yirmi sekiz

200 23 6
                                    

28• 26 Şubat 2017

"Ölmek istiyorum." Yoongi, peşpeşe girdiği dördüncü dersinden sonra başını masaya koyarken ağlamaklı şrkilde mırıldanmıştı. Beyni patlayacak gibi hissediyordu. Hem yazı yasmaktan eli ağırmış, hemde çok bilgi yüzünden beyni uyuşmuştu. Zaten şu son birkaç gündür sürekli izlendiğini hissediyordu. Bu his yüzünden odaklanmakta da güçlük çekiyordu.

Jeongguk eve gelmemeye başlamış, daha önemlisi Yoongi, Taehyung ve Namjoon'la yaşamaya başlamıştı. Nedenini bilmiyordu. Bildiği tek şey 4 gün önce Jimin'in de Jeongguk'un da aynı aramayı aldığı, ikisininde o aramayla ilgilendiğiydi. Aramanın içeriğini bile bilmiyordu. Söylememişlerdi.

"Yalnız mısın?" İki kız dersliğin kapısından çıkan Yoongi'ye yönetmişti sorusunu. "Neden?" Yoongi sorulla karşklık verdiğinde kızlardan biri gülümsemesini genişletmişti. "Kabalık ettik. Ben Jin Jina, bu da arkadaşım Park Hyejin." Jina isimli kız kendilerini tanıttığında Yoongi hafifçe eğilmişti. "Öğle yemeklerini yalnız yediğini görüyoruz her zaman, derslerimizde neredeyse hep aynı saatlerde; bizde öğle yemeğini beraber yiyebileceğimizi düşündük." Yoongi içindeki huzursuzlukla gülümsemişti. "Ben bir arkadaşımla yiyecektim." Taehyung mesaj atmıştı. Fakültenin karşısındaki kafede olduğunu söylemişti. "Arkadaşım ne der bilmiyorum ama isterseniz sizde gelin." Hyejin heyecanla olduğu yerde sıçramış ve Yoongi'nin koluna girmişti. "O zaman gidelim!"

Üçü birlikte fakülteden ayrılmış ardından Taehyung'un beklediği kafeye varmışlardı. Yoongi, Taehyung'u gözleriyle aramış bulduğunda ise giderek masaya oturmuşlardı. Taehyung o sırada telefonuyla ilgilendiği için geldiklerini ancak masaya oturduklarında farketmiş, bu da korkudan sıçramasına neden olmuştu. Yoongi, Taehyung korktuğunda çok sevimli olduğu için ona gülmeden edememişti. Kızlar ise Yoongi'yi ilk kez gerçek gülerken gördükleri için ve Taehyung'un yakışıklılığından dolayı şaşırmışlardı.

"Merhaba," Taehyung kızlara karşı oturduğu yerde hafifçe eğilmişti. "Merhaba efendim. Ben Jin Jina, bu da Park Hyejin. Öğle yemeğinize aniden katıldığımız için üzgünüz." Jina kısaca özür dilediğinde Taehyung elleirni sorun olmadığını belirtir şekilde sallamıştı. "Ben de Kim Taehyung." Hyejin duyduğu içimle kaşlarını çatmış, Taehyung'un yüzünü incelemeye başlamıştı. "Birşey söylediniz mi? Eğer söylemediyseniz biz ısmarlayacağız, istediğinizi söyleyin." Jina cana yakın bir biçimde konuştuğunda Taehyung çilekli pasta ve su alacağını söylemişti. Onun felsefesi 'nerede beleş oraya yerleş'ti. Yoongi'de portakallı pasta söylemişti.

Kızlarda kısaca birşeyler söylerken Yoongi'nin dikaktini masanın üzerinde duran dosya çekmişti. Dosyayı uzanıp alırken sayfalara göz gezdirmişti. "Bu ne?" Sorduğunda Taehyung ona bakmıştı. "Narkotik Suçlarla Mücadele birimine transfer edildim." Yoongi gözlerini büyültmüştü. "Narkotik mi? Ne yani, takımdan ayrılıyor musun? Ama ayrılırsan yeni biri gelir, gelen kişi hiçbir şey bilmeyecek." Taehyung hüzünlü bir nefes vermişti. "Öyle ama yapabileceğim birşey yoktu. Üstler ne derse uygulamak zorunda olduğumuzu biliyorsun." Yoongi dosyayı kapatarak aldığı yere geri koymuş ve gelen pastasını yemeğe başlamıştı. Bütün modu düşmüştü.

