beş

527 54 13
                                    

5• 12 Nisan 2013

"Eşyalarının karıştırılmasından hoşlanmaz, bu yüzden sakın eşyalarını karıştırma." Yoongi hastaneden çıkalı üç saat kadar olmuştu. İlk eve uğramış ve Yoongi'nin kıyafetlerini alarak tekrar yola koyulmuşlardı. Şimdide Jimin, Yoongi'ye Jeongguk'un evinde neler yapıp neler yapmaması gerektiğini anlatıyordu. Yoongi onu heyecan ile dinliyor, başını sallayıp duruyordu.

"Köpeği var. İlk kez gördüğü insanlardan pek hoşlanmaz, saldırabilir ama zarar vermez ve zamanla sana alışacaktır." Yoongi tekrardan başını sallamış ve araba durduğunda Jimin ile birlikte inmişti. Jimin bagajdan çantayı alırken nazikçe Yoongi'nin elini tutmuştu. İkisi beraber siteye giriş yapmış ardından asansöre binerek onuncu katı tuşlamışlardı. Asansör durduğunda ilk Jimin ve peşinden hala elini tuttuğu Yoongi inmiş, bir dairenin önüne gelmişlerdi. Jimin zile basarken kapı açılana kadar kısa bir öpücük kondurmuştu Yoongi'nin eline.

"Selam," Jeongguk kapıyı açtığında Jimin konuşmuştu. "Selam, girin içeri." Jeongguk kapının önünden çekildiğinde Yoongi içeri girerek ayakkabılarını çıkartmıştı. "Benim işim var, gitmeliyim. Sonra görüşürüz." Birkaç gündür tanıdığı birine bu kadar bağlanması normal değildi Jimin'in. Başını sallayarak içeri girdiğinde Yoongi'nin etrafa baktığını görmüştü Jeongguk. Jeongguk'un evine kestane rengi hakimdi, Jimin ve Soyeon'un evinin aksine. Belkide bu onu şaşırtmıştı, bilemiyordu.

"Otursana," demişti kendi koltuğa otururken. Yoongi koltuğa oturmuş, anında Jeongguk'un köpeği Gureom gelerek onu koklamaya başlamıştı. Kokladıktan sonra ise Jimin'in dediği gibi Yoongi'ye saldırmıştı. Jimin'in dediği tek birşey tutmamıştı ve dakikalar sonra Yoongi'nin kanı yerleri süslüyordu.

"Normalde böyle ısırmazdı, üzgünüm." Yoongi, Jeongguk'un pansuman yaptığı için yanan bacağına bakıyordu. "Acıyor," Yoongi mırıldandığında Jeongguk hemen yaranın üstüne üflemişti. "Ben bir şey yapmadım," Yoongi tekrardan mırıldanmıştı. "Ben kötü biri değilim."

🖤

"Sana kaç kere dedim!" Diye bağırmıştı adam. "Kaç kere sana vuran kişiye geri vurmayacaksın dedim!" Çocuğun bedeni kanlar içinde yerde uzanırken adam vurmaya devam ediyordu. "Özür dilerim," çocuk mırıldanmıştı. "Hala nasıl konuşabiliyorsun?! Seni küçük orospu çocuğu!" Çocuk, annesinin sadece iskeleti kalmış bedenine bakmış ve yardım istemişti. "Yardım et, anne."

🖤

"Al," Jeongguk elindeki pirin kasesini Yoongi'ye uzatmış ve Yoongi'de teşekkür ederek almıştı. "Sende, Jimin ve Soyeon'da olan makineden yok." Kaşık ile pirinçten ağzına sığabilecek kadar alırken konuşmuştu. "Ne makinesi?" Yoongi ağzındakini yutmuştu. "Pirinç yaptıkları makineden. Jimin bütün evlerde olduğunu söylemişti, sanırım yanılmış." Jeongguk dişlerini göstererek gülümsemişti. "Çok fazla evde yemek yapmadığım için alma gereği duymadım."

Güzel yemek yapardı Jeongguk ama hazır almak yerine yapmaya hep üşenirdi. Dışarıdan yediği yemeklerin sağlıksız olduğunu biliyordu ama takmıyordu.

"Ggukie," Yoongi kaşığını masaya bırakırken seslenmişti. "Şey ben--" Jeongguk onun aniden neden üzüldüğünü anlamamıştı. Jimin onun çok konuştuğunu söylemişti, konuşmadığı için mi üzülmüştü? "Sorun ne?" Kedi kulakları olsa, onların çoktan başının iki tarafından sarkacağını biliyordu. "Ben bugün diğer insanların bana iğrençmişim gibi baktıklarını farkettim." Ellerini kucağında kavuşturup gözyaşlarının akmasına izin vermişti. "Ben iğrenç miyim?"

• efgan •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin