Ulaş'tan 2: Kabuk Tutmuş Bir Yara

21.6K 1.8K 419
                                    

Oyları alalım mıı, bir de özel bölümlere daha çok yorum alabiliriz sankii

İyi okumalar canımlar

***

Topa tüfeğe davranmasam da, dört dörtlük bir savaşa hazırlanıyormuş gibi bir baskı hissediyorum üzerimde. Bengü'nün, bu zamana kadar bir kere bile bakmadığım resmine bu sabahki 10. bakışım bu.

Gözlerimi kapatıyorum. Uzun kirpiklerinin çevrelediği parlak koyu renk gözleri geliyor aklıma. Gözlerini aheste aheste kırpıp, benden bir şey istediği o anlardan birini yaşatıyorum kendime. Ona hayır demenin hemen hemen imkansız olduğu anlardan birini.

Böyle böyle, düşmanımım tüm silahlarını kendi üzerimde bir tur deniyorum. Zırhım daha savaşmadan parça parça oluyor. Bir yerlerden kan kaybediyor olmalıyım. Gözlerimi açmak hiç gelmiyor içimden. İçinde Bengü'nün de olduğu tatlı bir uykuya dalmak istiyorum.

Arabamın camı tıklatılıyor bu sırada. Koyu renk üniformalı yaşlı adamın da beni görmesi için camı indiriyorum. "Beyfendi, 20 dakikadır buradasınız. Bir sorun mu var?" diye soruyor. Otoparkın güvenlik görevlisi olduğunu tahmin ediyorum. Kuşkulu gözleri birkaç tur üzerimde dolanıyor. Tehlikeli biri olup olmadığımı anlamaya çalışıyor olmalı.

Normal biri gibi, normal bir şekilde gülümsüyorum. "Kusura bakmayın, önemli bir toplantıya gireceğim az sonra. Biraz sakinleşmeye çalışıyorum." Onu ikna edebilmiş olmalıyım, birkaç kere başını sallıyor ve benden uzaklaşıyor.

Saate kayıyor gözlerim. 20 dakika kadar geç kalmış olduğumu görüyorum. Toparlanıyorum. Ertelemenin, geciktirmenin hiçbir faydası yok. Ancak son bir şey için izin veriyorum kendime.

Dosyalarımın içinden bir sayfa çıkarıyorum. Utku abinin benim için toplattığı, Bengü'nün serisinin bir sayfası. Günlerdir dua gibi dilimden düşmeyen, bir ibadet gibi göğsümü ferahlatan o yazılardan biri.

***

Size ufak bir sır vererek başlamak istiyorum bu bölüme. Önünüzde Avrupalı erkekler sıralınır ve içlerinde birini seçmeniz gerekirse, seçeceğiniz her zaman bir İngiliz olmalı. Hayat insanın karşına bu kadar güzel fırsatlar çıkarmaz belki de. Sizin yine aklınızda olsun canımlar.

Almanlar genellikle fazla soğuk oluyorlar. Ayrıca Türklere karşı genel bir ön yargıları var, 10 dakikalık bir muhabbetin içerisinde konun kaç kere Türk göçmenlere gelebileceğini tahmin bile edemezsiniz.

İtalyanlar ise... Bilmiyorum. Türk erkeklerinin sadece biraz daha yakışıklısı. Belki biraz aha iyi giyineni hepsi o kadar. Ayrıca, bir tatil beldesinde kolay kolay karşılaşabileceğiniz bir millet değil kendileri. Bu yüzden onlar hakkında bir şeyler söylememe bile gerek yok aslında.

İskoçlar spordan fazla bahsediyor, Norveçliler fazla soğuk, Fransızlar fazla elitist, Rus erkekleri fazla kaba... Ya da tüm bu tanımlamalar fazlaca ırkçı...

Hepsini unutalım, bütün hepsini. Tüm Avrupa'nın eşsiz bir karması olan İngiliz erkeklerine yoğunlaşalım. İyi giyinirler, genelde komiktiler, size dokunmaktan, sürekli daha ilerisini istemekten daha farklı beklentileri de vardır. Oldukça kibardırlar, kendinizi bir leydi gibi hissettiemek için sadece yanınızda durup günlük bir şeylerden bahsetmeleri bile yeter.

İnanın bana, tüm bunları yanımda oturan İngiliz çocuğun ağzının içine düşmek üzere olduğum için söylemiyorum. Muğla'da, ve özellikle Erdem'in babasının otelinde geçirdiğim ilk yazımda birçok farklı milletten birçok farklı çocuk ile tanışma fırsatım oldu.

Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin