1• 29 Mart 2013
"Aniden-- aniden önüme atladı." Demişti yaşlı adam. "Bir hayvana çarptım sandım. Çünkü gecenin o saatinde kimse orada yaya bir şekilde bulunmaz, çok karanlık olduğu için." Adam bir süre durmuş, boş duvara bakarken düşünmüştü. "Arabadan indiğimde onun genç bir adam olduğunu gördüm ve direkt hastaneye götürdüm." Polis memuru Park Jimin başını sallamış ardından yaşlı adamı göndermişlerdi.
Park Jimin, ekip arkaşı ile bu sefer genç adamın bulunduğu hastaneye gitmiş, odasını öğrendikten sonra hala daha uyuyan bedenin yanında beklemeye başlamışlardı.
"Jimin?" Odaya giren doktor şaşkınca mırıldanmıştı. "Jihoon?" Lise arkadaşları. "Aman Tanrım, sonunda hayalini gerçekleştirdin mi?" İlk Jimin sormuştu. Jihoon başını sallamış, ikili birbirine sıkıca sarılmıştı. Neredeyse on yıl geçmişti en son görüşmelerinin üzerinden. Liseden mezun olduktan sonra okumak için farklı ülkelere gitmiş, ilk Jimin ardından Jihoon dönmüştü Kore'ye.
"Jimin," ekip arkadaşı Soyeon seslenmişti. "Uyanıyor," Jihoon ve Jimin bakışlarını uyanan bedene çevirmiş, Jihoon ona doğru yaklaşmıştı. "Merhaba, beni duyabiliyor musun?" Genç adam gözleri ışığa alışınca ilk Hoseok'a ardından Soyeon ve Jimin'e doğru bakmıştı. "Siz kimsiniz?" Jihoon gülümsemişti. "Ben Lee Jihoon, senin doktorunum. Araba kazası geçirdiğin için şu an hastanemizde tedavi görüyorsun." Genç ona garip şekilde bakmıştı. Doğrulmak için hamle yaptığında Jihoon ona yardım etmiş, arkasına yastık koyduktan sonra ellerini üzerinden çekmişti.
"Araba kazası mı?" Jihoon başını sallamıştı ama genç arabanın ne olduğunu bilmiyordu. Ona çarpan şey miydi araba? Canı yanmıştı. "Araba bana çarpan şey mi?" Sözleri tabiiki de üçlüyü şaşırtmıştı. "Arabanın ne olduğunu bilmiyor musun?" Jimin'in sorusuyla genç başını sallamıştı. "Daha önce hiç görmedim." Jihoon, bunun kazaya bağlı geçici bir hafıza kaybı olduğunu düşünmüştü ama genç her şeyi hatırlıyordu. Kazanın nasıl bir yerde yaşandığını, ona çarpan aracın rengini, yaşlı adamı. Sadece arabayı bilmiyordu.
"Bütün hastaneler böyle mi?" Adının Yoongi olduğunu öğrendikleri genç konuşmuştu. "Evet, böyle. Daha önce hastaneye gitmedin mi?" Soyeon sormuştu. "Hayır, gitmedim. İlk defa oradan dışarı çıktım." Soyeon kaşlarını çatmış ve telefonuna not almıştı. İlk defa dışarı çıktığını ve hastaneye geldiğini iddia ediyor.
"O ne?" Yoongi yumuşak yatağından kalkarak perdeye ilerlemişti. "Perde o," Yoongi kumaşın yumuşaklığı karşısında mest olurken yanlışlıkla perdeyi açmış ve yüksek binaları görmüştü. "Ah," gözleri büyümüş, ilk defa gördüğü yere bakmıştı. Yüksek yüksek yerler vardı, ona çarpan araba gibi bir sürü araba vardı. İnsanlar vardı. Yoongi ilk defa bu kadar insanı bir arada görmüştü. Soyeon daha fazla çattığı kaşlarıyla Yoongi'nin yanına ilerlemiş, dışarıya büyülenmiş gibi bakan bedeni süzmüştü.
"Çok garip bir insansın," demişti Soyeon. "Nasıl birbirilerine bakmadan yürüyebiliyorlar?" Yoongi heyecanla sormuştu. "Hiç mi kızmıyorlar onlara?" Soyeon gözlerini devirmişti. "Neden kızsınlar?" Yoongi omuzlarını düşürüp alt dudağını sarkıtmıştı. "Babam getirdiği kişilere bakmazsam bana kızardı," gözleri dolmuştu. Soyeon, Yoongi'nin aniden neden üzüldüğünü bilmesede bir babası olduğunu öğrenmişti. Bu yüzden direkt odadan çıkmış, kafeteryaya inerek kahve içen ikilinin yanına varmıştı. "Bir babası varmış."
🦋
"Bu ne?" Yoongi elindeki şeye bakıyordu. "Babanın numarasını gir," Jimin konuştuğunda Yoongi tuşlara gelişi güzel basmıştı. "Ne işe yarıyor bu?" Jimin elini alnına yaslayarak derin nefes almıştı. "Bu telefon, babanın numarsını girerek onu çağır." Yoongi telefon denen şeyi nasıl kullanacağınıda babasının numarasını bilmiyordu. Hem babasında da mı bundan vardı? "Bilmiyorumki," masumca konuştuğunda Jimin daha fazla dayanamayacağını düşünmüştü.
Bunun neden hiçbir şeyden haberi yoktu? Ne telefon, ne hastane, ne araba. Hiçbir şeyi bilmiyordu. "Yoongi," Jihoon, Jimin'in omuzuna sakinleşmesi için dokunurken Yoongi'nin yanına ilerlemişti. "O yaşlı adamı hatırlıyor musun? Sana araba ile çarpanı?" Yoongi başını sallamıştı. "Senin hızlıca yola atladığını söylemiş. Bir şey ya da birinden mi kaçıyordun?" Jimin, Yoongi'nin vereceği cevabı sinirli bakışlarıyla beklemişti. Yoongi ise başını sallamıştı. "Birinden kaçıyordum. Yani koşuyordum, o kaçmak mı oluyor?" Jihoon başını sallamış ve Yoongi'nin gözlerinin içine bakmıştı. "Kimden kaçıyordun?" Yoongi ise yine bakışlarını kaçırmış elleri arasındaki telefona bakmıştı.
"Babamdan," Jimin'in kaşları çatılmıştı. "Ne, neden?" Yoongi kirpikleri altından ona bakmıştı. "Çünkü annem, onun boş bir anında oradan çıkmamı söylemişti. Bende o kapıyı kapatmadan aşağı inerek içeri gittiğinde oradan çıkabileceğimi düşünmüştüm ama o da peşimden koşmuştu."
Normal bir araba kazasının altından en fazla ne çıkabilir ki?
🦋
Hızlı bir giriş miydi? Sanırım ama birkaç bölüm içinde düzelecek.
İlk bölümün sonu,
Hina,
Sizi seviyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• efgan •
Fanfiction[min yoongi ✝ jeon jeongguk] Her şey bir anda başka şey olabilir.