on üç

413 42 6
                                        

13• 29 Haziran 2013

"20 yaşındaymış," Jimin elindeki raporlara bakarken mırıldanmıştı. "Anneside babasıda yok. Akraba, arkadaş, hiçbiri yok. Akciğer kanseri teşhisi konmuş ve raporları alıp evine gideceği sırada öldürüldü. Kamera kayıtları, yok. Adamın hastaneye girip çıktığı görüntüler var, onlar dışında saldırı anına dair bir şey yok." Jimin ağzını ıslatmak adına bir tudum su işmişti. "O an kameralardan sorumlu kişi olaydan sonra aniden istifa edip intihar etmiş. Bedeni evinde asılı bir şekilde bulundu. Evde hiçbir zorlama, ayak izi, parmak içi gibi bir sonuç bulunamadığından intihar ettiği onaylandı. Arkadaşları son zamanlarda depresyonda olduğunu, sürekli olarak ölümden bahsettiğini söyledi. Ailesi yok." Jimin konuşmayı bitirdiğinde Jeongguk derin nefes almıştı.

"Nerede saklandığını öğrenmemiz gerekiyor," Yoongi bir çok güvenlikle birlikte hastanede olsa bile endişeliydi. "O gün, o gün evden çıkmasaydım şu an hastanede olmayacaktı. Beynimi sikeyim, gerçekten beynimi sikeyim." Ellerini saçları arasına daldırmıştı. "Sakin ol Jeongguk, bu senin suçun değildi. Sende yaralandın." Jeongguk gülmüştü. "Başıma sadece bir darbe aldım Jimin ama Yoongi ölüyordu. Zamanında yetiştirilmeseydi hastaneye ölecekti. Bay Na'da bunun kurgu olduğunu savunmaya devam ediyor. Üstelik görgü tanıkları ilk ifadelerini aniden değiştirdi, neden? Çünkü siktiğimin parası herkesi susturabiliyor." Çalışırkende aynıydı. Para bu kadar değerli olmamalıydı.

"Jeongguk, sakin olmanı söyledim. Böyle davranarak nereye varmayı düşünüyorsun? Bay Na'ya iyi davranmazsan seni bu işin tamamen dışında tutar, peşine birilerini bile takar." Yapardı, yapmıştı.

Başka bir dava için Jimin'in peşine birini takmıştı çünkü devlet başkanıydı suçlu olan. Diğerleri para alıp susturulmuş, Jimin parayı kabul etmemişti. Sonunda Jimin, onunla konuşmak için yanına gittiğinde adam her şeyi teker teker söylemişti. Bu sırada adamın söylediği her şey canlı olarak yayınlanıyordu, Kore'nin her yerinde. Bu Jimin için biraz masraflı olmuştu ama Kıdemli Polis Memuru Park Jimin, kahraman sayılmıştı fakat birkaç yıl içinde her şey gibi o da unutulmuştu.

"Dikkatli davranmalıyız, sessiz yürümeliyiz. Yanımıza güvendiğimiz kişileri almalıyız." Jimin konuşurken Namjoon ve Taehyung'a bakmıştı. Namjoon onları dinlerken Taehyung çilekli şekerini yiyordu. Onları dinlediği pek söylenemezdi yani. "Evet, Bay Kim?" Taehyung transtan çıkmış gibi etrafına bakınmıştı. "Efendim?" Hepsi gözdevirmişti. "Gerçekten mi? Bedenin burada olmasa bile aklın burada olmalı. Derleri bile dinlemiyordun, nasıl bitirdin fakulteyi birincilikle sen?" Taehyung şekeri dudakları arasından çekmişti. "Seni geçerek," Jeongguk, Namjoon ile birbirine bakarak yüzünü buruşturmuştu. "Ayrıca Jeongguk, Jimin'in eskiden yaşadığı şey sanada olacak. Yani arkanı kollamanı öneririm. Bay Na, bu sefer işini batıranı yaşatmayacaktır." Ayağa kalkmış, üzerini silkelemiş ve ağızındaki şek ile gülümseyerek odadan çıkmıştı. "Ben böyle dinlerim, Park Jimin!"

"Kim Taehyung! Hemen buraya gel!"

🖤

"Ne yaptığımı bile bilmiyorum!" Genç adam bağırmıştı. "Bırak beni! Lütfen!" Adam elindeki çekiç ile paslı demir kapıyı üç kere vurmuştu. "Ne yorulmaz şeysin sen? Kaç gün oldu, sus artık!" Genç adam bağırdıktan sonra dişleri arasına aldığı ipi bırakmıştı. "Öldür o zaman! Neden hala bekliyorsun? Sikeyim, Yoongi nasıl dayandı bu kadar şeye bunca yıl?"

🖤

"Dae'ye ulaşamıyorum," Jimin alt dudağını dişleyip numarayı tekrar girmişti. "Açmıyor telefonlarını," endişeliydi. O adamın, onada bir şey yapmasından korkuyordu. "Sadece uyuyordur, uyurken telefonunu sessize aldığını söylememiş miydin?" Jimin başını sallasada korkuyordu işte. "Umarım sadece uyuduğu içindir."

• efgan •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin