32• 18 Nisan 2017
Yoongi izlediği videonun bitmesiyle sıkıntılı bir nefes almıştı. Başını masaya koyarak bir süre hareketsiz kalmış ama ne gelen ne de giden olduğu için tekrardan başını kaldırıp cam kapıdan dışarıya bakmıştı. Cam kapının ardındaki insanlar ya koşuşturuyor ya da ellerindeki dosyaları başka bir yere taşıyordu. Yoongi, en azından onların bir işle uğraştığını gördüğü için biraz kıskanmıştı. Kendisi saatlerdir Elvis'in toplantıdan çıkmasını bekliyordu. Ders çalışmaya çalışmıştı ama çok gürültü olduğu için çalışamamıştı. Hoşuna giden bir konusu olan video, film ya da dizi bulamamıştı. Şu an yapabildiği tek şey, sıkılmaktı.
Bir süre daha bekledikten sonra en azından temiz hava alma istemiş ve ayağa kalkıp ceketini üzerine geçirmişti. Elvis'e kısaca çatıya çıkıyorum yazarak odadan çıktığında ona karşı eğilenlere selam vererek asansöre ilerlemişti. Bir aydan fazladır Elvis'le şirkete geldiği için onu tanıyorlardı. Elvis'le karıştırıldışı zamanlar olmuyor muydu? Tabii oluyordu ama Elvis'in açık pembe saçları ikisinin birbirinden ayrılmasını sağlayan en önemli özellikti. Yine de çalışanlar Yoongi, Elvis'in ikizi olduğu için ona karşı oldukça nazikti. Yoongi, Japonca bilmediği için onları anlayamıyordu ama neredeyse bütün çalışanlarla iyi anlaşıyordu.
Asansör sonunda istediği katta durduğunda inerek yangın merdivenini tırmanarak çatıya ulaşmıştı. Sigara içen birkaç kişi dışında başka kimse yoktu. Yoongi onlara gülümseyerek selam verdikten sonra onlardan en uzak köşeye geçip oturaklardan birine oturmuştu. Temiz havayı çiğerlerine doldururken gözlerini kapatmıştı. Uzun süredir kestirmediği için uzayan saçları rüzgarda dalgalanıyor, onu izleyen bedenlere görsel bir şölen sunuyordu. Yoongi'yi her gördüklerinse çoğu kadından bile daha güzel olduğunu düşünmeden edemiyorlardı.
"Bende saçlarımı uzatacağım." Dakikalar sonra Yoongi, Elvis'in sesini duyunca irkilip sesin geldiği tarafa dönmüştü. "Uzat." Gözü az önce sigara içenlere gittiğinde orada olmadıklarını görmüştü. Muhtemelen Elvis'i görünce sigaraları atarak işlerinin başına dönmüşlerdi. "Ama ben böyle, mullet istiyorum. Saçlarımı da gri renk tarzı birşey yaparım." Yoongi gülümseyerek başını sallamıştı. "Yakışacağına eminim." Elvis'te gülümseyerek Yoongi'nin yanına oturduğunda derin bir nefes almıştı. Üzerinden koca bir yük kalktığı için rahatlamış hissediyordu.
"Toplantı nasıldı?" Elvis'in yüz ifadesi değişmemiş aksine gülümsemesi daha da genişlemişti. Yoongi onun bu tepkisinden iyi şeyler olduğunu anlayabilmişti. "İyi geçti. Ortak bir kararda anlaşabildik." Yoongi başını sallamıştı. "Güzel, sevindim." Saatlerdir boş boş beklemesine değdiği için sevinçliydi. Eğer karşı taraf ile anlaşamasaydılar Yoongi gerçekten sinirlenebilirdi. Elvis'te toplantının bu kadar uzun süreceğini düşünmediği için bu olay karşısında biraz şaşkındı. Karşı tarafı ikna etmek düşündüğünden daha zor olmuştu, fikirleri bir türlü uyuşmamıştı. Bu kadar emeği boşa gitseydi kendi de çok sinirlenirdi.
"Burnun kızarmış hep, içeri girelim." Elvis, Yoongi'nin kızarmış burnunu gördüğünde konuşmuş, Yoongi onu ikiletmeden ayağa kalkmıştı. Elvis onun bu kadar itaakar olduğuna hala inanamıyordu. Yoongi dışarıdan görünüş olarak çok başına buyruk görünüyordu ama bir köpek gibi uysaldı. Söylenen şeyleri ikiletmiyordu bile. "Birkaç işim daha kaldı, onları hallettiğimde çıkabiliriz." Asansöre binerek gidecekleri katı tuşladıklarında konuşmuştu Elvis. Yoongi başını sallayarak asansörün duvarına yaslanarak esnemişti. Evde ders çalıştığı için gece pek uyuyamamıştı, burada da uzun süre boş boş beklediği için uykusu daha çok gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• efgan •
Fanfiction[min yoongi ✝ jeon jeongguk] Her şey bir anda başka şey olabilir.