"Polis misin?" Jina sorduğunda Taehyung başını sallamıştı. "Peki hangi birim? Benim babamda polis." Taehyung şaşırmıştı. "Gerçekten mi? Şiddet Suçları birimindeydim ama Narkotik Suçlarla Mücadele birimine transfer edildim." Jina gülmüştü. "Babam, Şiddet Suçları'na şef oldu. Geçen yıl şef olduğu için buraya taşınmak zorunda kaldık hatta." Taehyung düşünmüştü. "Bay Jin... Bay Jin..." Taehyung düşünmüş ama bulamamıştı. "Hafızam biraz kötüdür, Bay Jin isimli bir şef hatırlamıyorum." Jina ellerini sallamıştı. "Bu normal! İnsanlar her şeyi hatırlayamaz sonuç--"

"Yoongi selam!" Yoongi bir anda boynuna atlayan kişiyle çiğnediği pasta dilimi boğazına kaçarken öksürmeye başlamıştı. Bu Jaekyun'du. Jihyun'un uzak durmasını söylediği kişi. "Hareketlerine dikkat et," Taehyung, Jaekyun'un kolunu Yoongi'nin omuzundan ittiğinde keskin bakışlarını ona yolluyordu. "Sakin ol babalık." Yoongi kendine gelmek için çabalarken Taehyung ona kendi suyunu içirmişti. Jaekyun'un dalga geçtiği belliydi. Taehyung onun görünüşünden bile sinir olmuştu. Neden bu kadar yılışık görünüyordu?

"Bu yaptığın birini öldürebilir." Yoongi konuşmuştu. Öksürdüğü için boğazı acıyordu. "Üzgünüm Yoonie, sadece şaka yapmak istemiştim." Jaekyun, Yoongi'yi iterek yanına oturmuştu. Yoongi kızacağı sırada Yoongi'nin çatalıyla, Yoongi'nin pastasından bir dilim alıp yemişti. Yoongi şaşkınlıkla ağzına götürdüğü her dilimi izliyordu. Bu onun pastasıydı. Nasıl izin almadan yiyebiliyordu? Ayrıca yanına oturmak için bile izin almamıştı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Kimsin ve hangi hakla böylr davranabiliyorsun?" Taehyung sinirle konuştuğunda Jaekyun pasta dilimi yutup gülümsemişti. Aptal gibi görünüyordu. "Ben Park Jaekyun, sen kimsin?" Taehyung bu ismi araştırması için bir arkadaşına verecekti. Bu çocuğun iyi biri olmadığı belli oluyordu. Hoseok gibi neşeliydi ama hareletleri onun hareketleri gibi masum değildi. "Polisim." Birimini söylemesine gerek yoktu, Jaekyun korkacaktı zaten.

Ve düşündüğü gibi olmuştu. Jaekyun çatalı elinden bırakmıştı ama kolunu Yoongi'nin omuzuna atıp onu kendine çekmişti. "Adını kastetmiştim." Taehyung sinirle bir nefes verip ayağa kalkmış, Jaekyun'u da iterek Yoongi'yi de kaldırmıştı. "Jina, Hyejin. İkinizde bizi takip edin. Jaekyun sende yediklerini öde." Dördü kafeden ayrılıp fakülteye ilerlemişti. Taehyung sinirli olduğu için hızlıca yürüyor, bileğini tuttuğu Yoongi'yi de peşinden sürüklüyordu. Kızlarda onlara yetişebilmek için neredeyse koşuyordu.

"Biraz sakin ol." Yoongi yumuşak bir tonda konuşmuştu. "Peşimizde değil, koşma." Taehyung aniden durduğunda hepsi birbirine çarpmıştı. "Onu araştıracağım. O yılışık piç çok sinirlerimi bozdu. Yavşak." Bir sürü küfür etmek istiyordu. Hatta onu boğmak. Gülümseyen yüzünü parçalara ayırmak istiyordu. "Ortam zaten gergin, daha fazla germek istemem ama onun hakkında iyi olmayan çok söylenti var." Jina tekrardan konuşmuştu. "Ne söylentisi?" Taehyung anlamadığını belirtir şekilde kaşlarını çatmıştı. Yoongi'de farksız sayılmazdı.

"O bazı kişileri gözüne kestirir ve onları taciz edermiş. Tacizden daha fazlası da olduğunu ama kanıt bulunamadığı için serbest kaldığını duydum." Yoongi gerilemişti. "Siktir ordan." Mırıldandığında Jina başını eğmişti. "Jihyun sunbae bana ondan uzak durmamı söyledi, bu yüzden mi? Bu imkansız, nasıl olabilir?" Hyejin yutkunmuştu. "Belki bize güvenmeyebilirsin, sonuçta tanışalı çok olmadı ve kadınız ama seni koruyabiliriz. Derslerimiz neredeyse sürekli aynı saatte. Yani yanında durabiliriz." Yoongi, istemsizce Soyeon'u düşünmüştü. Eğer Hyejin ve Jina yanında olursa onlara zarar gelmezdi değil mi? Sonları Soyeon gibi olsun istemiyordu.

"Sakın peşimden gelme." Yoongi yürümeye başladığında arkasından hareketlenen bedene ithafen sertçe konuşmuştu. "Yoongi--" Yoongi pantolonunun arka cebinden çıkarttığı telefonunu Taehyung'a fırlatmıştı. "Peşimden sakın gelme!" Taehyung durmuştu. Bir ona çarpıp yere düşerek parçalanan telefona birde hızlıca yürüyen bedene bakmıştı. Tamam, kısa bir süreliğine onu yalnız bırakacaktı.

En fazla ne olabilirdi?

🦋

Bölüm sonu,
Ben Hina,
Sizi seviyorum.

• efgan •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin