Bölüm 28 - Yanlış Yönlendirmeler ve Kırmızı Koltuklar

24.8K 2.5K 417
                                    

Oylarımızı vermeyi unutmayalım, iyi okumalarr

***

Ajda Pekkan, Mor ve Ötesi, Barış Akarsu Serenay Sarıkaya ve hatta Türk sempatisi ile bilinen dünya starı Inna...

Kulaklarıma ilk notlarını çalınan şarkı adını saydığım ve sayamadağım birçok kişi tarafından söylendi.

Ancak tabii ki daha önce her bir nota teker teker yakamdan tutup sarmamıştı beni. Ulaş introyu bir kere daha çalmaya başlarken ayaklanıyorum. Gözlerime kitlediği gözlerinde büyük bir tereddüt var. Gidecek olmamdan korktuğunu fark ediyorum.

Ancak tabii ki böyle bir şey mümkün değil. Sadece oturduğum yerler bana battığında, aramızdaki mesafeler boğazımı sıkar gibi olduğunda kendimi pistin ortasına atıyorum.

Şarkının eğlenceli girişi ile zıplayan insanlar arasında muhtemelen kamufle de oluyorum. Ancak Ulaş'ın gözlerini üzerimden def edemiyorum. Gözlerindeki haylaz pırıltıları bir an bile kaybetmeden şarkıya giriyor.

Neden seninle hiç durmadan tartışıp duruyoruz ki biz?
Bile bile üstüme gelmene ne gerek var?

Kafasını iki yana sallayıp gözünü kırpmayı unutmuyor burada. Tüm bunları bana söylediği ile ilgili biraz bile şüphem varsa silinsin gitsin istiyor belli ki.

Neden dostça ve insanca ayrılamıyoruz ki biz?
Ve bunca yaşanmış yılların da hatırı var.

Sanırım bu da daha çok onun cevaplaması gereken bir soru. Ancak tüm bunların inanın benin için hiçbir önemi yok. Fazlaca aşina olduğu şarkının geri kalanını hızlıca tamamlayan zihnim bana sinyal veriyor.

Bir şeyler yapmamı emrediyor. Ancak Ulaş bunca insanın içerisinde gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmadan bana şarkı söylerken felç geçirmiş gibi duruyorum. Hareket etme ihtimali çok uzak geliyor kesinlikle.

En nihayetinde birkaç cümle daha söylüyor. Nakarata yaklaştıkça kanım damarlarımı zorluyormuş gibi hissediyorum.

Yerinde biraz daha doğruluyor, boynuna asılı olan gitarı hafifçe yana çekip melodiyi orkestraya bırakıyor.

Sen de yaz yaz yaz bir kenara yaz bütün sözlerimi
Yanılırsam çık karşıma, göster kendini

Söyledikleri canıma yeterince kast etmiyormuş gibi bir de işaret parmağını üzerine doğrultuyor. Şarkının bana söylendiğinden biraz bile şüphesi olan varsa herkesin aklındaki şüpheler uçup gidiyor.

Biliyor! Dergide onu yazdığımı biliyor. Ne zamandır biliyor, nasıl öğrendi ya da bunu bana söylemek için canıma daha az kast edeci bir yöntem yok muydu hiç bilmiyorum.

Bildiklerim yine yanıldıklarıma bile yetmiyor. İçimi korkunç bir merak ve basılmışlık hissi dolduruyor.

Ulaş sahnede muhtemelen birkaç dakika daha kalıyor. Gözlerimi onun üzerinden alamasam da zihnimi sahneye ne kadar yakıştığına uzun süre odaklayamıyorum. Gerçekten daha komplike sorunlarım var benim, bana da hak verin lütfen!

"Bir daha!" "Bir şarkı daha!" ya da "Ulaş!" nidaları yaşadığım kaosun sadede fon müziğini oluşturacak kadar sıyırıyor kulağımı. Ulaş da onun için delirmekte olan kalabalığı biraz bile umursamıyor. Sandalyesini kaptığı gibi sahneden atlıyor ve orkestraya tekrar alan açıyor.

Sonrasında sizin de kolayca tahmin edebileceğiniz gibi doğrudan bana geliyor. Etrafındaki insanlar sağa sola çekilip ona güzel bir yol yapıyor. Ulaş en sonunda önümde durduğunda nefesimi istemeden tutuyorum.

Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin