yirmi dokuz

207 25 17
                                    

29• 26 Şubat 2017

"Aklından ne geçiyordu?" Jeongguk bağırmıştı. "Böyle olacağı belliydi! Nasıl onu yalnız bırakırsın?" Taehyung başını sallamıştı. Başı eğik olduğu için gözyaşları kucağında kavuşturulmuş ellerinin üzerine damlıyordu. "Fakültede sürkeli yalnız kalıyordu, bir şey olmaz sandım." Taehyung zar zor kendini açıkladığında Jeongguk saçlarını karıştırmıştı. "Sandın, öyle mi? Sandın?" Kahkaha atmıştı. "Eğer ona birşey olursa, bütün suçlusu sensin. Eğer bir saç teline zarar gelirse, bütün suçlusu sensin."

Kapıyı çarparak odadan çıktığında Taehyung elleriyle yüzünü kapatarak olabildiğince eğilmişti. Yapılı vücuduna rağmen yumuşacık bir kalbi vardı, en ufak şeye kırılabiliyordu. Jeongguk'ta bunu bildiği için her zaman yumuşak davranırdı ama söz konusu Yoongi olunca gözü kararıyordu.

"Ağlama." Hyejin mırıldanmıştı. Jina ve Heyjin hala onunlaydı. Taehyung neden hala gitmediklerini bilmiyordu. Saat gece yarısına yaklaşmıştı ama hala buradaydılar. "Onu aramalıyım." Hızlıca ayağa kalkarak kapıya ilerlemiş ve gözyaşlarını silerek odadan çıkmıştı. "Gidelim." Hyejin, Taehyung'un peşinden kapıdan çıktığında Jina derin bir nefes almıştı.

Dışarı çıkarak fakültenin bütün çevresini polislerle birlikte aramışlardı. Yoongi'ye ait buldukları tek şey sırt çantasıydı. Başka hiçbir şey yoktu. Yoongi'nin en son gittiğini gördükleri yerde de güvenlik kamerası olmadığı için onu bulamıyorlardı. Kuş olup uçmuş gibiydi. Hiçbir yerde yoktu.

"Yok mu?" Taehyung sorduğunda Namjoon başını sallamıştı. "Hayır. Her yere defalarca baktık ama bulamadık." Taehyung'un gözleri tekrar dolmaya başladığında Namjoon onu tutup kendinr çekmiş ve sıkıca sarılmıştı. "Sakin ol, onu bulacağız." Taehyung başını sallamıştı. "Ona bir şey olursa bu suçluluk duygusuyla ne yaparım bilmiyor--" bir çığlık sesi işitmişlerdi. Bir kadın tiz bir çığlık atmıştı.

Herkes bir hücumla çığlığın geldiği yere koştuğunda yüzünü göremeseler bile yerde birinin kanlar içinde yattığını görmüşlerdi. Kadın yerde korkuyla oturuyor, boylu boyunca asfaltta uzanan bedene bakıyordu. Kadın memurlardan biri onu dikkatlice ayağa kaldırıp bedenden uzaklaştığında birkaç kişi bedene ilerlemişti. Yaşayıp yaşamadığı kontrol edilmiş, ambulans çağırılmıştı. Yanına gitmeye korkuyorlardı, Yoongi olabilir miydi? Kıyafetleri benziyor gibiydi. O olmasını istemiyorlardı.

"Öğrenci kartını bulduk, adı Park Jaekyun." Taehyung, dizlerinin bağı çözüldüğü için yere düşmüştü. "Bekle, ne?" Jina konuşmuştu. "Bakleyin, o intihar edecek biri değil. En azından değildir." Millete sataşsa ya da başka şeyler yapsa bile canı kıymetli gibi görünüyordu. Evet, Jaekyun bir çatıdan atlayıp ölmeye çalışacak en son kişilerdendi.

"Az önce çatıda sigara içen kişi olduğuna eminim." Çatıyı kontrol eden polis konuşmuştu. "Bu saatte neden çatıda sigara içiyordu?" Namjoon sormuştu. "Çatıda korkuluk olmaması fakültenin suçu. Bunun hakkında işlem--" cümlesini tamamlayamadan gözü arabasına koşan bedene takılmıştı. "Jeongguk! Nereye?" Jeongguk onu duymadan hemen gazı köklemiş, ana caddeye sürmeye başlamıştı.

Bu sırada ambulans gelmiş, Jaekyun hastaneye götürülmüş ve görgü tanıklarının ifadesi alınmıştı.

🖤

"Nasıl burada olabilirsin?" Şaşkınlıkla sormuştu. "Nasıl çıkabilirsin oradan?" Nefesleri hızlanmış, hızla inip kalkan göğüsü ciğerleri tarafından parçalanacak gibi hissettirmişti. "Yaklaşma." Geri adımlarken ayakları birbirine dolanmış, sendeleyerek düşmüştü. "Uzak dur benden." Ona önceden yaptığı gibi yumruk atmak istiyordu. Tekmelemek, öldüresiye dövmek istiyordu ama kıpırdayamıyordu bile. Nasıl yapabilirdi?

• efgan •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin