Profilimde yeni bir kitabın giriş bölümü var. Birkaçınızdan benim için kapak seçmenizi istemiştim. Mesajlarınızın hepsini okudum daha uygun zamanda döneceğimmm
Kapak seçme konusunda yardım etmek isteyen başka minnoşlarım da varsa onları da mesajlara davet ediyorum.
İyi okumalar
***
"Bana aşık olduğunu ilk ne zaman anladın?" diye soruyorum ılık rüzgar tenimi yalarken. Ayağımda keten bir şort var, yazın gelmesine henüz 15 gün. Ancak o kadar güzel bir yolculuk geçiriyoruz ki yazın henüz gelmediği ikimizin de anlaşmalı olarak yok saydığı bir gerçek.
"Bir anda olduğunu söyleyemem." diyor Ulaş önce. "Sanırım, doğum günümde; herkesten ve her şeyden nefret ettiğim zamanlarda senin verdiğin penaya bakarak aralıksız yarım saat gülümsediğimde."
Tatmin edici bulduğum bu cevap ekmeğime ballar sürecek kadar keyiflendiriyor beni. "O gün ben de biraz garip hissetmiştim, yalan yok." diye itiraf ediyorum. Ulaş'ın kaşları çatılıyor, yüzüne yalancı bir hoşnutsuzluk oturuyor.
"Garip mi hissettin, harika aşk sözcükleri bunlar." diye homurdanıyor. Ancak ciddi olmadığını ikimiz de biliyoruz.
Ayaklarımı Ulaş'ın kucağından toplayıp doğruluyorum. Bu hareketim hoşuna pek fazla gitmemiş olacak ki direksiyonu tutmayan eli ile kendisinden uzaklaşmakta olan bacaklarımı yakalamaya çalışıyor.
Bense çoktan doğruldum. Yanağına hiç de ufak sayılmayacak bir öpücük konduruyorum. Tamam, itiraf ediyorum adamı yalayıp yutuyorum. Dudakları genişleyip kulaklarına yaklaşıyor. "Aşk sözcükleri yerine, bunlardan versem?" diye soruyorum oyunbaz bir şekilde.
Kafasını sallıyor, "Sanırım idare edebilirim." diyor ve ben oturur oturmaz ayaklarımı tekrar kucağına çekiyor. Bir eli usul usul bacağımda dolaşırken içim gıdıklanıyor. Ulaş sulu öpücüklerimle idare edebilir, ancak ben edemeyecek kıvama geliyorum.
"Uyusana biraz, miden bulanacak burada." diyor Ulaş. Tüm algılarımı açtıktan sonra, bir eli bedenimi ateşe verdikten sonra benden uyumamı istemesi harika gerçekten. Dalga mı geçiyor acaba?
"Yok, tüm uykumu kaçırıyorsun." diyorum önce. Gözlerim yavaş yavaş ucu görünmeye başlayan denizi buluyor. Tüm bu olanlar, bir anda tekrar karşımıza serilen deniz aklıma birkaç eski anıyı dolduruyor.
Ulaş müzik çaların ayarları ile oynadığında yerimde doğruluyorum. Kemal Amca'nın arabasında, Marmaris'e doğru yaptığım o rutin yolculuklardan birindeyim. Arabanın kaputunda yumurta pişircek kadar değil, tas kebabı yapabilecek kadar sıcak hava.
"Bengü, uyusana kızım sen. Miden bulanacak bak burada." diyor Kemal Amca. Beni tekrar arka koltuğa yatırmaya çalışıyor. Az önce pimimin çekildiğinin ve Ulaş'ın suratında patlayacağımın farkında çünkü.
"Evet, uyu sen. Kusuyorsun sonra." diye onaylıyor Ulaş onu. Baba ve oğul olarak birbirlerinden ak ve kara kadar farklı olduğunu bir kere daha vurgulamama gerek yok herhalde.
"Hayır, olan uykumu da sen kaçırdın zaten." diye söylemiyorum Ulaş'a ve arabanın ön tarafına doğru uzanıp tekrar istediğim müziği açıyorum.
"Dinliyorsun saçma sapan şarkılar, asabımı bozuyorsun benim." diye devam ediyorum.
Ulaş radyoyu değiştirmek için herhangi bir hamle yapmıyor. Bu savaşı kaybedeceğinin farkında o da. Bu yüzden yeni bir cephe açmayı tercih ediyor. "Babanla gelseydin o zaman!" diye yükseliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)
Fiksi UmumUlaş Ulucan ile aramızda yaşanmış birçok şey var. Örneğin onun beni zatürre etmişliği var. Benim onu hareket eden tekneden aşağıya itmişliğim var. Onun defalarca oturmak üzere olduğum sandalyeyi çekmişliği, beni defalarca yere düşürmüşlüğü var. Anc...