yedi

500 50 1
                                    

7• 16 Nisan 2013

"Uyandı mı?" Jimin sorduğunda Jeongguk başını sallamıştı. "Nasıl, iyi mi?" Jeongguk tekrardan başını sallamıştı. "Onu bilerek öldürmüyor Jimin, bir planı olduğuna eminim." Eline iki kere öldürme fırsatı geçmişti ama o öldürmemişti. Ya da Yoongi çok güçlüydü. "Daha fazla onun hakkında konuşmak istemiyorum," Yoongi'yi gmrdüğünde berbat hissetmişti. Kendi yüzünden tekrar yaralandığını düşünüyordu.

"Korktuğunu, seslendiğini ama duymadığımızı söyledi." Seslenmiş miydi? Seslenmediğine eminlerdi. Neden olay yerinde olduğu gibi seslendiğini ama kimsenin duymadığını söylüyordu? "Jimin," Jimin düşünürken doktor, aslında bu kişi Jihoon'du, seslenmişti. "Araba kazasında gelen hasta Min Yoongi, değil mi?" Hastaneye yeni transfer olmuştu ama Yoongi'yi gayet sağlıklı gördüğüne emindi. "Evet, neden soruyorsun?" Jihoon kaşlarını çatmıştı. "Peki hiç bıraktınız mı onu? Yani yanlız çıktı mı dışarı?" Jeongguk başını sallamıştı. "Benden hiç ayrılmıyor, tuvalete girdiğimde bile kapımda bekliyor." Korkuyordu çünkü. Babasından korkuyordu. "Bu çok garip," cebinden telefonunu çıkartıp galeriye girerek bir fotoğrafı açmıştı.

"Bunu iki gün önce çektim," fotoğrafı gördüklerinde gözleri büyümüştü. "Bu Yoongi değil mi? Fakat saçları farklı renk," yalan mı söylüyordu? Yoongi'nin anlattığı şeyler yalan mıydı? "Elvis Min olarak kayıt yaptırmış, hemşireler çok sinirli olduğunu söyledi." Jeongguk tekrar odaya girdiğinde Yoongi'nin masumca uyuduğunu görmüştü. "Yalan mı söylüyor?" Ama iki gün önce hiç yanından ayrılmamıştı. Gözlerinin önündeydi. "Hayır, yalan söylemiyor. Asla gitmedi, hep yanımdaydı. Geceleri belime sarılarak uyuyor ve onun yüzünden ben uyuyamıyorum."

Jimin derin nefes almıştı. "O olduğunu düşünmüyorum, gidip Elvis Min kim bakacağım." Odadan ayrılmadan önce Yoongi'nin alnına öpücük kondurmuş ve odadan çıkmıştı. Jihoon'da güvenlik kameralarına bakacağını söyleyerek Jimin'den hemen sonra ayrılmıştı odadan. Jeongguk ise, ikisinden bir haber alana kadar Yoongi'nin başında oturmuştu. Bu süre içinde Yoongi bir kere uyanmış ve lavaboya gittikten sonra yine uyumuştu.

"Elvis Min," Jeongguk'un aramayı cevapladığında duyduğu ilk şeydi. "9 Mart 1993 doğumlu ve Kore'de sadece doğum kaydı var. Doğumundan altı yıl sonra yurt dışında çıkmış ve bir ay önce Kore'ye geri dönmüş," yutkunmuştu. "İki gün önce küçük bir kaza geçirmiş ve muhtemelen bu yüzden hastaneye gelmiş. Hoseok'a sordum, cevap verdiğinde sana söyleyeceğim." Jimin aramayı sonlandırdığında Jeongguk, Yoongi'de gözlerini gezdirmişti. "Bir ay önce... sen o zaman girmedin mi hayatımıza?" Ama kaza diyordu. Yoongi kaza geçirmemişti. "Delireceğim," kimdi bu? Kimdi bunlar?

🦋

"İki gün önce kaza geçirmiş ve kolu ağırdığı için gelmiş," Jihoon bilgisayarın ekranına bakarken konuşmuştu. "Ağrı kesici yazmışlar," Jimin başını sallamıştı. "Burada da kaldığı bir yer görünmüyor ve asla kredi kartı kullanmıyor, hep nakit para kullanıyor." Ya izlenmek istemiyordu ya da birinden kaçıyordu. Fakat birinden kaçıyor olsa asla hastaneye gelmezdi. "Kullandığı yollarda genellikle kameraların olmadığı yollar; polislere yakalanmamaya çalışıyor gibi görünüyor." Bir suç işlemiş ve polislerden kaçıyor olabilirdi.

