otuz bir

196 23 8
                                        

31• 2 Mart 2017

"Bana baktığınız için teşekkür ederim," Yoongi günler boyunca kendisiyle ilgilenen iki hemşirenin önünde eğilirken hemşireler gülerek eğilmemesini söylemişti. "Sağlığına dikkat ettiğin sürece teşekküre gerek yok." Adının Eunhee olduğunu öğrendiği hemşire konuştuğunda Yoongi en güzel gülüşlerinden birini ona sunmuştu. "Senin gibi tatlı insanlara bakmak kesinlikle en güzel şey, bu yüzden ne eğilmene ne de teşekküre gerek var." Şimdi konuşan diğer hemşire Soobin'di.

"Şimdi git ve evinde bolca dinlen." Yoongi, Soobin'in sözleriyle tekrar eğilerek hızlıca onu arabasınea bekleyen Jimin'e ilerlemişti. Arabaya binmeden son kez ikiliye el sallayıp arabaya bindiğinde Jimin kıkırdamadan edememişti. "Herkese kolayca bağlanma gibi bir özelliğin var." Aracı çalıştırıp yola çıkmıştı, Jimin. Yoongi ona yanıt vermeden dışarıyı izlemeye devam etmişti. "Bana iyi davranan herkese kalbimde yer var." Jimin buruk bir biçimde gülümsemişti. Yine de Jeongguk'un yeri ayrı diye düşünmeden edememişti. Onun yerinde olmak isterdi. En başından ikisini tanıştırmamalıydı.

"Jimin, bitti mi?" Dakikalar sonra Yoongi aniden konuştuğunda Jimin anlamadığını belirtmişti. "Her şey, bitti mi?" Her şey, bitmiş olabilir miydi? "Babam bir daha kaçabilir mi?" Jimin, onun neden bahsettiğini anladığında derin bir nefes almıştı. "Kaçamaz." Daha güvenlikli bir yere trasfer edilmişti, kaçabileceği bir yer değildi orası. Fakat o adam çok kurnazdı, kesinlikle kaçmak için plan yapmaya devam edecekti. Dünyanın en yalancı insanına bile güvenebiliridniz ama o adama asla güvenemezdiniz.

"Bir süreliğine, alışabilmen için, Elvis'in yanına gitmen gerektiğini düşündük." Yoongi hızlıca Jimin'e dönmüştü. Jimin ona göz ucuyla baktığında bile gözlerindeki şaşkınlığı görebilmişti. "Burası hakkında endişelenmene gerek yok. Elvis senin kardeşin, birlikte hayalini kurduğunuz her şeyi yapabilirsiniz." Yoongi dudaklarını birşey söylemek için aralamış fakat söylemeden geri kapatmıştı. Böyle birşey durmayı beklemediği için duyguları birbirine girmişti. "Bir de biliyorsun, bizim aksimize Elvis zengin yani ona bir sürü şey aldırmayı unutma." Aracın içindeki garip havayı dağıtmak için dalga geçtiğinde Yoongi gülmüştü. Jimin neden güldüğünü anlamamıştı fakat onun güzel gülüşü yüzünden neredeyse duran araçlardan birine çarpacaktı.

"Aldırırım." Sesi gülmesinin aksine çatlak bir biçimde çıktığında Jimin göz ucuyla ona bakmıştı. Ağlıyordu. "Hayatımın 22 yılı boyunca bir hiç uğruna yaşamış olsam bile, sizinle geçirdiğim bu diğer iki yıl için, teşekkür ederim. Sanırım bu iki yıl hayatımda geçirdiğin en güzel iki yıldı." Jimin neden bir anda neden böyle konuştuğunu anlamasa bile sessizliğini sürdümüştü. "Dae, Hido ve Soyeon; onlara da gerçekten minnettarım." Jimin'in o üçüyle birlikte olduğu anılar gözlerinin önünden bir şerit gibi geçmişti. Uzun süre boyunca beraber gülmüş, beraber ağlamışlardı. Jimin'de onlara minnettardı.

"Bu iki yıl için teşekkür ederim. Her şey için, teşekkür ederim. Çok, çok, çok fazla teşekkür ederim." Dudakları arasından ufak bir hıçkırık kaçtığında ellerini dudaklarına baktırmıştı. "Bizde teşekkür ederiz, sayende çok şey öğrendik." Jimin buruk şekilde gülümsemeye devam etmişti. Kaç yaşındayım ben, böyle hissetmem normal değil diye düşünmüştü. Kalbi sızlıyordu. "Özellikle ben teşekkür ederim. Bana karşılıksız sevmeyi öğrettiğin için." Normal bir anda olsaydılar Yoongi bunu üsteler, ne demek istediğini sorar dururdu ama şu an ağladığı için soramıyordu. Daha sonra soracaktı. "Hayatının geri kalanında sadece mutluluktan ağlamanı sağlayacağım, söz veriyorum."

🦋

"Yoongi! Jeongguk!" Uçağa bindikten tam 2 saat sonra sonunda Japonya*'ya ulaşabilmişlerdi. Temiz hava, havalimanının iğrenç kokusuyla dolu ciğerlerini temizlerken Yoongi, hayatının ilk uçuşunun neden 2 saat sürdüğünü merak etmişti. Neden daha az ya da daha çok değildi? Sadece merak etmişti, o kadar da önemli değildi. Uçağın rahatsız koltukları, bebek ağlamaları ve yahut Jeongguk'un hemen yanında oturan adamın sürekli horlaması; onu neredeyse delirtecekti. Gözüne bir dakika bile uyku girmemiş, uyuyabilen sevgilisini kıskanmıştı. Ve saatlerdir yemek yemedikleri için ikiside deli gibi açtı.

• efgan •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin