Hoola, ben geldiim
Başlamadan önce oylarımızı verelim mii?
Bu bölümün ithafı her kitabımda yanımda olan okuyucularımdan biri olan Basareray a. 💖💖
İyi okumalarr
***
"Evet Ozan, seni dinliyorum." diyorum gayet sakin bir şekilde. Hafta sonu hiçbir telefonumu açmadı. Kurumsal mail adresine gönderdiğim suç niteliğinde tehditler barındıran maillerime dönmedi.
Ancak bugün, bu pazartesi sabahı buradayız. Ozan hemen arkamdaki masada çalışıyor. Sandalyemden bile kalkmadan ensesine çökebilirim. Ki ben kalkmayı seçiyorum.
Elimde makineden az önce doldurduğum kaynar kahvem var. Ben silahlarımı her zaman günlük yaşantının içinden seçerim zaten. Bu şekilde kaza süsü vermesi inanın bana hepsinden kolay oluyor.
"Neyi dinliyorsun Bengü." diyor gayet sakin bir şekilde. Elim hafifçe titreme başlıyor. Kahvemden birkaç damla Ozan'ın açık renkteki polo tişörtüne damlıyor. Bu bir göz dağı. Bunu o da biliyor.
Kahve lekesi inatçı lekelere savaş açan deterjanlarla çıkabilir. Ancak inatçı bir Bengü tarafından haşlanmanın izi kolay kolay silinmez.
"Ulaş ile hafta sonu yemeğe gittik. Bana garip garip şeyler söyledi." diyorum dişlerimin arasından. Yine de yüzümde sinir bozucu bir gülümseme var. Bu haşlanma vakasını görgü tanıkları olmadan halletmek istiyorum.
"Aa sevgilin varken mi?" diyor oldukça alaylı bir şekilde.
"Biliyor musun Ozan, bu 'sevgili' lafını hafta sonu da çok duydum ben. Canım sevgilim Ulaş'a bir şeyler söylemiş."
Ozan bir anda yerinden doğruluyor. Onun masasında oturuyor olmanın verdiği gücüme bu şekilde bile karşı koyamıyor. Hala bu oyundaki yerini hatırlatırcasına yüksekteyim ondan.
"Demek sen teşekkür etmeye geldin." diyor oldukça özgüvenli bir şekilde. Az sonra o teşekkürü kıvırıp bir taraflarına sokabilecekmiş gibi baktığımdan olsa gerek özgüveni biraz olsun sönüyor, ama asla kaybolmuyor.
"Yani, 'düşmanım' dediğin adamı senden uzaklaştırdım sonunda. Teşekkür etmeyeceksin de ne yapacaksın?"
Okulu bırakmış olabilirim. Ancak evren kalan sınavlarımı bir şekilde tahsil ediyor benden. Bitirme sınavım Yaprak sanıyordum mesela. Ancak Ozan'ın da beni sağlam sınadığını söyleyebilirim.
Farkındaysanız ağzıyla burnunu yer değiştirmek için geldiğim yerde benden teşekkür etmem bekleniyor. Teşekkür etmezsem de 'Madem düşmanındı, neden rahatsız oldun ki?' soruları ile vurulacağım. Kendi cephemde bile rahat yok bana bu savaşta.
"Ya ya teşekkür edecektim. Çok etkili olmuş gerçekten. Ulaş 1,90'lık bir yaban domuzuna dönüşüverdi."
"Ne demek, senin için her şey." diyor Ozan oldukça sinir bozucu bir tavırla.
"Ama neyin bu kadar etkili olduğunu da merak ettim tabii. Benimle de paylaşacak mısın?" diye soruyorum aynı yapmacıklıkla.
"Meslek sırrı diyelim." diyor tanıdık yayvanlıkla ve burada benim tepem atıyor. Elimdeki kahveyi masaya bırakıp iyice Ozan'a yaklaşıyorum. "Ozan, bence benim sabrımı sınamak istemezsin." diyorum alaycılığımı bir anda kaybederek.
Ozan da en doğrusunu yapıp bu tehdidimi ciddiye alıyor. Bir anda ifadesi de ciddileşiyor. "Perşembe günü Ulaş'a gidip "Bengü'ye olan bakışlarından hiç hoşlanmıyorum. İstersen sevgilisi olan bir kadından artık uzak dur." demiş olabilirim." diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdık Bir Hikaye (Tamamlandı)
Fiction généraleUlaş Ulucan ile aramızda yaşanmış birçok şey var. Örneğin onun beni zatürre etmişliği var. Benim onu hareket eden tekneden aşağıya itmişliğim var. Onun defalarca oturmak üzere olduğum sandalyeyi çekmişliği, beni defalarca yere düşürmüşlüğü var. Anc...