" yazıp Youtube'a bassa ben bu videoyu kesin izlerdim.
Babam Kemal amca ile selamlaşırken önümdeki arabanın kapısı bir kez daha açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)
Tiểu Thuyết ChungUlaş Ulucan ile aramızda yaşanmış birçok şey var. Örneğin onun beni zatürre etmişliği var. Benim onu hareket eden tekneden aşağıya itmişliğim var. Onun defalarca oturmak üzere olduğum sandalyeyi çekmişliği, beni defalarca yere düşürmüşlüğü var. Anc...