Bölüm 24 - Soğuk Savaşlar ve Milyonda Birler

26.1K 2.5K 222
                                    

Ev taşıyordum ve hazır olan bölümü bile ancak düzenleyebildim kusura bakmayın öncelikle.

Oylarımızı verirsek sevinirim 💖

İyi okumalar

***

Evet belki tanıdık bir yatakta uyanmıyorum ancak nerede olduğumu anlamam o kadar da uzun sürmüyor. Yatmadan önce ince ince aldığım o son kokuya burnum 5 saatin ardından asla alışmamış.

O yüzden uyanır uyanmaz bunun başrolünü Ulaş ile paylaştığım bir rüya olduğumu ya da Ulaş'ın yatağında uyandığımı anlayabiliyorum.

İhtimaller ikiye düştüğünde ise doğru seçeneği
bulmam o kadar da uzun sürmüyor. Ulaş pek de rüyalarımı süsleyen biri değil hani.

Yataktan kalkar kalkmaz elim saate bakmak için telefonumu buluyor. Annemden bir günyadın mesajı almış olduğumu da böylece görüyorum. Her anne böyle midir, sadece benimki mi biraz sayko bilmiyorum aslında, ama annemin başıma her kötü bir şey geldiğinde bunu hissedip benimle kontak kurmaya çalışması gibi ilginç bir huyu var.

Şu an yerimde bir başkası olsa, orta yaşı çotan devirmiş evhamlı ebeveynlerinden evine hırsız girdiğini saklama eğiliminde olur. Hele ki hayatı boyunca belgesellere konu olacak birçok suça tanıklık etmiş polis bir babası varsa...

Ancak, ben o insanlardan değilim. Başıma gelenleri ailemden kesinlikle saklamayacağım. Bunun sebebi kesinlikle damarlarımdan dürüstlük aktığı için de değil üstelik.

Bundan yıllar önce, ben üniversiteye gelmek için yola çıkacağım gün annemin ricası ile birbirimize bir söz verdik. Birimizin başına gelecek kötü bir şeyden en kısa zamanda üçümüzün de haberi olacaktı.

Bu başta sizlere saçma ya da gereksiz gibi görünebilir. Ancak bu, bunca yıl birbirimizden uzaktayken bile huzurlu olabilme formülümüzdü. Örneğin ben hiçbir gün babamın sesi kötü geliyor, acaba kötü bir şey mi oldu diye düşünmedim.

Ya da onların aklını hiçbir zaman kızımız bize söyleyemediği bir şey yaşıyor olabilir mi diye düşünceler yiyip bitirmedi.

Gerçi, bu sözü okulu bıraktığımı ailemden bir süre saklayarak sekteye uğrattığımı kabul ediyorum. Ancak, hepsi o kadar. Bundan fazlası inanın bana hiç olmadı.

Bu yüzden hızlıca annemin numarasını çeviriyorum ve telefonu hoparlöre alıp Ulaş'ın yatağına bağdaş kuruyorum.

"Annecim günaydın." diye neşe ile çınlıyor annemin sesi. Ona aynı neşe ile cevap verip olayı normalize etmek adına gündelik bir hoş beşe de katılıyorum. Bu sırada annem de çoktan hoparlörü açıp konuşmamıza babamı da dahil etmiş oluyor.

En sonunda zamanının geldiğini hissedip "Anne, baba benim size bir şey söylemem lazım." diyorum. Söyleyeceğim şeyim hoşuna gitmeyeceklerini hemen anlıyorlar ancak kesmek yerine devam etmemi bekliyorlar.

"Dün gece evime hırsız girdi." diye özetliyorum tek cümleyle durumu. Babamın ağzından meraklı birkaç homurtu dökülüyor, ikisinde aynı anda nasıl olduğumu soruyor.

"Ben iyiyim, evde de değerli bir şey yoktu zaten. Bir şey olmadı." diyorum çok basit şeylerden bahsediyormuş gibi. Oysa dün gece ruhumu teslim etmenin eşiğine geldiğimi bir ben biliyorum, bir Ulaş biliyor, bir de birkaç polis memuru.

"Kızım, kalmadın o evde değil mi? Neredesin şimdi, gelip alayım mı seni?" diye soruyor babam bu sefer. Evet desem en yakın uçağa bilet alacağından da eminim. Hatta bakmaya bile başlamış olabilir tabii.

Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin