Bölüm 19- Tatlı Küçük İntikamlar ve Bürokratik Kaçışlar

26.6K 2.5K 203
                                    

Selamlarr, ben geldim.

Bu bölümün ithafı geçen bölüm haaarika yorumlar yapan _morprensess 'e.

İyi okumalarr

***

Yıllık iznimin tamamını en son ne zaman harcamıştım bilmiyorum.

Evimde oturup bugünün 3. çikolatasını açarken ise tüm yasal haklarımı devreye sokarak evde maksimum kaç gün kalabileceğimi hesaplamaya çalışıyorum.

Ulaş'ın bana aşık olduğu düşüncesi beni haddinden fazla sarsıyor. Öyle ki sadece zihnimi değil, bedenimi de ele geçiriyor.

Aynı anda birçok şey düşünmek zorunda kalıyorum. Aynı anda düşündüğüm birçok şey tarafından katlediliyorum.

Bir yazar olmanın dezavantajını ilk defa bu kadar sarsıcı yaşıyorum. Farklı sonlar yazıyorum kafamda. Ulaş'ın Utku'ya söylediği o tek cümleyi o gün, o teknede duyduğum bir son, babamın tayininin hiç çıkmadığı bir son.

Hepsin tek bir yere bağlanıyor. Kafamda kurup oynattığım sahnelerin hepsi perdelerini aynı şekilde kapatıyor. 2 sene boyunca her gün uğruna intikam yeminleri ettiğim o adamla mutlu bir geleceğim var. Kendimi onun yanına bir kez olsun mutsuzken koyamıyorum.

Sanırım bu yüzden onunla bir süre karşılaşmak istemiyorum. O hala bana bir şeyler hissediyor mu, bunu düşünmek istemiyorum. O hala bana bir şeyler hissediyorsa da şimdi ne olacak düşünmek istemiyorum.

Size daha önce karmanın gerçek bir kaltak olduğunu söylemiştim diye hatırlıyorum. Bu sefer ben Ulaş'a bir şeyler hissedecekken onun beni eski bir arkadaş gibi görmesine mahal vermek istemiyorum. Oysa ona bir şey hissediyorum da denemez. Sadece hiç yaşanmamış, varlığı bile belli olmayan bir itirafın reddedilme korkusu ile dolup taşıyorum, o kadar.

Kendimi dün çarptırdığım ev hapsini gittiği yere kadar götürmeyi düşünüyorum.

Ancak, günün kalanında hiçbir şey o kadar da gönlüme göre gitmiyor. Ulaş bugün dergiye gitmemiş olacak ki öylesine beni arıyor ve Utku Abi'nin benimle konuşacağı bir şey olduğunu söylüyor.

Reddetmeye çalışıyorum çalışmasına, ancak Ulaş bunun önemli bir mesela olduğunun altını sözlerindeki renkli boyalarla çiziyor.

İşte bu yüzden, yaklaşık yarım saat sonra kendimi evime en yakın kafede garsondan istediğim kahveyi beklerken buluyorum. Tabii bir de Ulaş ve Utku Abiyi. Kahvem beni çok bekletmeden, Ulaşlar da kahvem yarına indiğinde geliyor.

Ulaş'ın üzerinde yine jilet gibi bir takım elbise var. Gerçi, Utku Abinin de öyle. İş yerinden çıkmış olmaları muhtemel. İkisini de baya yaklaşırken gülümsemeye çalışıyorum. Kasmaya çalıştığım yüz kaslarımdan her birinin bana ihanet ettiği çok belli. Yüzümde acımayan yer kalmıyor.

Ulaş ve Utku Abi gülümseyerek karşımdaki sandalyelere geçiyorlar. "Seni de böyle apar topar aradık ama işten çıkmıştın umarım." diyor Utku Abi. Bu sırada gözleri dizleri çıkmış eşofmanıma kayıyor. Evet, onu değiştirme çabasına kesinlikle girmedim.

"Gitmemiştim bugün işe, evdeydim zaten." diyorum oldukça normal bir şeyden bahsediyormuş gibi. Ancak söylediğim şey Ulaş'ın hoşuna gitmemiş olacak ki kaşlarını çatıyor. "Ne oldu?" diye soruyor.

"Biraz kırıktım sadece ya, bir şey olduğu yok." diyorum.

Tam bu an aslında bu konunun kapanacak olmasını umut ediyorum. Ancak Ulaş benim hiç beklemediğim, onun için ise belli ki oldukça normal olan bir hamle yapıp beni alaşağı ediyor.

Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin