10• 13 Haziran 2013
"Ggukie, havlum yok." Yoongi banyoda seslenmişti. "Dolaba koydum," Jeongguk'ta ona kısa siürede cevap vermiş, Yoongi dolaptaki havluyu alıp banyodan çıkmıştı. Hızlıca yatak odasına girip giyindikten sonra Jeongguk'un öninde oturmuş ve saşlarını kurutması için havluyu vermişti. Jeongguk onun bu işlem sırasında uyuyacağını biliyordu ki öylede olmuştu. Sadece birkaç dakika sonra Yoongi uyuyakalmış, Jeongguk onu kolaylıkla yatak odasına taşımıştı.
Yarın psikologla randevuları vardı ve Yoongi o yüzden gecenin bu saatinde yıkanmıştı. Jeongguk ona sabahta yıkana bileceğini söylese bile Yoongi fazla başına buyruktu. Ayrıca çoktan okuma yazma öğrenmişti. Artık normal bir insan gibi okuyup yazabiliyor fakat tek sorun şu matematik sorularıydı. Her şeyi yapabiliyordu sadece çarpma işlemi onu çok zorluyordu. İki basamaklı işlemlerden sonra zaten tıkanıyordu.
Jeongguk, Yoongi'yi bir süre izlemiş ardından kapı çaldığında odadan çıkıp kapıya ilerlemişti. Seokjin'in geldiğini biliyordu çünkü az önce yolda olduğuna dair bir mesaj atmıştı. Kapıyı açtığında Seokjin izin dahi istemeden içeri girmiş, çantasını bir yere bırakarak koltuğa oturmuştu. "Anlat," Jeongguk tek kaşını kaldırmıştı. "Neyi?" Seokjin derin nefes alarak başını eğmişti. "Şu Yoongi denen çocuğu. Aylardır seninle yaşıyor, bana kim olduğunu anlatmadın ve sürekli başına birşeyler gelip duruyor. Kim o, neden seninle yaşıyor ve hergün görüştüğün ben ile artık neden görüşmüyorsun? Jeongguk senin için endişeleniyorum." Onun ellerini tutarak öpmüştü Jeongguk. "Endişelenme hyung, ben iyiyim." Ardından sabaha kadar konuşmuşlardı.
🖤
"Kes sesini," adam, genci çekiştirirken fısıldamıştı. "Duyarlarsa herkesi öldürürüm, sus." Bir ağacın önüne geldiklerinde adam, genci boğazından sıkıca ağacın gövdesine bağlamış ardından genç can çekişirken cebindeki jilet yardımıyla gencin bileklerini kesmişti. "Seni öldürmek isterdim ama yapmayacağım, acı çekerek geber orospu çocuğu."
🖤
Yoongi yataktan sıçrayarak gözlerini açtığında nefes nefeseydi ve terlediği için saçları ıslanmıştı. "Jeongguk," elleri boğazını sararken mırıldanmıştı. "Jeongguk!" Bu sefer bağırdığında Jeongguk koşarak odaya girmiş ve ne olduğunu anlamak için Yoongi'ye bakmıştı. Onun saçlarının ıslak, nefes nefese boynunu tutarken görmeyi beklemiyordu. "Sorun ne?" Gidip yanına otururken ona sıkıca sarılmıştı. "Çok korkunçtu. Jeongguk çok korkunçtu," birkaç gündür Yoongi yine kabuslar görmeye başlamıştı. Yaşadığı şeyleri demek daha doğru olurdu.
"Anlat bana, ne gördün?" Yoongi, Jeongguk'u kendinden uzaklaştırıp önkollarını göstermişti. "Bunları yaptığı zamanı. Rüyalarda canımız acımaz demiştin Jeongguk, neden canım acıdı? Neden tekrar oluyormuş gibi hissettim?" Jeongguk sağ kolunu tutarak kesiklerin üzerine minik öpücükler kondurmuştu. "Geçti, sakin ol tamam mı?" Seokjin'de onları kapıya yaslanmış izliyordu. "Sana asla inanmıyorum," Seokjin konuşmuştu. "Hareketlerin, hiçbir şey bilmeyişin, anlattıkların. Hepsi yalan değil mi?"
"Hyung ne yapıyorsun?" Jeongguk, Seokjin kendilerine yaklaştığında onun önüne geçmişti. "Kendine gel, yalan konuşmuyor." Seokjin gülmüştü. "Eğer dediklerim doğru çıkarsa çok pişman olacaksın. Kim olduğu, ne olduğu belli olmayan birini evine aldın. Seni soyarsa, gelip kapımda ağlama." Yoongi kızarık gözleriyle ikisine bakıyordu. "Sözlerine dikkat et," Jeongguk'un kaşları çatılmış, Seokjin'in tek hareketinde ona saldıracakmış gibi görünüyordu. "Gittiğimiz yerde, kaçtığı yerde onun kanı bulundu hyung." Bu sefer kaşı çatılan kişi Seokjin'di. "Tek bir kan damlası bile hyung, bir yıl, on yıl, yüz yıl kalabilir. Onun ve bir çok yabancının kanı vardı, ayrıca bir kan ise annesinin kanı ile eşleşiyordu ve o iskelet kalıntıları gerçekten annesine aitti." Yoongi kulaklarını sıkıca kapatmış Jeongguk'un dediklerini duymamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• efgan •
Fanfiction[min yoongi ✝ jeon jeongguk] Her şey bir anda başka şey olabilir.