"En son hastaneden çıkışı görünüyor ve bir sonraki kamerada görünmüyor." Telefonundaki görüntüyü izletmiş ardından elindeki haritayı masaya sermişti. "Şurada arabayla gidilemeyecek kadar dar bir yol var ve yıllardır kullanılmayan bir tünele çıkıyor. Tünel on üç yıl önce yirmi tane ceset bulunduğundan beri kullanılmıyor." Jihoon yüzünü buruşturmuştu. "Oraya para verseniz gitmem," Jimin güldüğünde Jeongguk'ta gülmüştü. "Durun, ciddi bir şey yapıyoruz." Jeongguk onları durdurmak adına konuşsada onlar yüzünden gülmesini durduramamıştı.

Tam bu sırada Yoongi, yatağında acı içinde kıvranıyordu. Bağırmak istiyordu ama sesi bir türlü çıkmıyordu. Dolu gözleri, yatağın biraz uzağındaki düğmeye takıldığında elini uzatarak düğmeye basmıştı. Jeongguk bu düğmeye acil bir şey olduğunda basmasını, hemşirenin geleceğini söylemişti. Yoongi içinden, hemşirenin acele etmesini söylerken karnındaki yaranın dikişleri çoktan patlamıştı. Kıyafeti, örtü, elleri, her yer kanı olmuştu. "Bana yalan söyledin anne."

🖤

"Çok acıyor mu?" Çocuk sorduğunda karnındaki derin yarasını diken annesi acıyla gülümsemişti. "Tabiiki de hayır," çocuk annesinin burnuna öpücük kondurmuş ve yerine uzanmıştı. "Hızlı gel anne," annesi yanında değilken her zaman zarar görürdü. "Babam gelmeden uyumuş olmamız gerekiyor."

🖤

"Çok acıdı mı?" Jimin, Yoongi'nin elini tutarken sormuştu. "Çok acımadı," baş ve işaret parmağı arasında minik bir boşluk bırakmıştı. "Bu kadar acıdı." Jimin alt dudağını ısırmıştı. "Bebeğim benim," mırıldanmıştı. "Burada olamadığım için çok üzgünüm," gözleri dolmuştu. "Hayır, ağlama. Acımadı diyorum, neden ağlıyorsun?"

"Jimin ağlamayı kes ve gidip güvenlik kameralarına bak. Bana baktırmıyorlar," Jimin konuşacağı sırada Jeongguk konuşmuş ve onu çekiştire çekiştire odadan atmıştı. Kapıyıda kapattığında derin nefes almıştı. "Başka bir şey yapmadı değil mi?" Yoongi başını sallamıştı. "Beni acı çektirerek öldüreceğini söyledi." Korkmuştu. "Sonra karnıma vurdu ve gitti." Jeongguk onu onaylasada aklını kurcalayan şeyler vardı. "Yoongi, sana bazı şeyler soracağım ve dürüstçe cevapla olur mu?" Yoongi baygın gözleriyle ona bakmıştı.

"İki gün önceyi hatırlıyor musun?" Başını sallamıştı. "Sabaha karşı hiç uyandın mı? Çünkü ben sanırım üçte uyumuşum ve sabah saat yedide uyandım." Yoongi düşünmüştü. "Uyandım ama su içip tekrar yattım. Gureum çok havladığı için korkmuştum tekrar saldıracak diye." Jeongguk kaşlarını çatmıştı. "Yalan söylüyorsun, Gureom o gece hiç havlamadı." Yoongi yutkunmuştu. "Hayır, havladı. Gerçekten, hatta yattıktan sonra havlamasından bir süre uyuyamadım." Tedirgin olmuş gibiydi.

"Bize hiç yalan söyledin mi?" Yoongi bakışlarını kaçırmıştı. "Söyledim,"  alt dudağı titremişti. "Birinden bahsediyordunuz ve o kişinin ben olduğumu söylüyordunuz, o sırada uyumuyordum." Jeongguk derin nefes alarak gözlerini kapatmıştı. "Peki kardeşin var mıydı? Hiç gördün mü birini ya da annen ile baban bahsetti mi?" Yoongi tekrardan düşünmüştü. "Annem isim söylemeden her zaman birinden bahsederdi. Acaba nasıl, ona iyi davranıyor mu, o da mı Yoongi gibi acı çekiyor? Hep böyle derdi." İpucu demişti Jeongguk kendş kendine ipucu, demek annesi biliyor, bekle, o zaman Yoongi'nin kardeşi olabilir mi? Doğum tarihleri tutuyor ve benzerlikleri... "ikiz," Jeongguk gözleri büyümüş şekilde Yoongi'ye bakıyordu. "Tanrım tabiiki! Bu neden aklıma gelmedi?" Hızla oturduğu sandalyeden kalkmış ve Hoseok'un odasına koşmuştu. Bu sırada da Jimin'i arıyordu. "Jimin, çabuk Jihoon'un odasına gel."

🦋

Bölüm sonu,
Ben Hina,
Sizi seviyorum.

• efgan •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin